Sarkozy Türkiye'ye yine masal okudu
Abone olTürkiye'nin İran çabasını eleştiren, AB üyeliğine karşı çıkan Sarkozy Türkiye'ye geliyor!
AB'ye tam üyelik için ısrar eden
Türkiye'ye, Fransa Cumhurbaşkanı Nicalos Sarkozy'den süslü laflar
geldi. Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusunda sert çıkışlar yapan
Sarkozy, Türkiye ziyareti öncesi lafı eğip büktü, tam
üyelik yerine işbirliği önerdi. Sözlerinin hakaret anlamı
taşımadığını, Türkiye'ye derin bir hayranlık duyduğunu söyleyen
Sarkozy, ziyarette Mısır konusunda da karşılıklı olarak ele
alınacağını kaydetti!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile
yarın görüşecek olan Sarkozy, Türkiye'ye ziyareti öncesinde Mehmet
Ali Birand'a verdiği röportajda, ziyaretinin amacını ve G20 için
Türkiye'den beklentilerini anlattı.
Türkiye'ye gelerek, "büyük dost ve müttefik, dünya
işlerinde git gide daha aktif rol oynayan ve Fransa'nın tarihi
ilişkiler paylaştığı bir ülkeyi" ziyaret edeceğini
kaydeden Sarkozy, 1. François ile Kanuni Sultan Süleyman arasında
diplomatik ilişkilerin kurulmasının üzerinden yaklaşık beş yüz yıl
geçmiş olduğuna işaret etti.
Bu ziyaretin son olarak, başta ekonomi olmak üzere tüm alanlardaki ikili ilişkileri de ele almayı sağlayacağını ifade eden Sarkozy, Fransa'nın Türkiye'de üçüncü sıradaki yabancı yatırımcı ve üçüncü sıradaki müşterisi konumunda olduğunu belirterek, 2010 yılında 12 milyar Avro tutarında gerçekleşen ikili ticareti daha da geliştirmeyi arzu ettiklerini söyledi.
"TAM ÜYELİK NE TÜRKİYE'YE, NE DE AB'YE FAYDALI OLACAK"
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, "Türk kamuoyu sizi, Türkiye'yi sevmeyen, onu Avrupa Birliği dışına itmek isteyen bir lider olarak görüyor. Bu algılama doğru mu?" sorusu üzerine, daha önce birçok kere ziyaret etme fırsatı bulduğu ve yine büyük bir mutlulukla ziyaret edeceği Türkiye'yi iyi tanıdığını söyledi.
Kendisine sorulan bu sorunun daha ziyade Türkiye'nin bölgesel ve uluslararası plandaki yeriyle ilgili olduğunu belirten Sarkozy, şöyle konuştu:
"Türkiye büyük bir ülke. Doğu ile Batı arasında bir köprü, iki dünya arasında bir bağlantı teşkil etmesiyle yeri doldurulamayacak bir role sahip bir ülke. Günümüz dünyasının her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğu bu rolü başka hiçbir ülke oynayamaz. Bu da demektir ki, Türkiye o eşsiz yerini hala muhafaza ediyor. İşte bu nedenle, Türkiye ile Avrupa Birliği'nin, aslında ne Türkiye'ye, ne de Avrupa Birliği'ne faydalı olacak bir tam üyeliğe kadar gitmeksizin, mümkün olduğunca sıkı ilişkiler yürütmeleri gerektiğine inanıyorum. Bunu dile getirerek kimseye hakaret etmiyorum ve hiçbir şekilde ülkenize duyduğum derin hayranlığı sorgulamıyorum.
"TÜRKİYE'YE SAYGI DUYUYORUM"
"Tüm açıklamalarınızdan anlaşılan genel yaklaşımınız, Türkiye'yi bir Ortadoğu ülkesi olarak gördüğünüzü ortaya koyuyor. Türkiye'yi Avrupa Birliği'nin bir parçası olarak görmüyorsunuz. Böylece siz ve diğer yabancı yöneticiler, Türkiye'yi AB'den uzaklaştırarak bir eksen kaymasına itmiş olmuyor musunuz? En azından buna katkıda bulunmuyor musunuz?" şeklindeki soru üzerine ise Sarkozy, konuyu bu şekilde görmediğini söyledi.
"Türkiye'yi belli bir bölgesel bütünlüğe bağlamayı arzu etmek, ne olursa olsun, eşsiz bir zenginlik teşkil eden bu özelliğini unutmak ve ülkenizin halklar arasındaki diyaloğa getirebileceği değerli katkıyı ve barış yararına oynayabileceği rolü azımsamak anlamına gelir. Türkiye'ye, onun dış politikasını ve stratejik ittifaklarını Avrupa Birliği ile ilişkileri konusuna tepki göstererek belirleyebileceğini düşünemeyecek kadar büyük bir saygı duyuyorum. Bunu söylemek, büyük bir diplomasi olan, bölgede ve dünyada barış ve diyalog yararına ilkeli ve çalışkan bir diplomasi olan Türk diplomasisini küçümsemek olur"
Fransa Cumhurbaşkanı, "Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşısınız. Peki, niçin müzakerelerin devam etmesini destekliyorsunuz? Niçin müzakerelere son vermiyorsunuz? Yoksa bu sorumluluğu almak istemiyor, Türkiye'nin 'Yeter artık' diyerek havlu atmasını mı bekliyorsunuz? Türkiye'nin bir gün bu tam üyelikten vazgeçeceğini düşünüyor musunuz?" şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:
"Bu konudaki tutumumu daha önce dile getirdim. Avrupa Birliği ile Türkiye arasında zaten eşsiz olan bu ilişkiyi daha yoğun, daha sıkı olması için derinleştirmek bir gerekliliktir. Bu yönde somut ve pragmatik bir şekilde çalışmalıyız. Halihazırdaki müzakereler, bu gerekli derinleşmeyi devam ettirmek için bir araçtır."