Şansölye'nin AB'si, Hırvatlar, Rumlar ve biz

Aytun ÇIRAY aytun@internethaber.com

Batılıların iki yüzlü olduğundan söz edince nedense bizdeki “kayıtsız şartsız Batı hayranları” bozuluyorlar.

Bizim AB konusunda yaptığımız uyarılara da kızıyorlar…

Hemen, çiğnenene çiğnenene sakız haline gelen “statükocu” yaftasını boynumuza asmaya çalışıyorlar.

Ne yazık ki bizi haklı çıkaran Gerhard Schröder’in açıklamalarına şimdi ne diyecek “Batılı Türk dostlarımız” acaba?..

“AB Komisyonu’nun İlerleme Raporu Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanmasını önerirse(!) bu konuda belki(!) ‘şartlı evet’ kararı alınabilir.”

Bu sözlerin sahibi olan sıradan bir AB siyasetçisi değil; bizi desteklediğini çok sık ve açıktan vurgulayan Alman Şansölyesi.

Gerisini siz düşünün artık.

***

Aynı anda Güney Kıbrıslı “uzlaşmacı(!) Rum dostlarımız” boş durmuyorlar tabii…

Bize Aralıkta tarih verilmesi için bazı önşartları olduğunu hatırlatıverdiler:

“KIBRIS Rum Yönetimi, AB’nin Türkiye’nin tam üyeliği konusunda karar vereceği Aralık ayındaki zirvesinde Kıbrıs şartı koymaya hazırlanıyor. Rum hükümeti dün KKTC’ye yönelik ambargoların kaldırılması konusunda kendi önlemlerini açıklarken, Aralık ayında Türkiye’den 1974 Barış Harekatı sırasında kaybolan Rumların akıbetine açıklık getirmesini isteyeceklerini de bildirdi.”

Dostluk dediğin böyle olur, değil mi ama?!.

“Uzlaşmaz müzakereci Denktaş”ın kulakları çınlasın.

Bence, Denktaş’a uzlaşmaz diyenler özür dilemek için daha fazla beklememeliler artık...

***

Yine de “Batılı Türk dostlarım”ın dediklerini duyar gibiyim:

“Şeyyy! Schröder pek haksız sayılmaz… Halâ eksiklerimiz var. 'Kiliseler, azınlık vakıfları, dernekler, azınlıkların din adamı yüksek okulları için yeni yasal düzenlemeler, Milli Savunma Bakanı ve komutanlar hiyerarşisi' vs vs…”

İyi güzel de, saygıdeğer AB’li dostlarımıza Hırvatistan ve benzerlerini hatırlatmak ayıp mı olacak dersiniz?

İnsan haklarının yüzkarası olan, La Haye Adalet Divanı Kararları’nı bile uygulamayan, soykırım denemeleri yapmış bir ülkeye tanınan şansa bakın:

Bekletmeksizin müzakerelere başlama ve 2009 da üyelik garantisi.

Üstelik bu ülke Kopenhag Kriteleri’nden birini bile yerine getirmemiştir.

Ayırımcılığa karşı olduğunu söyleyenler için bundan daha büyük ayıp olabilir mi?

***

Ben, “AB Türkiye için bir haktır” dediğimde bana kızanlara; “o zaten AB’yi istemiyor bahane arıyor” diyenlere sesleniyorum:

Kıbrıs Sorunu'nunda olduğu gibi Batılıların samimiyeti konusunda çok iyi niyetlisiniz.

Maksat ne olursa olsun şimdi güçbirliği zamanı.

Bu nedenle muhalefeti, iktidarı, basını, Sivil Toplum Örgütleri ile birlikte haykırmalıyız…

Ey AB! Üye olarak aldığınız birçok ülkenin yerine getirmediği şartları biz yerine getirdik; şimdi isteme zamanı bizde!

Müzakere tarihini çoktan hak ettik.

Ayrıca ucu açık bir zamanda değil; biz de en geç 2009’da üye olmak istiyoruz.

Hırvatistan kadar saygınlığımız yok mu yani?..

Artık AB bizim hakkımızdır.