Ne yazık ki hep bazı şeyleri sanır dururuz. Biraz biz sanmak
isteriz, biraz da birileri bizim sanmamızı ister.
O işlerine gelir çünkü. Ya da sandığımız bizim işimize
gelendir.
Belki de o yüzden kaçırırız ya hayatı.
Elimizden akıp giden kum taneleri gibi…
Ama bilmeyiz kaçırdıklarımızı niye kaçırdığımızı…
Bunun bile farkında değilizdir.
Hep bir şeyler kalır sanırız sonra.
Oysa kalmaz…
O yüzdendir unutmalar. Unutulup, yitip gitmeler.
O yüzdendir zaman her şeyin ilacıdır diye kendimizi
avutmalar…
Yoksa gerçek olan tamamen gider mi hiç?
İllaki izi, tozu kalır yüreğinde…
Aklının en kuytu köşesinde onca unutulanların arkasında
gizli hayali bir sandıkta…
Ama zordur gerçek. Ağır gelir bazı yüreklere.
Hele yüreği korkak, yüreği pısırık olanlara…
Hele bir yerinden başkalarına muhtaçlara…
Oysa o bile sanmadır.
Muhtacız sanırız çünkü.
Muhtacız sandırılırız ya da…
İşin aslı tüm sanmalarımız, bize sandırılanları kabullenmemiz;
biraz da kendimizi bilmezliğimizdendir.
Kendimize inanmamamız, kendimize güvenmememizdir.
O yüzden sanmak işimize gelir çoğu zaman.
Bahanelerimizin dayanağı, en kolay kaçtığımız, en kolay
sığındığımız yüzümüzdür; sanmalarımız.
Kendimizi öyle kaptırmışız ki sanmalı yaşama, öyle sanarak yaşar
olmuşuz ki; gerçeği bile sahteleştirir olmuş
yüreğimiz.
Gerçeği bile yalan sanmışız yalanı gerçek
sanırken…
Hayatımız o yüzden yalan olmuş.
Ona, buna, şuna…
En kötüsü, en acısı da kendimize…
Diğer yazı ve şiirlerimi takip etmek isteyenler için Facebook
sayfam;
Eklemek isteyenler için Twitter adresim;