Sarıgül mü Baykal mı? İşte cevabı
Abone olMilliyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, bir araştırma şirketinin sonuçlarını köşesine taşıdı. İstanbul'da yapılan ankette "CHP'nin lideri sizce kim olmalı?" sorusu yöneltilmiş.
Mustafa Sarıgül, geçtiğimiz yazın ortalarında Anadolu'nun değişik kentlerinde "miting"ler yapmaya başladığında şöyle yazmıştım: "Sarıgül, bugüne kadar Türkiye sol hareketinde denenmemiş bir yolu deniyor. Parti içinde delege hesapları, ittifaklar gibi ayrıntılarla uğraşmak yerine doğrudan vekâleti verene yöneliyor. Sarıgül'ün başlattığı hareketi iyi izlemek gerek.." Bu yazıyı yazdığım tarih 13 Temmuz 2004.. Bu tarihten sonra da Sarıgül, CHP Genel Başkanlığı'na yaptığı "uzun yürüyüş"ü sürdürdü.. En son olarak Çorlu'da yapılan mitinge binlerce izleyicinin katıldığını gazeteler yazdı. Dün, X - Profile isimli bir araştırma şirketi tarafından İstanbul'da yapılmış bir araştırmanın sonuçlarını aldım. Araştırma, İstanbul'da son seçimlerde CHP'nin göreceli olarak fazla oy aldığı ilçelerde yapılmış. 5 ilçede 1435 seçmen ile yüz yüze görüşülmüş. Araştırmanın hata payı "+ / - 2" olarak belirtiliyor. Araştırmada sorulan soru şu: "CHP'de seçimli bir kurultay yapılırsa aşağıdaki isimlerden kimin genel başkan olmasını istersiniz? 1 - Deniz Baykal, 2 -Mustafa Sarıgül, 3 - Kemal Derviş, 4 - Berhan Şimşek, 5 - Ertuğrul Günay, 6 - Hakkı Akalın, 7 - Hurşit Güneş, 8 - Diğer..." Bu sonuçlar önemli Araştırmanın sonucu şöyle çıkmış: 1 - Mustafa Sarıgül: Yüzde 54.9. 2 - Deniz Baykal: Yüzde 9.3. 3 - Kemal Derviş: Yüzde 5.4. Araştırmaya katılanların yüzde 2.4'ü, soru formunda ismi belirtilmeyen Nurettin Sözen'in ismini vermiş. Diğer adaylar yüzde 0.4 ile yüzde 2.2 arasında değişen oranlarda destek bulmuş. Yüzde 16'sı da yanıt vermemiş. Türkiye'de bu tür araştırmalara çok fazla değer verilmediğini, özellikle kendisi ile ilgili sonucu beğenmeyenlerin araştırmanın tarafsızlığından kuşku duyduklarını da biliyoruz. Ama öte yandan şunu da biliyoruz ki, hata payı en yüksek araştırma bile toplumun genel eğilimleri hakkında bize bir fikir verebiliyor. Bunun örneğini geçmiş seçimlerde çok gördük. CHP, Türk demokrasisinin geleceği için önemli bir parti. Bu partinin nasıl yönetildiği, başında kim olduğu, hangi politikaları izlediği gibi ayrıntılar, bu partiyle herhangi bir ilişkisi olmayanları da yakından ilgilendiriyor. AKP'nin giderek "muhafazakâr merkez partisi"ne dönüşmeye çalıştığı bir siyasal ortamda, merkezin sol kanadını kimin, nasıl dolduracağı da ayrı bir soru.. Böyle bir ortamda CHP'deki liderlik yarışına normal seçmenin nasıl baktığını gösteren bu araştırmayı önemsiyorum. Halka sırt çevrilmez Demek ki, Türk siyasetinin bilinen klasik yöntemlerin dışına çıkıldığında sonuç alabilmek mümkün. Şimdi doğal olarak sorulması gereken soru şu: Seçmendeki bu eğilim, CHP kurultaylarında oy kullanan delegeleri ne yönde etkiler? Benim görüşüm, parti üyelerinin ve delegelerin toplumda esen rüzgârlara sırt çeviremeyecekleri yönünde. Mustafa Sarıgül, hareketini bir toplumsal muhalefete dönüştürmeyi başarabilirse, bu rüzgâr er ya da geç delegeyi de etkisi altına alacaktır diye düşünüyorum. Nitekim gazetelere yansıyan haberler, daha bugünden bir kısım CHP milletvekilinin, bazı örgüt yöneticilerinin ve partili belediye başkanlarının da Sarıgül'ün mitinglerine katılmakta olduklarını gösteriyor. Delegelerin parti yönetimlerinin askerleri haline getirildikleri bir siyasal parti düzeninde, değişimin nasıl gerçekleşebileceği, Türkiye'de bir dönem çok tartışıldı. Sarıgül'ün yolu, bu zincirin nasıl kırılacağını da gösteriyor diye düşünüyorum.