Sarayda iktidarın yolu mücevherden geçiyor
Abone olBir Osmanlı Padişahı ile bir Galata Bankeri'nin uzun süren mücevher pazarlığı nasıl gerçekleşti?
Mücevherler, her dönem gücün ve zenginliğin sembolü olmuştur.
Osmanlı Devleti'nde de mücevherin, özellikle 19. yy.'ın ikinci
yarısından sonra bir iktidar sembolü haline geldiğini
görüyoruz.
Bu dönemde iktidarı ele geçirmek veya elde tutmak için paradan başka hiçbir şeyin işe yaramayacağı bir gerçektir. Sultan Abdülaziz'in hal'i ile başlayan iktidar mücadelesi de mücevherlerin ekseninde gelişmeye başlıyor. Doç. Dr. Arzu Terzi'nin hazırladığı Timaş Yayınları'ndan çıkan "Saray Mücevher ve İktidar" adlı kitap, Osmanlı Devleti'ndeki Abdülaziz dönemi ve sonrasında gelişen mücevher mücadelesini aydınlatıyor. Meraklılarını bekleyen kitap, akıllardaki birçok soruya cevap arıyor. İşte "", kitabından tarihe ışık tutacak başlıklar...
Sultan V. Murat nasıl bir borç
girdabındaydı?
1861'den itibaren sultan ve şehzadelerin maaşları da Maliye
Hazinesi'nden ödenmeye başlanır. Maaşların gecikmeli olarak
ödenmesi, hanedan üyelerini olağan harcamalarının temini için saray
dışında yüksek faizlerle borç almaya yöneltir. Aynı dönemde, saray
halkının ihtiyaç fazlası aşırı harcamaları ve israf da dikkat
çeker. Özellikle sultan hanımları borçlanmalarında kendi mücevher
ve değerli eşyalarını rehin olarak verir. Hanedan üyelerinin
zamanla rehin verecek kıymetli eşyaları kalmaz. O dönemde aşırı
harcama yapanlardan biri de Murat Efendi'dir. V. Murat'ın dış
borçlanmada kendine seçtiği banker ise Rum Hristakim Efendi'dir. Bu
banker II. Abdülhamit dönemine kadar iktidar çatışmalarının en
önemli figürü olur.
Sultan Abdülaziz'in haremi nelere maruz
kalmıştır?
Sultan Abdülaziz'in hal' edilmesinden sonra annesi, hanımları ve
bir kısım bendegânıyla birlikte Topkapı Sarayı'na götürülürken,
yanlarına para, mücevher ve değerli eşyalarını almalarına müsaade
edilmez. Abdülaziz'in Fer'iye Sarayı'na götürülmesi esnasında
ailesi, gayet alçaltıcı bir şekilde teker teker üst baş aranır.
Üzerlerindeki mücevherler, altın ve gümüş gibi değerli eşyalar da
çekip alınır.
Sultan Abdülaziz hanedanının mücevherlerine kimler el
koydu?
Abdülaziz'in hal'i sırasında ise saray önce askerler tarafından
yağma edilmiştir. V. Murat'ın Hazine-i Hassa'ya ödetilmesi kararı
verilmişti. Anlaşmanın en can alıcı noktası ise, bu borç
anlaşmasına karşılık Hristaki'nin Abdülaziz hanedanına ait
mücevherleri rehin olarak istemesidir. Bunun üzerine mücevherler
Hristaki'ye emanet edilir.
Rehin edilen mücevherlerin çeşitleri ve kıymetleri ne
idi?
Abdülaziz ve onun hanedanına ait mücevherler emanet için kurulan
komisyonca teker teker mühürlenir, ağırlıkları ve o anki tahmini
kıymetleri belirtilerek deftere geçirilir. Rehin edilen bu
mücevherler arasında zümrüt, yakut, elmas ve pırlantalarla bezeli
taçlar, başlıklar, gerdanlıklar, bilezikler, küpeler, broşlar,
kemer tokaları gibi kıymetli takılar yer aldığı gibi değerli
taşlarla süslenmiş saatler, yelpazeler, baston başları, dürbünler
de kaynaklarda belirtiliyor. Bu mücevherler arasından 158 parça
Hristaki tarafından rehin olarak seçiliyor. Seçilen kıymetli
eşyaların tahmini değeri ise 333.596 Osmanlı altınıdır.
Mücevherler banker tarafından niçin Paris'e
götürüldü?
Mücevherler bankere rehin olarak verilirken imzalanan mukavelenin
süresi dolduğu andan bir ay içinde anlaşma yenilenmediği takdirde
Hristaki Efendi, rehin mücevheleri şartlar dâhilinde satabilme
yetkisine sahiptir. Buna göre Hristaki, bu mücevherleri ister
İstanbul'da, ister Avrupa'da satabilecektir.
II. Abdülhamit, V.Murat'la alakalı cevaplamaları için
devlet meclisine hangi üç soruyu yöneltti?
1- Cennetmekan Abdülaziz Han Hazretlerinin nakit ve mücevherlerinin
büyük bir kısmı Sultan Murat ve taallukatının ellerinde olduğundan
bunların fitne ve fesat yolunda sarf edilmesi sebebiyle bu nakit ve
mücevherler ellerinde bırakılmalı mıdır?
2- Sultan Murat'ın ve hanedanının ellerinde bulunan silahlardan, ki
bunların bazıları çok kıymetli parçalardır, bahisle bunlarında
ellerinde kalması caiz midir?
3- Gerek Murat Efendi'nin gerekse oğlunun son vak'a sırasında
askere karşı silah kullandıklarından, bu fiilî hareketten dolayı
haklarında nasıl bir kanuni işlem yapılmalıdır?
Sultan Abdülhamit neden mücevherlerin peşine
düştü?
Osmanlı'nın mali tablosuna göre tahtta yani iktidarda kalabilmek
için paraya ihtiyaç vardı. Hristaki'nin elinde dönemine göre
oldukça yüksek meblağlar tutan bir servet vardı. Bu mücevherler de
yeterli bir güç olabilirdi. Üstelik Hristaki'nin geçmişte
ihtilalcilerle işbirliği yapmış olduğu biliniyordu. Sultan
Abdülhamit'i de tahta aynı güç getirmişti. Hristaki'nin elindeki
finansman ise bu gücü o dönemde koruyabilmek için önemli idi.
Bunların yanında rehin mücevherleri kaybetme riski de Abdülhamit'i
harekete geçirdi.
II. Abdülhamit'in mücevherlere karşı rehine verdiği padişah
mülkleri hangileriydi?
Sultan Abdülhamit'in Banker Hristaki ile rehin mücevherleri
alabilmek için yaptığı uzun görüşmeler neticesinde mutabakata
varılır. Yapılan anlaşmada mücevherlerin yerine verilecek olan
gayrimenkuller, padişahlık makamına ait mülkler olarak belirlenir.
Mücevherlere karşı verilen arazi miri olmadığı için rehin işlemi
bey'bi'l vefa usulüne göre gerçekleştirilir. Buna göre, hem alıcı
hem de satıcı diğerlerinin izni olmadan bu mülkleri satamaz.
Verilen mülkler ise yıllık hasarı 621.115 kuruş değerinde çiftlik
arazi, yıllık geliri 10.002.995 değerinde emlak seçilen
mücevherlere karşılık verilir.
II. Abdülhamit'in binbir zorlukla İstanbul'a getirttiği
mücevherlerin sonu ne oldu?
Büyük görüşmeler neticesinde karşılıklı anlaşmalar ile akıbeti
Abdülhamit'in elinde şekillenen mücevherler için çeşitli sorular
akılları meşgul etse de, şimdilik bilinen gerçek Abdülhamit'ten
sonraki iktidar, mücevherleri Paris'te düzenlenen bir müzayedede
satar.