Sanırım başlıktaki sorunun absürtlüğünün hepiniz farkına
varmışsınızdır. Çünkü sanatçılar emir eri değildir ki birileri
isteğince konuşsun, birileri isteyince sussun.
Sanatçı, toplumun vicdanıdır ve gücünü toplumdan alır. Sözleri
ve hareketleriyle toplumun hislerine tercüman olur.
Gelin görün ki maalesef bizim memleketimizde durum tam bunun
tersine işliyor.
Sanatçılar sanki birilerinin emir eriymiş gibi bir
yerlerden işaret alınca konuşmaya başlıyor, bir yerlerden işaret
alınca da üç maymunu oynuyorlar: Görmüyorlar, duymuyorlar,
konuşmuyorlar.
Daha yakın zamanda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Ekrem İmamoğlu’nun “Sanatçılar da konuşacak”
işareti üzerine sanatçılar “her şey güzel olacak”
paylaşımları yapmaya başlamışlardı.
Aynı şekilde “Gezi” olayları, “Kaz
Dağları”, “Cumartesi Anneleri”,
“hayvan hakları”, “kadın hakları”
gibi birçok olayda ön planda olan sanatçılar ne hikmetse bugünlerde
Türkiye’nin gündemine oturan ve giderek büyüyen bir olay
karşısında adeta dut yemiş bülbüle döndüler.
Çocukları terör örgütü PKK tarafından dağa
kaçırılan anneler, Diyarbakır HDP binası önünde
bir eylem başlattılar. Kamuoyunda “Hacire Anne”
olarak bilinen Hacire Akar’ın bireysel olarak
başlattığı eylem yeni katılan annelerle birlikte giderek
büyüyor.
Söz konusu bir anne veya anneler olunca olaya duyarsız kalmak
mümkün değil.
Sevginin en saf ve en şiddetli hali
annelerdedir.
Canına bile mâl olsa önceliği evladıdır.
Bu sevgi sınır tanımaz bir sevgidir.
Bir insanın hafızasından belki de hiç çıkmayacak tek yüzdür anne
yüzü…
Aşkın dünyada en yakın durduğu yer anne
kalbidir....
Bağrı yanık anaların isyanlarını duymamak imkânsız.
Gelin görün ki bizim dağa taşa, ota böceğe, olur olmaz
yere “aşırı duyarlı” sanatçılarımızdan ses seda yok.
Sanırım emir almaya o kadar alışmışlar ki bir yerlerden işaret
bekliyorlar.
O işaret gelmeyince de seslerini çıkaramıyorlar.
Olay o kadar acı ki tarifi imkânsız...
Toplumun vicdanı olması gereken insanlar maalesef
toplumun en temel taşı olan annelere karşı duyarsız.
Hem annelere karşı hem de teröre örgütüne karşı duyarsızlar.
Sahi sizi kaç tane PKK’ye terör örgütü diyen sanatçı
tanıyorsunuz?
Geçtiğimiz günlerde PKK’ya terör örgütü deme
cesaretini gösteren Haluk Levent, adeta bir linçe
maruz kaldı. Oysa devlete “katil” diyen insanlar aynı sanatçılar
tarafından destek yağmuruna tutuluyorlar.
Sanatçıların bu çifte standardı gazeteci Cüneyt
Özdemir’i isyan noktasına getirdi.
Özdemir yaptığı açıklamada “Diyarbakır’da
HDP’nin önünde anneler babalar ‘evlatlarımızı verin’ diye nöbet
bekliyorlar. Bakıyorum bizim entel-dantel solcu çevrelerden hiçbir
şey yok. Görmezden geliyorlar. Neden kardeşim! Niye görmezden
geliyorsun?” dedi. Özdemir devamında, “Öbürünü görüyorsun. PKK’ya
bir şey olduğu zaman görüyorsun. HDP’yi görüyorsun. Neden HDP’ye
karşı eylem yapıldığı zaman görmezden geliyorsun? Aynı şey, en son
orman yangınlarında… Adı ekolojik örgüt, orman yakıyor! Kimse de
ses çıkarmıyor. Görmezden geliyorlar. Böyle bir rezalet olabilir mi
ya!” diyerek isyanını dile getirdi.
Eğer sanatçılar bu çifte standartlarını devam
ettirirlerse “toplumu birleştirici” vasıflarını
kaybedecekler.
Tam tersine “toplumu ayrıştırıcı” bir pozisyona doğru
hızla savrulacaklar.
Bir yerlerden emir alan değil, vicdanının sesini
dinleyen ve özgürce fikirlerini söyleyebilen sanatçıları bir an
önce görmek istiyoruz...
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser