Merkez Eyyübiye ilçesinin Haleplibahçe Mahallesi'ndeki atölyesinde ustasından öğrendiği tekniklerle tespih üreten Sait Gelmiş (32), el sanatlarının devam etmesi için çaba harcıyor. Gelmiş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, rahmetli dedesinin de tespih sattığını ve onun teşvikiyle 10 yaşındayken yanında çalışmaya başladığı ustasından tespih yapımını öğrendiğini anlattı. Ustasının Osmanlı usulü el çarkıyla tespih yapım tekniğini kendi atölyesinde sürdürdüğünü anlatan Gelmiş, şöyle konuştu: Şu anda Şanlıurfa'da bu işi bu şekilde yapan yok "Bu sistem Osmanlı sistemiyle, yani el işi tespih sanatı. Osmanlı döneminde yapıldığı gibi yapıyorum. Bu sistemi ustamdan öğrendim ve sürdürüyorum. Şu anda Şanlıurfa'da bu işi bu şekilde yapan yok. Teknoloji kullanarak yapanlar saatte 6-7 tane yaparken benim saatte 1 tane, bazen taşına göre, bir günde, iki günde ve bir haftada bir tespih yaptığım oluyor. Bu zorluklara rağmen el çarkıyla tespit yapmaya devam ediyorum. Benim gibi el çarkıyla tespih yapabilecek ustalar var, ancak zor olmasından dolayı hepsi işi bıraktı. Ben bu işe sevdalıyım bu işin yok olmasını istemiyorum." Gelmiş, el çarkıyla yapılan tespihin, tornada yapılanlardan daha kullanışlı olduğunu ifade etti. Tespihlerin stres atmak için de kullanıldığına işaret eden Gelmiş, şöyle konuştu:Yetiştirecek çırak bulamıyorum "Yaptığım sanatın zor ve getirisinin çok olmamasından dolayı, yetiştirecek çırak bulamıyorum. Ben bu işten çok para kazanmıyorum ancak geçimimi sağlayabiliyorum. Benim derdim bu sanat, bu Osmanlı geleneği yok olmasın. Bazı koleksiyonerler bize gelip sipariş veriyor. Osmanlı sıkmalar, Yemen zarı, Alman kehribarı, damla kehribar ve kuka gibi farklı taşlardan tespihleri el işiyle yapıyorum. Almanya ve ABD'den de talepler oluyor Müşterilerin memnun kalması paradan da önemli. Bu beni çok mutlu ediyor. Şanlıurfa ve Türkiye'nin bazı kentlerinden siparişler aldığım gibi Almanya ve ABD'den de talepler oluyor. Yurt dışından talep edenler bana tanıdıklar vasıtasıyla ulaşıyorlar." Tespih ustası Gelmiş aynı zamanda dedesinden öğrendiği bir tür ezgili deyiş olan hoyrat geleneğini de sürdürüyor. Atölyede çalışırken hoyrat söyleyen Gelmiş'e ezgilerin tespih yaparken kendisine ilham kaynağı olduğunu kaydetti.