Sanıldığı kadar fakir değilmişiz
Abone olÖzal döneminin Maliye Bakanı Ekrem Pakdemirli'ye göre Türk halkı bile bile AB'ye fakir gösteriliyor. Pakdemirli, AB'ye girmeyi istemeyelerin bunu yaptığını söyledi.
Özal döneminin Maliye Bakanı Prof. Ekrem Pakdemirli, Türkiye'de
kişi başına milli gelirin 6 bin 34 dolar, satın alma gücü
paritesine göre ise 11 bin 880 dolar olduğunu söyledi. Türkiye'de
kişi başına düşen milli gelirin 3 bin 375 dolar değil, 6 bin 34
dolar olduğunu hesaplayan Prof.Dr. Ekrem Pakdemirli, "Türkiye'nin
AB üyeliğine karşı çıkanlar DİE'ye bakıp bizim fakir olduğumuzu
söyleyebiliyor" dedi. Pakdemirli, satın alma gücü paritesi ile
Türkiye'nin AB içinde 5'inci ülke olduğunu savundu. TÜRKİYE'de kişi
başına milli gelirin 6 bin 34 olarak hesaplayarak Devlet İstatistik
Enstitüsü'nün (DİE) 2 bin 375 dolar üzerinde olduğunu savunan Prof.
Dr. Ekrem Pakdemirli, DİE'nin pekçok aktiviteyi kapsamayan
hesaplamaların Türkiye'yi olduğundan fakir gösterdiğini söyledi.
"Bu durumda Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkanlar bizim çok fakir
bir ülke olduğumuzu, üyeliğimizin onlara büyük yükler getireceğini
söyleyebiliyor" diyen Pakdemirli, halbuki Türkiye'nin 11 bin 880
dolarlık satın alma gücü paritesi ile AB içinde 5'inci ülke
olduğuna dikkat çekti. ANAP hükümetlerinin 'Süper Müsteşar'ı ve
Maliye Bakanı olan Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli, "Türkiye milli gelir
hesaplarını güncelleştirmiyor. Böyle olunca da fakir ülke olarak
görünüyoruz. 1987 yılları rakamları ile Türkiye geleceğe uzanamaz’
derken, sorunun kaynağını ise hesaplamalarda ‘çağa ayak
uydurulmaması’ olarak gösterdi. Yaptığı hesapları Türkiye Tekstil
Sanayi İşverenleri Sendikası tarafından basılan kitapta toplayan
Ekrem Pakdemirli, Türkiye’de yapılan milli gelir hesaplamalarının
AB standartlarında olmadığında ısrarlı. ‘Yanlış yapılıyor. Türkiye
göz göre göre fakir ülke olarak tanıtılıyor. Rakamlar
güncellendikçe, AB standartlarında belirlemeye geçildikçe DİE'de
milli gelir de, fert başına gelir de bize yaklaşacak, hatta
geçecek’ diyen Pakdemirli’nin ‘AB formatında Türkiye Milli Gelir
Hesapları’ çalışması ile ilgili yaptığı değerlendirmeler şöyle:
NEDEN HESAPLADI Neden böyle bir çalışma yapmaya ihtiyaç duydunuz? -
AB normları, istatistiki verilerin toplanması, sınıflaması ve
değerlendirme ile ilgili normlar olup bunlara uyulmadığı takdirde,
ekonomik faaliyetlerin bir kısmını kapsamaz. 1987 yılında alınmış
olan imalat sanayi örnekleri bugünkü imalat sanayini temsil
edememekte. Yine AB'de azami 5 yıl süre içinde yenilenmesi gereken
bilgiler için biz de bu yola başvurulmuyor. Verilere uzun müddet
artış hızlarının uygulanması sonucu hata payı çok büyüyor.
Yaptığınız çalışmaya göre aradaki farklar nedir? - DİE 2002 GSMH
verileri ile mukayese edildiğinde tarım sektöründe yüzde 8.5 bir
artı fark, sanayi sektöründe yüzde 113 artı fark, serbest meslek ve
hizmetler sektöründe de yüzde 155 artı fark, konut sektöründe yüzde
270 artı fark bulundu. Bu farkların toplamında başına düşen milli
gelir 11 bin 500 dolar oluyor. Ülkenin satın alma gücü 2002 cari
değerleriyle 802.063 milyar dolar. Bu hesaplama yöntemi ile 2003
yılı için yapılan çalışma 2003 cari fiyatları ile GSMH 638
katrilyon lira, DİE yayını ise 357 katrilyon lira. 2002 yılı DİE
fert başına milli gelir rakamı 2 bin 605 dolar. Bizim hesabımız ise
4 bin 720 dolar. DİE 2003 yılı fert başına milli geliri 3 bin 375
dolar bulurken, bizim hesabımız 6 bin 34 dolar. DİE’nin 2002 yılı
ve 2003 yılı için cari fiyatlarla bulduğu 275 katrilyon ile 357
katrilyon lira GSMH’ler bu çalışmada, sırasıyla 496 ve 638
katrilyona yükseliyor. Hesabı doğru yaparsak Maastricht'i yakalarız
Milli gelirin farklı hesaplanmasının Türkiye'ye olumsuz bir
yansıması oluyor mu? - Öncelikle gerçeğe yakın bir rakam
üretmediğimizden karar alıcılar olumsuz yönde etkilenmekte. AB
karşıtı ülkeler bizim çok fakir bir ülke olduğumuzu, üyeliğimizin
onlara büyük yükler getireceğini söyleyebiliyor. Halbuki satın alma
gücü paritesi kullanıldığında fert başına milli gelirimiz 2003 yılı
için 11 bin 880 dolara ulaşmakta. Bu rakamla toplam ekonomik
büyüklüğümüz, topluluk içinde 5'inci sırada olmaktadır. Milli
gelirimiz yeni ve doğru değer bulunduğunda, ülkemizin dünyanın en
borçlu ülkeler sınıfından çıkıp Maastricht Kriterlerinin bir
kısmını sağladığı görülecektir. Şeffaf değil, yenilenemiyor Bu
kitapla vermek istediğiniz mesaj nedir? - Kitabın mesajı, milli
gelir hesaplama tarzının şeffaflaştırılarak, uzman kişilerin ve
kurumların kayıt dışı ekonomiyi doğru değerlendirerek daha gerçekçi
milli gelir hesabının yapılmasını sağlamak. Bugün DİE şeffaf
olmadığı için kendini yenileyememekte. Böylelikle toplumun üretim
ve tüketim kalıplarında oluşmuş olan büyük değişiklikleri hesaplara
yansıtamamakta. Bizim 2002 yılı için yaptığımız çalışma Eurostat’ın
koyduğu standartlara uygun. DİE tarafından yapılan milli gelir
hesaplarımız, 1987 serilerini kullandığından ortaya çıkan rakamlar
gerçek olanın gerisinde kaldı. Mal ve hizmetlerde toplumun tüketim
kalıpları hızlı gelişip değiştiği için mevcut donelerin yeniden
değerlendirilmesi gerekiyor. Gelişen şartlar altında DİE’nin çok
hızlı bir şekilde milli gelir hesaplarını 2000'li yıların
donelerine ve Eurostat standartlarına dayandırarak yapması gerekir
diye düşünüyoruz. DİE'nin hesapları neden düşük çıkıyor PROF.
Pakdemirli, DİE’nin milli gelir hesaplarının olması gerekenden daha
düşük çıkmasının nedenlerini şöyle sıraladı: Milli gelir hesapları
ile DİE’nin sektör istatistikleri arasındaki farklar. Sektör
istatistikleri ile GSIS (Genel Sanayi İşyeri Sayımı) sonuçları
arasındaki, işyeri sayıları yönünden büyük farklılıklar olması.
Sektör istatistiklerinde görülen alt sektörlerdeki (dörtlü faaliyet
kolları itibariyle) kapsam eksikliği ve bazı alt sektörlerin
dikkate alınmayışı. Sektör istatistiklerinde bazı alt sektörlerde
çok düşük gelirler ile karşılaşılması. Milli gelir
İstatistiklerinde alt sektörlerin üretim artış hızı, 1987 yılı baz
değerlerine uygulanarak bulunan değerlerin kullanılmasının ortaya
çıkardığı düşük katma değerler. (Sanayi ve konut sektörleri çok
düşük çıkıyor.) Tarım ve inşaat sektörleri katma değer hesabında
veri toplama, derleme, hesaplama tekniklerinin Avrupa Birliği
normlarından uzak oluşu. Yüzde 5 hata 18 yıl sonra yüzde 450 sapma
yaratıyor DİE'nin 1987 yılında yapmış olduğu imalat sanayi
anketlerine, her yıl belirli sanayi kuruluşlarından aldığı üretim
bilgilerinden o dönem içindeki üretim artış hızını tespit edip, bu
hızı imalat sanayi sektörünün tümüne uyguladığına dikkat çeken
Pakdemirli, üretim artış hızında yüzde 5'lik hata payı olduğunda 18
yıl sonra bulunan rakamın gerçekle ilgisi kalmadığını vurguladı.
Bulunan rakamın gerçek rakamdan yüzde 450 farklı olabildiğini
belirten Pakdemirli, DİE'nin sektörel katma değerleri yayın olarak
topluma sunduğunu ama milli gelir olarak yayınlanan
istatistiklerdeki katma değer rakamları ile arada uçurumlar
olduğunu anlattı. Pakdemirli bunu şu örnekle açıkladı: "2001 yılı
mali kuruluşlar istatistiklerinde sektörün katma değeri 14.5
katrilyon olarak verilmesine rağmen milli gelir istatistiklerinde
6.6 katrilyon olarak belirtiliyor. 2001 yılı değeri 14.5 katrilyon
bulunuyor ama milli gelir hesabı 1987’ye dayandığından, kullanılan
sektörel hızlar sonucu bulunan değerlerin, temsil kabiliyeti
olmadığından 6.6 katrilyon rakamı elde ediliyor. '2000 yılı imalat
sanayi 10 kişi ve daha fazla işçi çalıştıran işyerleri yayınında 11
bin 099 adet işletme var' diye bilgi verilirken, 2002 genel
sayımında 26 bin 413 adet işletmenin varlığı ortaya çıkıyor. İmalat
sanayinin katma değerinin yüzde 90’ı, bu büyük kuruluşlardan elde
ediliyor." HURRİYETİM