Şamil Tayyar'dan bomba komplo teorisi
Abone olŞamil Tayyar öyle bir komplo teorisi ortaya atıyor ki, ülkenin batısı doğru çıkmasını istemez ama doğusu memnun olur.
Star Gazetesi yazarı Şamil Tayyar bugünkü köşesinde çok
tartışılacak bir iddiaya yer veriyor: "CHP toparlandı. PKK'nın son
saldırıları da MHP'yi şişirecek. Çünkü olası bir CHP-MHP
koalisyonunda Kürtler özerkliğini ilan etmeyi planlıyor. Kandil'in
planı bu!"
Tayyar'ın ikinci iddiasıysa Demirel'in Kasım ayında yapılması muhtemel kongrede DP’nin başına Ergenekon sanığı Mehmet Haberal’ı getirme niyetinde olması... Böylece CHP-MHP koalisyonuna bir de DP'yi ekleme gayreti var...
Şamil Tayyar'ın iddialı yazısı şöyle:
"İmralı sakini Abdullah Öcalan’ın CHP kurultayından hemen sonra
yaptığı açıklamayı hatırlayalım: “(Erdoğan’ın) Ayaklarının
altındaki toprak kayıyor. İşte görüyorsunuz Kılıçdaroğlu
geliyor.”
CHP’nin Kılıçdaroğlu’yla birlikte yelkenlerini şişirdiği gerçeği
göz ardı edilemez. Ancak, tek başına iktidar çoğunluğunu yakalaması
pek ihtimal dahilinde gözükmüyor. Koalisyon partneri olarak
düşünülen MHP’nin Kılıçdaroğlu rüzgarından olumsuz etkilenmesi ise
projenin iç çelişkisi olarak karşımıza çıkıyor.
Kutuplaşma siyasetinin, ara partileri yıkıma sürüklediğini geçmiş
tecrübelerimizden biliyoruz. Süreç böyle devam ederse,
CHP’deki sol toparlanmaya alternatif olarak sağdaki
kitlesel kaymanın AK Parti’ye yöneleceğini söylemek
mümkündür.
Buradaki kritik soru şu: MHP, bu girdaptan nasıl
kurtulacak? Aksi halde, projenin hayata geçirilmesi
imkansızdır.
PKK’nın birden tırmandırılan kanlı eylemleri, MHP’nin
yelkenlerini şişirirse, koalisyon ihtimali artabilir. Bu
yorumun hemen ardından şu soru gelebilir: Eylemler MHP’ye
yarayacaksa PKK’nın bundan muradı ne olabilir?
Sadece İmralı’da değil Kandil’de de CHP-MHP koalisyonu
üzerinde ciddi olarak kafa yorulduğu aşikar. Kürt Aydını
Orhan Miroğlu’nun 4 Mayıs 2010 günü Taraf Gazetesi’nde yayınlanan
şu ifadeleri çok önemli: “Olası bir CHP-MHP koalisyonunda
Kürtlerin federasyon elde edebileceğine ilişkin garip iddiaları
var.”
Hesap şu: CHP-MHP koalisyonunda iç çatışma ortamı doğar, muhtemelen
OHAL veya sıkıyönetim ilan edilir, BM güçleri Irak’ta
olduğu gibi Doğu’ya bir hat çeker, bölünmenin ilk ciddi adımı
atılır.
ABD ve İsrail’le bozulan ilişkilerin suistimal sularında yüzen
PKK’nın bu hesabına karşılık, süreci yöneten asıl aktörlerin kağıt
üzerinde daha geniş tabana dayalı ancak fiilen bağışıklık
sistemi daha zayıf AK Parti-CHP koalisyonuna göz kırpacaklarını
tahmin ediyorum.
Ya da Sarıkız darbe senaryosunun çizildiği 2003-2004 yılında olduğu
gibi kavga nedenleri ortadan kalktığında planlar revize
edilebilir.
Cari olan plan üzerinden devam edecek olursak, AK Parti,
CHP, MHP ve BDP’li meclis aritmetiği öngörülüyor.
Bu arada bulanık suda avlanmak isteyen kimi çevreler, senaryodan
rol kapmak için seferber olabilir, denkleme DP’yi dahil etme
gayretine girebilir. Hüsamettin Cindoruk’un bugün için
önerdiği ve ara rejimi çağrıştıran “Cephe Hükümeti” modeli, aslında
seçim sonrasına dönük bir modeldir.
CHP-MHP-DP hükümeti...
Özellikle Süleyman Demirel’in Kasım ayında yapılması
muhtemel kongrede DP’nin başına Ergenekon sanığı Mehmet Haberal’ı
getirme niyetinde olduğu konuşuluyor. Başkent kulislerinde
dillendirilen bu senaryo ne ölçüde tutar bilemem, ancak Haberal’ın
kongreden önce serbest bırakılması girişimlerinin yoğunlaşacağını
düşünenler çoğunlukta.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin Haberal’ı serbest bırakmadıkları için
9 yargıca verdiği tazminat cezasının hukuki boyutu bir yana,
muhtemel siyasal yansımaları da hesaba katılmalıdır.
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliği paketine ilişkin
vereceği kararın siyasi şiddeti, süreci derinden etkileyecek
boyutta olacaktır.
Başbakan Erdoğan’ın cumartesi günü G-20 zirvesi için gideceği
Kanada’da ABD Başkanı Obama ile yapacağı muhtemel görüşmenin
sonuçları da dikkatle izlenmelidir.