Savaş Ay'dan Hürriyet'e sitem
Abone olHürriyet'in bir cinayet olayında, kapı kırarak fotoğraf aldığını iddia ettiği Savaş Ay, Ertuğrul Özkök'e sitem etti. Ay'ın Hürriyet ile ilgili bir de iddiası var.
Hürriyet'in Savaş Ay ile ilgili haberine cevap gecikmedi.
Hürriyet'in savunduğu gibi kapı kırmadığını belirten Savaş Ay,
olayı atlayan Hürriyet'in kendisini karaladığını savundu. Ay'ın,
"Kapı kırmadım ama ben kırıldım Ertuğrul Abi"
başlığı taşıyan yazısı şöyle...
Sevgili Ertuğrul Abi. Yönettiğiniz Hürriyet gazetesi bir cinayet
olayını izlerken kapıları kırıp fotoğraf çektiğim yolundaki iddiayı
iki gün önce sürmanşetten vermiş. Vermiş diyorum, çünkü
Diyarbakır'daydım ve oraya gelen Anadolu baskısında bu haber yoktu.
Sabahın ilk saatlerinde annem arayıp söyledi. Duygu sömürüsü
sanmayın ama ağlıyor ve; "Böyle bir şey yaptınsa yazıklar olsun
sana oğlum" diyordu.
Bir gece önce
O şaşkınlık içinde dilim ne kadarına döndüyse ikna etmeye çalıştım,
beceremedim. "Koskoca Hürriyet olmayan bir şeyi yazar mı?" diyordu
70 yaşındaki anam. İnanmayacaksın belki ama sonraki arayanlara
Hürriyet'in yanlış bir haberi tepeye çıkardığını söylemek benim
için çok zor oldu.
Oysa bir gece önce genç bir Hürriyet'çi beni aramış; böyle bir şey
olmadığını benim ağzımdan öğrenmişti.
Savcı Bey dedi ki
Sonra şaşkınlığımı erteleyip savcı Hasan Bey'i aradım. "Sayın
savcım polisler beni arıyormuş. Yarın dönünce mi geleyim,
Diyarbakır Başsavcımıza teslim olup ifade mi vereyim?" diye sordum.
Savcı Bey son derece nazik ve duyarlı bir üslupla şöyle söyledi:
"Böyle bir şikayet de, böyle bir haberin aslı da yok Savaş Bey.
Kapı kırmak, tehdit diye hiçbir şey geçmiyor evrakta. Sadece mührün
söküldüğü yolunda bir polis tutanağı var. Bunun için bilginize
başvuracağım. Müsait olduğunuzda gelirsiniz" dedi.
Sizi de aradım
Sonra yetişmemde büyük payı olan bir ustamı, gazetenizin yazarı ve
üst düzey yöneticilerinden Tufan Ağabey'i (Türenç) buldum
telefonla. Sordum:
- Abi ben böyle bir şey yapabilir miyim sence?
- Savaş ben de çok üzüldüm. Sen bir açıklama yaz. Ya da bizim
arkadaşlar seni arasın yazdırsın.
- Doğru bile olsaydı yadırgatacak ölçüde abartılı verilmemiş mi
haber. Bana başka bir yerden kızgınlık, gıcıklık mı var
Hürriyet'te?
- Saçmalama be oğlum. Olur mu öyle şey. Seni herkes tanır
sever.
Başka bir neden mi var?
Arayan arkadaşa anlattım nelerin olup bittiğini. Sonra dünkü
gazetede içeride küçümen bir şekilde yer verilen açıklamamı(!)
gördüm.
Bu arada duyduğuma göre bakın neler olmuş. Bu sarsıcı cinayet
olayında işin olay yeri bölümünü atlayan genç muhabirler
şeflerinden fena zılgıt yemiş. "Hiç kimseyi sokmadılar dediğiniz
yerde Savaş Ay'ın fotoğrafı var. Bu nasıl iş" diye hesap sormuş şef
onlardan. Kendisi de ana toplantıda babalardan fırça yememek için
polis arkadaşlarını arayıp "o adamı içeri soktunuz ama bize duvar
ördünüz öyle mi?" diye sitem etmiş. Polisler de başları derde
girmesin diye; "Vallahi bizim olay yerine giden arkadaşlar, kapı
mühürlüydü, mührü söküp girmiş olmalı diyor'' diye yanıtlayıp olay
raporuna bunu da eklemişler. Gazeteci o kardeşler de; "sadece mühür
sökmekle içeri girilemeyeceğini" düşündükleri için; "Demek ki Savaş
Abi içeriye kapıyı kırarak girdi" kehanetinde bulunmuş.
Bir sorar insan
İşin trajikomik tarafı; mesleğimizin pek çok feriştahı, üstadı,
deneyimli ustasıyla dolu toplantı masanızdan sürmanşete doğru
süzülüp savrulmuş bu asılsız iddia... Eh o zaman herkese bravo
doğrusu. Bundan böyle biz de Hürriyet'in her atlatma haberinde o
işin yasadışı yollarla kotarıldığı zehabına mı kapılacağız
yani.
Gazetecinin pratik zekası, şansı, uyanıklığı hatta fırlamalığı diye
bir düşünce yok mu kafanızda?
Ayrıca şunu da soruyorum Ertuğrul Abi. Hasbelkader gazetede yazacak
köşesi, televizyonda programı olan birine bile böyle
yapılabiliyorsa, bu olanakları olmayan insanlara başkaca neler
yapabilir gazeteniz?
Yakma bizi Kaptan!..
Bakın canım ağabeycim. Muammanın yanıtı aslında tek cümlelik. Ama
heyhat, olayın ertesi günü gazetedeki odama kadar gelip, araya da
çok sevip saydığım bazı dostları katıp; "Abi sen oraya bizim bir
hatalı davranışımızdan yararlanıp girdin. Ama ne olur bu hatamızı
açıklama. Çoluk çocuğumuz var. Yakarsın bizi" diyen başkomiser ve
arkadaşlarına söz verdiğim için burada da açıklamıyorum.
O geceki tüm gelişmelerin dakika dakika kamera kaydı elimde
olmasına karşın bu görüntüleri A Takımı'nda yayınlamayı değil,
istemesi halinde sadece savcı beye göstermeyi düşünüyorum. Ama
dilerseniz bir kopyasını da size gönderirim Ertuğrul Abi. Genç
muhabirlerinize, gayretkeş şeflerinize ve haberin bu şekilde
çıkmasına "eyvallah" eden tüm dostlara gösterir "akıllı olun, örnek
alın. Beceriksizliğinizi başkalarına çamur ve iftira atarak
kapatmayın" dersin.
Kıyamam ama
"Ey ahali, bakınız ben ne yaman bir gazeteciyim" diye böbürlenmeye
kalkıp da insani bir zaaf sonucu ve de istemeden bu ortamı yaratan
emniyet mensuplarına kıyamam doğrusu. Ama ben onlara kıyamam diye;
sizin de bana kıymanıza da sitemsiz kalamam. Herkesin gözünde yasa
tanımaz, haber için her haltı yiyen, ona buna tehdit yağdıran biri
haline geldim, haksızlık değil mi bu?..
Gazetemde bile sorgucu ve kızgın bakışlar atan mesai arkadaşlarım
var. Kendini benim yerime bir koysana Ertuğrul Abi. Hem şöyle de
düşünsene abi; biri çıkıp senin hakkında saçma sapan bir iddiayı
ortaya atıyor, sonra sana açıp soruyor, yalanlamana rağmen birinci
sayfadan çakıyor. "Ertuğrul Özkök yalanladı ama şöyle şöyle bir
iddia var" diyor mesela. Hayali geniş bir ağabeyimizsin, sen ya da
bir başka müdürünüz hakkında ne tür yalan yanlış iddialar
olabileceğini hayal edebilirsin değil mi abim?
Temennim odur ki!..
Sözün özü ben kapı filan kırmadım ama sen beni çok kırdın
Abicim.
Dünkü yazında çok doğru ve hoş şekilde eleştirdiğin "Mesleğimiz pis
külhanbeylerinin istilası altındadır. Bildikleri tek dil küfür ve
hakarettir." dediğiniz türlerin üslubunu kullanmak aklımın ucundan
bile geçmiyor. Fıtratım ve meslek adabım buna asla elvermiyor
çünkü. Ama yine dünkü o mükemmel yazının omurgasına yerleştirdiğin;
"Bu şerefsiz mirası reddedelim" çağrını biraz daha geliştirmemizi,
ilave şerefsizlikleri de o kirli mal varlığına katıp, topyekun
reddetmemizi temenni ediyorum. Saygılarım ve engin sevgilerimle
hocam...
Yazı: Savaş Ay
Kaynak: