Sarıer, Altaylı polemiği bitmez
Abone olAltaylı, birkaç yazarın banka soygunlarının üzerine giderken, Sarıer'in, patronunun emriyle kendisine saldırdığını öne sürüyor
Batık bankacıdan yazdıkları için özür dileyen gazeteci kim
olabilir?
Size aktaracağım satırları ben yazmadım. Türkiye bankacılık rezaletleriyle milyarlarca dolarlık bir soygunla karşı karşıya kalırken, bu bankacılık rezaletlerini yazan üç beş şerefli yazardan birisi tarafından epey bir süre önce kaleme alındı.
Bu yazar, yüzlerce milyon dolarlık Egebank batığının sanığı Murat Demirel’in danışmanlığını yapan bir kişinin, Cengiz Yalvaç’ın Murat Demirel’e yazdığı notları köşesinde yayınlamıştı.
Bu notlar bazı gazeteciler için şeref, bazıları içinse utanç vesikası olarak tarihe geçti.
Yazıldı ama hatırlatmakta fayda olduğunu düşünerek tekrar ‘iktibas’ ediyorum.
Bakın Murat Demirel’in basınla ilişkilerini düzeltmeye çalışan ‘Adamı’, patronuna Türk basınıyla ilişkileri konusunda neler yazmış:
‘Sayın Başkanım, Hürriyet’te Fatih Altaylı gene bazı konuları eşeleyerek konuyu gündemde tutmaya çalışıyor. Bizi köşene alma dememiz onda ters tepki yaratıyor. Dolayısıyla kendisini aramayarak tepkinizi göstermememiz yerinde olur. Bilgilerinize arz ederim. 17 Temmuz 2000.’
Aynı kişiden Murat Demirel’e bir bilgi notu daha:
‘Hürriyet’te Fatih Altaylı bazı sorulara cevap arıyor. Fantezi niteliğinde bir yazı. Ciddiye almaya gerek yok. 3 Haziran 2000.’
Ve batık bankacı Murat Demirel’in adamından Murat Demirel’e bir başka not. Bu olayı ortaya çıkaran meslektaşımın deyimiyle ‘meslek adına onur kırıcı’ bir not:
‘28 Mart tarihli Sabah’ta İlker Sarıer kendi sütununda fantezi bir yorum yapmıştır. Bu sabah İlker Sarıer’i aradım ve görüştük. Sizinle çalıştığımı yeni öğrendi ve özür diledi. Bundan sonra bir daha olmaz dedi. Bilgilerinize arzederim. 29 Mayıs 2000.’
Biz birkaç yazar, banka soygunlarının üzerine çalakalem giderken bugünlerde patronunun emriyle bana saldıran birinin kimliğini ve kişiliğini ortaya koyan bir not.
Ben daha ne diyeyim?..
Niye?
Yukarıdaki yazıda kişiliği hakkında ipuçlarını bulduğunuz Sabah yazarı bir süredir bana saldırıyor.
Kendisini okumadığınızdan eminim ama ben hatırlatayım; Başbakan Erdoğan’a benim geçmişte kendisine muhalif olduğumu hatırlatarak, ‘Bu adamı ciddiye almayın’ yazılarıyla başladı, sonra da sövme ‘moduna’ geçti.
Ben bu konuyla ilgili son bir yazı yazarak bunun nedenini anlatayım.
Yıllık geliri yaklaşık 200 milyon doları aşan, yıllık kárı en az 50 milyon dolar olan Sabah ve ATV’yi sevgili dostum Turgay Ciner yılda 10 milyon dolara kiralayınca ben tepki gösterdim.
Devletin alacağını tahsilde kullanılabilecek kıymetli bir malın bu kadar ucuza kapatılmasına izin vermemek için yılda 20 milyon dolar kira önerdim.
Patron olmaya, gazete çıkarmaya meraklı olduğumdan değil, sadece devletin zarara uğratılmasını engellemek için.
Benim bu yazılarımdan sonra hükümetin üst düzeyinden Ciner’e bazı hatırlatmalar yapıldı.
Geçmiş hükümet döneminde yapılan bu kira anlaşmasının biraz yukarı çekilmesi istendi. Yani ben amacıma ulaşmış oldum.
Sabah’ın karalama kampanyası da bundan sonra başladı.
Ama ben çamurdan korkmam.
Dışımı geçici olarak kirletseler de içim temiz.
Size aktaracağım satırları ben yazmadım. Türkiye bankacılık rezaletleriyle milyarlarca dolarlık bir soygunla karşı karşıya kalırken, bu bankacılık rezaletlerini yazan üç beş şerefli yazardan birisi tarafından epey bir süre önce kaleme alındı.
Bu yazar, yüzlerce milyon dolarlık Egebank batığının sanığı Murat Demirel’in danışmanlığını yapan bir kişinin, Cengiz Yalvaç’ın Murat Demirel’e yazdığı notları köşesinde yayınlamıştı.
Bu notlar bazı gazeteciler için şeref, bazıları içinse utanç vesikası olarak tarihe geçti.
Yazıldı ama hatırlatmakta fayda olduğunu düşünerek tekrar ‘iktibas’ ediyorum.
Bakın Murat Demirel’in basınla ilişkilerini düzeltmeye çalışan ‘Adamı’, patronuna Türk basınıyla ilişkileri konusunda neler yazmış:
‘Sayın Başkanım, Hürriyet’te Fatih Altaylı gene bazı konuları eşeleyerek konuyu gündemde tutmaya çalışıyor. Bizi köşene alma dememiz onda ters tepki yaratıyor. Dolayısıyla kendisini aramayarak tepkinizi göstermememiz yerinde olur. Bilgilerinize arz ederim. 17 Temmuz 2000.’
Aynı kişiden Murat Demirel’e bir bilgi notu daha:
‘Hürriyet’te Fatih Altaylı bazı sorulara cevap arıyor. Fantezi niteliğinde bir yazı. Ciddiye almaya gerek yok. 3 Haziran 2000.’
Ve batık bankacı Murat Demirel’in adamından Murat Demirel’e bir başka not. Bu olayı ortaya çıkaran meslektaşımın deyimiyle ‘meslek adına onur kırıcı’ bir not:
‘28 Mart tarihli Sabah’ta İlker Sarıer kendi sütununda fantezi bir yorum yapmıştır. Bu sabah İlker Sarıer’i aradım ve görüştük. Sizinle çalıştığımı yeni öğrendi ve özür diledi. Bundan sonra bir daha olmaz dedi. Bilgilerinize arzederim. 29 Mayıs 2000.’
Biz birkaç yazar, banka soygunlarının üzerine çalakalem giderken bugünlerde patronunun emriyle bana saldıran birinin kimliğini ve kişiliğini ortaya koyan bir not.
Ben daha ne diyeyim?..
Niye?
Yukarıdaki yazıda kişiliği hakkında ipuçlarını bulduğunuz Sabah yazarı bir süredir bana saldırıyor.
Kendisini okumadığınızdan eminim ama ben hatırlatayım; Başbakan Erdoğan’a benim geçmişte kendisine muhalif olduğumu hatırlatarak, ‘Bu adamı ciddiye almayın’ yazılarıyla başladı, sonra da sövme ‘moduna’ geçti.
Ben bu konuyla ilgili son bir yazı yazarak bunun nedenini anlatayım.
Yıllık geliri yaklaşık 200 milyon doları aşan, yıllık kárı en az 50 milyon dolar olan Sabah ve ATV’yi sevgili dostum Turgay Ciner yılda 10 milyon dolara kiralayınca ben tepki gösterdim.
Devletin alacağını tahsilde kullanılabilecek kıymetli bir malın bu kadar ucuza kapatılmasına izin vermemek için yılda 20 milyon dolar kira önerdim.
Patron olmaya, gazete çıkarmaya meraklı olduğumdan değil, sadece devletin zarara uğratılmasını engellemek için.
Benim bu yazılarımdan sonra hükümetin üst düzeyinden Ciner’e bazı hatırlatmalar yapıldı.
Geçmiş hükümet döneminde yapılan bu kira anlaşmasının biraz yukarı çekilmesi istendi. Yani ben amacıma ulaşmış oldum.
Sabah’ın karalama kampanyası da bundan sonra başladı.
Ama ben çamurdan korkmam.
Dışımı geçici olarak kirletseler de içim temiz.