Ortak Kapsamlı Eylem Planının (JCPOA) uygulanmasından bu yana üç
yıl geçti, nükleer anlaşma İran’ın yüce beklentilerine cevap
vermedi. Bu nedenle, Tahran’ın ikilemi daha da şiddetlendi; İran,
durumu tırmandırmalı ve ABD baskısına karşı sert bir şekilde
misilleme mi yapmalı yoksa İran’a karşı birleşik bir Batı
koalisyonunun ortaya çıkmasını önlemek için kendisini mi
kısıtlamalı?
Devam.
Başkan Donald Trump’ın resmi olarak Ortak Kapsamlı Eylem Planı
(JCPOA) olarak bilinen nükleer anlaşmadan çekilme kararı,
beraberinde anlaşmanın bir parçası olarak dondurulmuş olan güçlü
ABD yaptırımlarını geri getirdi.
Yeni yaptırımlar, JCPOA’dan önce gelenlerin aksine, BM’ye ve
AB’ye destek vermedi. Washington anlaşmayı tek taraflı olarak
bitirdi.
ABD’nin bu anlaşmaya son vermesi İran’ın ekonomisine büyük ve
yıkıcı bir darbeydi. Son aylarda, onlarca uluslararası şirket
İran'dan ayrıldı. Ülkenin petrol ihracatı yarıya düştü. Ulusal para
birimi değer kaybetti.
Enflasyon arttı. İran’ın parlamentodaki düşünce kuruluşu, iki
senaryo için daha iyimser bir şekilde, ülkenin bu yıl yüzde -2,6 ve
gelecek yıl yüzde -4,5 büyüme beklediğini öne sürerek sert bir
tahmin yayınladı.
Ülkenin Cumhurbaşkanı, 1979 devriminden bu yana geçen 30 yıl
içinde ekonomik durum hiç bu kadar kötü olmamıştı
değerlendirmesinde bulundu.
İşte tam da böyle derin ve gergin bir ortamın ışığında,
Avrupanın en güçlü ülkeleri Atlantik’in diğer yakasına Tsunami
etkisi yaratacak bir açıklamada bulundu.
Nasıl mı?
Biraz açalım.
31 Ocak 2019'da Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık,
imzaladıkları 2015 İran nükleer anlaşmasını çöküşten kurtarmak için
en önemli hamlesini gerçekleştirdi.
Avrupa Birliği’n de ki en güçlü üç ülke, İran’la ticareti ABD
yaptırımlarından koruyan özel bir kanal kurdu.
Ticaret Borsalarını Destekleme Aracı veya kanal olarak
adlandırılan İNSTEX, Avrupa’nın nükleer anlaşmanın temel pazarlık
alanından kurtulabileceği olasılığını ortaya koyuyor.
İran, ekonomik ilişkilerin normalleşmesi karşılığında nükleer
faaliyetlerini sınırlayacağı yönünde.
Bu düzenlemenin korunması, yalnızca İNSTEX'in korunmasına yardım
edebileceği Avrupa-İran ticaretinin, Avrupa'nın, İran'ın beklediği
ile ABD'nin neye dayanabileceği arasında dar bir yoldan gidip
gitmeyeceğine de bağlı olacaktır.
İNSTEX, Tahran'ın Washington’a rağmen AB şirketleri ile
ticaretini sürdürmesini sağlayarak İran nükleer anlaşmasını
korumaya yardımcı olacak özel bir ödeme sistemi. Gelecekte, İNSTEX,
İran ile ticaret yapmak isteyen üçüncü ülkelere de açılacak.
Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas geçtiğimiz günlerde Avrupalı
mevkidaşları ile yaptığı görüşme sonrasında gazetecilere verdiği
demeçte, "İran ile nükleer anlaşmayı canlı tutmaktan
bahsetmediğimizi açıkça belirttik, ama şimdi ticari işlemler yapma
imkanı yaratıyoruz" dedi.
Ödeme kanalı, Avrupa ülkelerinin İran'la ticarete devam
etmelerine izin veriyor, ancak bu durum onları Washington ile
çarpışma rotasına çeviriyor.
ABD'nin katı yaptırımlarına rağmen, Avrupalı işletmelerin
İran'la ticaret yapmalarını sağlayacak "özel amaçlı bir
araç.” İNSTEX Paris'te yer alacak ve Commerzbank'ta eski
bir yönetici olan Alman bankacılık uzmanı Per Fischer tarafından
yönetilecek. İngiltere, denetleme kuruluna başkanlık edecektir.
Avrupa, kanalı ilk olarak yalnızca İran'da yiyecek, ilaç ve
tıbbi cihaz satmak için kullanmayı amaçlıyor. Bununla birlikte,
gelecekte genişletilmesi mümkün olacaktır.
Amaç İran ile ticareti kolaylaştırmak. İran Dışişleri Bakan
Yardımcısı Abbas Araghchi devlet televizyonuna verdiği demeçte,
"Avrupa tarafının attığı ilk adım... Tüm ürün ve eşyaları
kapsayacağını umuyoruz." diye
konuştu.