Mustafa Sarıgül isminin Anadolu'da karşılığı olduğunu ilk yazan
gazetecilerdenim. O'nunla birçok ili gezdim, tek başıma gittiğim
bölgelerde O'nu sordum.
Aldığım cevaplar hep aynı oldu:
-Ah keşke CHP'nin başına o gelse.
Mustafa Sarıgül bunu denedi ama olmadı. Daha doğrusu, o meşhur
kongrede Ateş Ünal Erzen'e yumruk atarak ayağına kurşun sıktı.
Dahası en vahimi, Mustafa Sarıgül o kongrede geleceğe ilişkin ne
yapacağına dair tek kelime edemedi. CHP'liler onu lider yapmaya
hazırdı ama o buna hazır olmadığını o kongrede gösterdi.
Mustafa Bey kongre yenilgisinden sonra tekrar meydanlara
çıktığında, daha çok hata yapmaya başladı. Ateş Ünal Erzen'i
yumruklamak bir marifetmiş gibi, yediği haltı halka ballandıra
ballandıra anlattı.
O günleri bugünkü gibi hatırlıyorum, Mustafa Sarıgül'ün yanında
olan herkes, ama herkes bu konuda konuşmamasını söyledi ama kimseyi
dinlemedi.
Hepsi bu değil!
Sarıgül tribünlere oynamayı çok seviyor. Meydanlarda konuşurken,
eğer tv kameraları varsa, yaptığı konuşmalar çorba oluyor. Yok
eğer, gerçekten kameralara değil de, halka konuşuyorsa, o zaman
lider olabileceğini ortaya koyuyor.
Sarıgül'ün etrafındaki kameralar hiç eksik olmadığına göre,
Sarıgül'ün lider olma hevesi de ne yazık ki kursağında kalıyor!
Sarıgül'en en önemlli handikaplarından biri de yalan konuşması.
Buna bizzat ben şahit oldum. Durup dururken, eski eşi Aylin
Kotil'le yeniden evlenme hazırlıkları yaptığını söyledi bana. Bunu
yazdım, aynı günün akşamı Aylin Kotil aradı:
"Yalan!"
Aylin Hanım'ın şiddetli itirazı nedeniyle, Mustafa Sarıgül'ün
mumu aynı günün akşamı sönüverdi. Buna rağmen Sargül yalanını
sürdürdü, telefonla yaptığımız konuşmada "Sen işimizi bozdun!"
dedi.
O günden sonra Sarıgül'e olan güvenim sarsıldı. Yeni yola çıkan
bir politiacı, hayli iddialı olmasına rağmen, hiç gereği olmadığı
halde yalan konuşuyor. Acaba bu politikacı halka ne yalanlar
söyledi, söyleyecek?
Bugüne gelirsek...
Sarıgül'ün hayli mesafa aldığı yolunda haberler alıyorum. Yeni
yol arkadaşı, eski dost Şükrü Çukurlu ile konuştum geçen gün. Şükrü
Çukurlu yıllarca Demirel'i korudu ve alnında tek bir kara leke
olmayan bir isim.
Bu ismin Sarıgül'ün yanında yer almış olması elbette önemli. Şu
da bir gerçek ki, Çukurlu Baba'nın onayını almadan böyle bir yola
girmez. Bu da Demirel'in Mustafa Sarıgül'e bakışını ortaya
koyuyor.
Ben Şükrü Abi'ye yukarıda yazdıklarımın aynısını tekrarladım.
Kendisinin Sarıgül'e büyük katkı sağlayacağını aktardım. Ama
yolculuğun dürüst olması gerektiğini, bu yolculuğun hiçbir yerinde
yalan olmaması gerektiğini hatırlattım.
Şükrü Abi de, bana Anadolu'yu anlattı. Sarıgül'ün gördüğü
itibarı, halkın ona sevgisini anlattı. Ben bunları biliyorum.
Bilmediğim, Sarıgül'ün değişip değişmediğidir. Bilmediğim,
Sargül'ün yalanlarından arınıp arınmadığıdır. Bilmediğim,
Sarıgül'ün kendisini şovmenlikten kurtarıp kurtarmadığıdır.
Şükrü Abi ile sözleştik, Sarıgül'ün bir mitingine gideceğiz
beraber. Neyin değişip, neyin değişmediğini orada göreceğiz. Şükrü
Çukurlu ve benzeri lekesiz isimleri kadrosuna katan Sarıgül'ün
değişmiş olabileceğinu umuyorum.