Savaşa sığmayan acı: Gelibolu
Abone ol‘Nemrut’ ve ‘Hititler’ belgeseli ile adından söz ettiren Tolga Örnek’in Çanakkale Savaşları’nı anlattığı yeni belgeseli ‘Gelibolu
Belgeselin galasına çok sayıda davetli ve üst düzey askerî erkan
katıldı. Yarın Türkiye sinemalarında vizyona girecek olan
‘Gelibolu’ belgeselinin, Çanakkale Zaferi’nin 90. yıldönümünün
çeşitli etkinliklerle kutlandığı şu günlerde gösterilmesi, bir
yandan kutlamalara zenginlik kazandırırken diğer yandan ‘savaş’a
başka bir pencereden bakma fırsatı da sunuyor. Belgesel, bugüne
kadar Çanakkale Savaşları ile ilgili duyduklarımızdan bir hayli
farklı olarak, kahramanlık hikâyelerinden ve duygusallıktan çok,
bilimsel çalışmalardan destek alan bir senaryo ile karşımıza
çıkıyor. Tolga Örnek’in senaryosunu yazdığı ve yönettiği
‘Gelibolu’, titiz ve özverili bir çalışmanın ürünü. Belgeselin
İngiltere Kraliyet Savaş Müzesi, Avustralya Savaş Müzesi, Yeni
Zelanda Kültür Bakanlığı ve Çanakkale Deniz Müzesi’nin işbirliği
ile yapılması ise çalışmanın ciddiyetini ortaya koyuyor. Yaklaşık 6
yıllık bir ön çalışmaya dayanan film için İngiltere, Almanya,
Fransa, Rusya, Avustralya, Yeni Zelanda ve Türkiye arşivlerinde
araştırmalar yapılmış. Belgeselin belki de en dikkat çeken yönü
zengin arşiv malzemesine sahip oluşu. Gerçek anı ve mektuplardan
yola çıkılarak, siperdeki askerin yaşadıkları, film ve
fotoğraflarla desteklenerek görsel açıdan zengin bir belgesel
ortaya çıkarılmış. Meslektaşlarından farklı bir yol izleyen
yönetmen Tolga Örnek, tekdüzeliği kırmak için ‘canlandırma’
sahnelerle filmlerine zenginlikler katıyor. Yönetmenin ‘Nemrut’ ve
‘Hititler’de izlediği bu yöntem, Gelibolu’da da karşımıza çıkıyor.
Figüranların kullanıldığı canlandırma sahneler, ‘Gelibolu’yu benzer
belgesellerden üstün kılıyor. Belgeseli teknik yönden
zenginleştiren unsurlar, özellikle kullanılan görüntü, müzik ve
seslendirmelerde daha da belirginleşiyor. Volker Tittel’in
görüntüleri oldukça canlı; helikopter çekimlerinde, yakın planlarda
ve gölge-ışık yayılımında, kadraja iyi kareler yerleştirdiğini
söyleyebiliriz. Ünlü oyuncu Jeremy Irons ve Zafer Ergin’in
seslendirmeleri bir yana, Demir Demirkan’ın yaptığı müzik,
belgeseli zenginleştiren diğer bir öğe olmuş. Tolga Örnek belgesele
çok iyi hazırlanmış. Çanakkale gibi birçok ulusu yakından
ilgilendiren bir konuda yerli-yabancı pek çok kaynak kullanmış.
Savaş ile ilgili sansasyonel gelebilecek, hurafe sayılabilecek
bilgilerden, abartılı rakamlardan ve özellikle de ‘hamasetten’
kaçınmış. Sinema izleyicisi sıkıcı bulabilir ‘Gelibolu’
belgeselinin eksikleri ve eleştirilecek yanları da yok değil. Tolga
Örnek’in tarzının bizdeki bildik belgeselcilerden farklı olduğu
kesin. Objektif bir yerde durma gayreti de hemen anlaşılıyor.
Gelibolu için ‘Bu filmde düşman savaşın kendisi.’ diyerek kendini
daha bir üst söylemin içinde tuttuğunu da görüyoruz. Savaşı
yeryüzünde hangi ulus sevmiştir ki? Ama ‘düşman’ gelip
topraklarınızı işgal etmeye kalkışıyorsa savunma yapmak da en doğal
hak olarak ortaya çıkıyor. Türk halkı için binlerce şehit verilerek
yapılan bu dünyada eşine rastlanmayacak savunma, gerçek anlamda bir
zaferdir. Olay, savaş olmaktan çıkıp ‘onur’ mücadelesine
dönüşmüştür artık. Tolga Örnek belki tam böyle hassas bir alanda
gezinirken, ‘ne için savaşmaya geldiğini dahi bilmeyen’ Anzak
askerlerinin anılarından faydalanarak savaşın anlamsızlığına
değiniyor. Bu yüzden, Çanakkale Zaferi’ne destansı bir gözle bakan
Türk halkına ‘Gelibolu’, pek ‘sıcak’ bir film gibi gelmeyecektir.
Belgeselde Türk tarihçilerin görüşlerine yer verilmemesi ve
Türklerin düzenli anılar bırakmaması yüzünden ağırlıklı olarak
Anzak askerlerinin hatıratlarının esas alınması, ‘Gelibolu’nun daha
ilk elden eleştirileceği noktalar gibi gözüküyor. Türkiye’de az
sayıdaki bilinçli belgesel izleyicisi bir yana, biraz da gereksiz
uzatmalarla 2 saati bulan ‘Gelibolu, sıradan film izleyicilerine
sıkıcı gelebilir. Geçişlerdeki kopukluklar ve planların birçok kez
tekrarlaması ise filmin en büyük dezavantajı olarak karşımıza
çıkıyor. Bütün bunlara rağmen yine de belgesel, Çanakkale
Savaşları’na şimdiye kadar belki de ihmal edilen ‘insani’ bakış
açısından yaklaşıyor. Galiba belgesel, en çok okullarda bu konuyu
anlatmakta güçlük çeken tarih öğretmenlerinin işine yarayacak.
Çünkü sinemadan çıktığınızda, Çanakkale Savaşları hakkında hiç de
azımsanmayacak bilgiye sahip oluyorsunuz. Türkiye’de yarın
gösterime girecek olan ‘Gelibolu’, 13 Nisan’da Londra Imperial War
Museum’da, 18 Nisan’da Yeni Zelanda Kültür Bakanlığı’nın üstlendiği
ve Başbakan’ın katılımının beklendiği Ulusal Müze’de, 21 Nisan’da
Avustralya’da War Memorial’ın 90. yıl anma törenleri kapsamında
gösterilecek; 6 Haziran’da ise ABD’ de özel gösterimi yapılacak.
Haber: Fatih Selvi Kaynak: Zaman