Kaynak: (Ege Görgün / www.tersninja.com) Yeşilçam’ın şarkıcı olmayan şarkıcıları Yeşilçam’dan gazinolara uzanan yol, bir süre sonra 45’lik plaklara bağlanıyordu. Ayhan Işık, Fikret Hakan, Sadri Alışık ve İzzet Günay gibi isimlerin aksine; zamanında bu yola hiç girmese de, şimdi Kemal Sunal’ın da ismini ve sesini taşıyan bir müzik albümü var. Kemal Sunal'ın çok iyi yapamadığı bir şey vardıysa, o da şarkı söylemekti. Bunu söylerken, kimisinde şarkı ya da türkü söylerken izlediğimiz fi lmlerini kaynak alıyoruz tabii. Üstelik bunlardan bazılarında, şarkıcı filmlerinin klişesi ödünç alınır ve Şaban, “doğal yeteneği” sayesinde şöhrete kavuşurdu. İşin garibi, hiç yadırgamazdık; hatta film icabı bu hayli zayıf performansı coşkuyla karşılayan figüran güruhunun bir parçası olurduk. Kemal Sunal sevgisinin, üstümüzdeki gücünün etkilerinden biriydi bu. Onun yıllar yılı canlandırdığı saf ama temiz ve dürüst Şaban tiplemesine güvenmek, böyle bir şeydi işte. “Kemal Sunal Türküleri 1944-2000” adını taşıyan albüm, büyük komedyenin filmlerinden montajlanan şarkılı-türkülü kısımların bir araya getirilmesiyle oluşmuş. Kemal Sunal gibi toplumsal belleğimizde yer etmiş büyük bir aktörün ardından yapılabileceklerin, ne yazık ki en küçüğü bu albüm. Önemli bir boşluğu; daha doğrusu eksiği hatırlatmak gibi bir misyon yüklediğimiz için olsa gerek, “Bu albüm biraz daha özenli hazırlansaydı sanki, ne olurdu?” diye içinden geçiriyor insan. Öyle ki, hangi şarkının hangi filmden alındığı bilgisini bile bulamıyorsunuz, albümün iç broşüründe. Onun yerine, bir biyografi ve düşük kaliteli Kemal Sunal fotoğraflarıyla yapılmış bir tasarımla karşılaşıyorsunuz. Oysa kapakta, muhteşem bir fotoğraf var; genç İbrahim Tatlıses ve Kemal Sunal, yan yana görülüyor. Belli ki Kemal Sunal, patlatmış espriyi; Tatlıses, gülme krizine girmiş. Esprinin neyle ilgili olduğunu anlamak, zor değil. Çünkü Kemal Sunal’ın elinde, çıkardığı ayakkabısı var; albümün beşinci şarkısı olan Tatlıses bestesi “Ayağında Kundura”yla ilgili bir şey kesin. Küçücük kullanılmış bu fotoğraf. Belli ki diğer görseller gibi, İnternet’ten bulunmuş. Bu yönde kesin bir bilgiye ulaşmış değiliz; ama zamanın şartlarını ve trendlerini biraz araştırdığınızda, popüler olduğu dönemde, Kemal Sunal’a gazino ve plak teklifi gelmiş olma ihtimali çok yüksek. Sözünü ettiğimiz dönem; televizyonun olmadığı, İzmir Fuarı’ndaki ve İstanbul’daki gazinoların sosyal eğlence hayatının merkezi olduğu, gazino patronlarının âdeta para bastığı yıllar. Ama sonra belki müşteriler, ses sanatçılarıyla yetinmemeye başlayıp, daha ünlü yüzler görmek istediklerindendir; sinema yıldızları transfer oluyor, gazino sahnelerine. Furyanın aktrislerle sınırlı kalması, elbette mümkün değil. Yeşilçam’ın jönleri, birer birer sahne ışıkları altındaki ve saz heyetinin önündeki yerlerini alıyorlardı. Ayhan Işık. Dünya şöhreti olmak için gittiği ABD’de, servetinin büyük kısmını kaybetmişti, ünlü aktör. Döndüğündeyse, artık Yeşilçam’ın aranılan yüzü değildi. Bu durumda, Öztürk Serengil’in teklifi karşısında daha fazla direnemedi, Ayhan Işık; üstat Selahattin Erköse’den eğitim almaya başladı. O güne kadar musiki konusunda hiçbir tecrübesi olmayan Ayhan Işık’ın, epey yetenekli olduğu ortaya çıktı. Bir de, 45’lik yaptı: A yüzünde “Gönül Belası”; B yüzünde ise “Doğdum Çile Çekmek İçin” vardı. Öztürk Serengil’in, gazino sahnesine çıkan Yeşilçamcılar arasında en büyük parayı aldığını söylediği (Gecede 15 bin lira.) Sadri Alışık’ın ise, üç tane 45’liği vardır: “Avare”, “Tophane Rıhtımında” ve “Turist Ömer Arabistan’da”. İşte şarkıcı olmayan şarkıcılardan birkaçı; HÜLYA KOÇYİĞİT FATMA GİRİK FİLİZ AKIN NERİMAN KÖKSAL ÖZTÜRK SERENGİL İZZET GÜNAY FİKRET HAKAN EKREM BORA VAHİ ÖZ