SARS ve korunma yolları
Abone olUzmanlar SARS hastalığına henüz teşhis konamamakla birlikte bulaşma olasılığının kontrol altına alındığını söyledi.
Türkiye'nin de SARS riski altında olduğunu belirten Prof. Dr.
Doğanay, "Türk insanının, bütün dünya ülkeleriyle yakından ticari,
kültürel ve sosyal ilişkileri vardır. Bu kadar dünya ile entegre
olmuş bir ülkede, böyle solunum yollarıyla bulayan ve hızlı yayılan
infeksiyonun görülmemesi düşünülemez. Ülkemiz de SARS infeksiyonu
için risk altındadır" dedi. SARS hastalığı ile ilgili İHA
muhabirine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mehmet Doğanay, ilk kez
26 Şubat 2003 tarihinde Hanoi'de 46 yaşındaki bir iş adamında
gelişen solunum yetmezliği tablosu olarak tanımlanan SARS'a
yakalanan hasta sayısının Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) son
rakamlarına göre 8 bin 384 olduğunu bildirdi. Çıkış yeri Uzakdoğu
ve en sık görüldüğü ülkeler Çin, Honk Kong, Singapur, Kanada, ABD
ve Tayvan olan SARS vakasına bugün 32 ülkede rastlandığını kaydeden
Prof. Dr. Mehmet Doğanay, hastalığın en büyük belirtisinin 38
derecenin üzerindeki ateş ve titreme, baş ağrısı, bitkinlik, ishal
ve yaygın kas ağrısı, boğaz ağrısı ve kuru öksürük olduğunu
söyledi. Prof. Dr. Doğanay, "SARS hastalığına henüz teşhis
konulmamakla birlikte hastalığın bulaşma olasılığı kontrol altına
alınmış durumdadır. Hastalığa yol açan yeni tür corona virüs,
insanda nezle yapan corona virüsle aynı genetik yapıya sahip. Bu
virüs akciğerlere yerleşiyor. Solunum yetmezliği, yüksek ateş ve
öksürük ile birlikte insanı ölüme götürebiliyor. WHO'nun 2 Haziran
2003 tarihindeki son rakamlarına göre, SARS hastalığa yakalanan 8
bin 384 hastadan 770'i ölürken, SARS'taki ölüm oranının yüzde 9
olduğu görülüyor. SARS'a yakalananların tamamı ölecek diye bir şey
yok. Hastalığa yakalanıp da iyileşenler de var. SARS'tan ölenler
genelde 65 yaş üzerindeki insanlar; dolayısıyla kalp, akciğer,
böbrek, şeker ve kanser hastaları. Hastalık bu saydıklarımda ölümde
birinci etken. Öksürük ve aksırık ile bulaşan yeni tür coronavirüs
açık ortamda 48 saat canlı kalabiliyor. Bu virüs sadece insanlarda
değil, bazı kümes hayvanlarında da karaciğer ve ishal
hastalıklarına yol açabiliyor" diye konuştu. SARS'tan korunmanın
yolları Hastalıktan korunma yolları hakkında da bilgiler de veren
Prof. Dr. Mehmet Doğanay, SARS'lı her hastanın ev içinde veya diğer
kişilerle yakın teması halinde bir maske takması, eğer takamıyorsa
teması halindeki kişilerin mutlaka maske takması gerektiğini
söyledi. Prof. Dr. Doğanay, şunları söyledi: "Hava yolculuğu
sırasında SARS'ın bulaşma olasılığı kesin olarak bilinmemektedir.
Ancak tüberküloz gibi solunum yoluyla bulaşan diğer hastalıkların
hava yolculuğu sırasında bulaştığı bilindiğinden, böyle bir
olasılık SARS için de geçerlidir. Salgının olduğu bölgelerden gelen
yolcular, 10 gün süreyle SARS belirtilerinin ortaya çıkması
açısından uyarılmalı ve belirti olursa en yakın sağlık kuruluşuna
başvurmaları sağlanmalıdır. Risk bölgelerinde hastalarla yakın
temas kategorisine giren kişilerin temas sonrasından itibaren 10
gün süreyle semptomlar açısından izlenmesi gerekmektedir. 4 Nisan
tarihi itibariyle ABD de, SARS'ı karantina uygulanabilir bulaşıcı
hastalıklar listesine almıştır. SARS olduğu tahmin edilen kişilerin
hastalıkları süresince izolasyonları gereklidir. Bu izolasyon,
belirtileri şiddetli olan kişiler için hastanede, hafif semptomları
olanlar için evde yapılmalıdır. Ateş ve solunum yolu semptomları
geçtikten sonra 10 gün süreyle işe, okula veya toplu kişilerin
toplu halde bulunduğu alanlara gitmemeleri, ev dışı faaliyetlerini
kısıtlamaları önerilmektedir. Hasta ile aynı evde yaşayan kişiler,
bu 10 günlük süre içinde el yıkama başta olmak üzere infeksiyon
kontrol önlemlerine uymaları gerekmektedir. SARS'lı her hastanın ev
içinde veya diğer kişilerle yakın teması halinde bir maske takması,
eğer takamıyorsa diğer kişilerin maske takması gereklidir. SARS'lı
hastaların herhangi bir vücut sıvısına temas halinde mutlaka
atılabilir eldiven kullanılması gereklidir. Temas sonrası eldiven
derhal çıkartılmalı ve eller yıkanmalıdır. SARS hastalarının
kullandığı yemek gereçleri, havlu ve yatak çarşafı gibi eşyalar
başkaları tarafından kesinlikle kullanılmamalıdır. Ancak sıcak su
sabunla yıkandıktan bu gereçlerin başkaları tarafından
kullanılmasının sakıncaları olmadığı belirtilmektedir. Ev içinde
yüzey temizliğinde kullanılan temizleyiciler ortam temizliği için
yeterlidir. Ancak bu temizliğin sık sık yapılması gerektiği
bilinmelidir. SARS'lı hastayla aynı evde yaşayan kişilerin SARS
semptomları geliştirmedikleri sürece ev dışı faaliyetlerini
kısıtlamalarına gerek yoktur." "Gribe benziyor" Bazı bilim adamları
tarafından SARS hastalığına yol açan virüsün uzaydan geldiği
yönündeki iddialarına yorum yapmaktan kaçınan Prof. Dr. Mehmet
Doğanay, "Tabiatta bulunan bazı mikroorganizmalar, mutasyondan ve
değişimden geçerek hastalık yapıcı özelliğe sahip olabilirler.
SARS'ın hastalık yapıcı özelliğine baktığımız zaman gribe benzer.
Bilinmeyen sorun neden bu tarihte çıktığıdır. Yalnız SARS salgın
özelliği ile 1918 yılındaki Hong Kong'da meydana gelen ve çok
sayıda ölüme neden olan grip salgınına benzemektedir. Ülkemiz için
şu an bir risk var mıdır ve almamız gereken önlemler nelerdir?
sorusuna geldiğimiz zaman ise; bu hastalık solunum yollarıyla
bulaşmakta, hastalık belirtileri ise kısa sürede ortaya çıkmakta ve
hastalığın yayılması oldukça hızlı olmaktadır. Türk insanının bütün
dünya ülkeleriyle yakından ticari, kültürel ve sosyal ilişkileri
vardır. Bu kadar dünya ile entegre olmuş bir ülkede, böyle solunum
yollarıyla bulaşan ve hızlı yayılan infeksiyonun görülmemesi
düşünülemez. Ülkemiz de SARS infeksiyonu için risk altındadır.
Gerekli önlemler en etken şekilde alınmalıdır. Ülkemize SARS
girdikten sonra yayılmasını önlemek çok zor olacaktır" şeklinde
konuştu.