Sarıer giderayak Altaylı'yı iğneledi
Abone ol20 yıldır Sabah gazetesinin hemen hemen her kademesinde kalem oynatan İlker Sarıer, okurlarına veda ederken Fatih Altaylı'ya da inceden göndermede bulundu!
Sarıer "Veda yazısı" nda Fatih Altaylı'ya başarılar dilerken,
İzzet-i ikbal koltuğuna değil idam sehpasına çıktığını
hatırlattı.
İşte Sarıer'in Sabah okurlarına veda yazısı:
Yazı: İlker SARIER
www.sabah.com.tr
Bana sorsalardı, "20 yıldır neredeyse her kademesinde kalem
oynattığın SABAH gazetesine bir gün veda edebileceğini tahmin eder
miydin" deselerdi, "elbette" derdim.
Çünkü hayat sürprizlerle doludur.
Ve o sürprizler olduğu için onun adı hayattır.
Bildiğiniz gibi kısa bir süre önce SABAH'ın genel yayın müdürlüğü
koltuğuna Fatih Altaylı oturdu.
Bizim gibi mesleğe yıllarını vermiş gazeteciler için bu koltuk bir
izzet-ü ikbal makamı değil bir bakıma "sehpa" makamıdır.
Çünkü "sürekli ve sürdürülebilir başarı" ya endekslidir.
Fatih Altaylı'ya bugün burada hepinizin huzurunda başarı
dileklerimi gönderiyorum. Göreve geldiğinde açık yürekle aynı şeyi
kendisine de söylemiştim.
Benim için hesap basittir:
Fatih Altaylı ve ekibi başarılı olursa, yarışı SABAH
kazanacaktır.
Şurası da çok açık ki, her genel yayın müdürü kendi kadrosu ve
kendi yazarları ile çalışmak ister. Bu açıdan, benim SABAH
gazetesinde, deyim yerindeyse "ayak altından çekilmem" mantıksız
görünmemektedir. Duygusal değil, akil bakmak gerekirse, ortaya her
iki tarafın da tatmin olacağı ve huzur içinde çalışacağı bir
"yeniden pozisyonlandırma" koymak gerekiyordu.
İşte bu noktada, üç yıllık birlikteliğimizde benim gözümde son
derece akil ve hakkaniyetli bir insan olarak temayüz eden Medya
Grup Başkanı'mız Av. Kenan Tekdağ'dan geldi, bahsettiğim yeniden
pozisyonlandırma teklifi: Bana şöyle dedi:
"Size hem vefa borçluyuz, hem de gazetecilik ve yazarlığınıza
saygılıyız. Uygun görürseniz, grubumuzun bir diğer gazetesi
Takvim'de hem yazar hem de yönetici olarak görev almanızı
isteriz."
Benim gibi, bir gazeteyi solumadan ve yazmadan yaşayamayacağını
düşünen birisi için bu teklif olumsuz bir teklif değildi.
Kabul ettim. El sıkıştık.
SABAH okurlarının beni özleyeceğini biliyorum.
Önemli bir insan olmadığımı ama değerli bir insan olduğumu da
biliyorum.
Bunu benim ve yakın dostlarımın bilmesi bana yetiyor.
Meraklı okuyucularım, bir 25 kuruş verip bir Takvim gazetesi almak
suretiyle bana ulaşabileceklerine göre, "kırılmış ve incinmiş
olmama" da hiç gerek yok.
Zaten hayata incinmenin mantığı olabilir mi? SABAH'ta, ilk
dönemlerden son dönemlere kadar benimle birlikte çalışmış bütün
arkadaşlarıma gösterdikleri yakınlık, insanlık ve duygu
paylaşımlarından ötürü binlerce kez teşekkür ederim.
Hiç kimseye kırgın olmadığımı bilin, beni merak etmeyin!
Hoşça kalın!