Kültürümüzün, gelenek ve göreneklerimizin temelinde Şamanizm ve Tengrizm kökenli davranışların yeri inkar edilemezler. Farkında bile olmadan yaptığımız hareketler bu kültürün etkisi. İşte gündelik hayatta hala güncelliğini koruyan fakat Şamanizm ve Tengricilik kökenli kültürümüze geçmiş gelenekler. Halk arasında "nazar değmesi" çok inanılan durumdur bunun önüne geçmek için nazar boncukları vb. gibi boncuklar kullanılmaktadır.Bu gelenek de Şamanizm kökenlidir. Çaput bağlama hurafesi, Kuzey ve Orta Asya uluslaranın eski dinleri olan ŞAMANİZM'e mahsus önemli unsurlardan biridir. Şamanist Türklerin inanışlarına göre her dağın, her kutlu pınarın, göl ve ırmakların, kutlu ağaç ve kayaların "İZİ" sahipleri vardır. Çağdaş Altaylı Şamanistlerin inandıkları "İZİ"ler, Göktürklerin bıraktıkları yazıtlarda toptan "YER-SU" ile ifade edilmiştir. Göktürkler bu "YER-SU" denilen ruhları, Türk yurdunun koruyucusu sayarlardı. Onların inanışlarına göre bu "İZİ'ler kişiden kurban isterler. Kurban sunmayanlara zararları dokunur. Ancak bu ruhlar çok kanatkârdır. Bunları, bir paçavra parçası, bir tutam at kılı hatta kurban niyetiyle atılan bir taş parçası ile tatmin etmek mümkündür. Kültürümüzün, gelenek ve göreneklerimizin temelinde Şamanizm ve Tengrizm kökenli davranışların yeri inkar edilemezler. Farkında bile olmadan yaptığımız hareketler bu kültürün etkisi. İşte gündelik hayatta hala güncelliğini koruyan fakat Şamanizm ve Tengricilik kökenli kültürümüze geçmiş gelenekler. Yolculuğa çıkan kişinin tez gidip gelmesi için arkasından su dökülür.Bu gelenek de Şamanizm inancından gelmektedir. Eski Türkler göçebe oldukları için, daha önce girmedikleri ormanlara girerken, ormandaki kötü ruhları kovmak için ağaçlara vurup bağırarak gürültü çıkarırlarmış. Bu davranış aynı zamanda doğa ruhlarına kötü olayları haber verip, onlardan korunma dilemek amaçlıdır. Tahtaya vurma adeti, sadece Türk kültüründe değil bir çok Avrupa kültüründe de vardır. Köpek uluması halk arasında uğursuzluk diye yorumlanır bunun sebebide Şamanizm'den kalma inançtır. Eski Türk inanışına göre ruh fizikî bedeni 40 gün sonra terk etmektedir.Bu yüzden günümüzde de bazı cenaze evlerinde yas tutmak için 40 gün televizyon izlenmez ve müzik dinlenmez.Türk destanlarında kırk sayısı çok yer alır. Bu inançta Şamanizm'in etkisidir. Yeni ayın yeni başlangıçlara vesile olacağı inanılır bu nedenle Anadolu'da yeni ay görüldüğünde gökyüzüne, aya ve toprağa bakarak dilek tutulmaktadır.Bu inanç da Göktanrı inancından gelmektedir. Şaman'ın üzerine giydiği giysiye yılan, akrep gibi yabanî ve zararlı hayvan şekilleri çizilerek onların kaçırılacağına inanılırdı. Bugün Anadolu’da Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim gibi örgüler Şaman giysilerinin izleri taşımaktadır. Gelinlerin beline sarılan kurdelenin renginin , nişanda yüzüklere bağlanan kurdelenin renginin ve yeni doğum yapan annelerin başına bağlanan kırmızı kurdelenin kırmızı olması Şamanizm'den adetlerimize geçmiştir. Kurşun dökme: İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkisini ortadan kaldırmak amacıyla uygulanan inanç Şamanizm'den Türklere geçmiştir. Türklerin mezar taşları, gök direkleri, obalar, bengü taşlar, kutlu ağaçlar ve bunların etrafında gerçekleştirdikleri ritüeller, arkaik inançlarının izlerini taşımaktadır. Mezarlıklarda dilek dilemenin temelinde Şamnizm inancı yatmaktadır. Çünki, Tanrı ile iletişimi sağlayan, Tanrının Kapısına kadar uzanan yapılardır. Bu inançlar doğrultusunda insanlar kimi istekleri için mezarlara yönelik, ata ruhlarından yardım istemişlerdir. Dilek tutmak da Şamanizm kökenli bir davranış şeklidir. Tabiat ruhlarının dileklerin gerçekleşmesine aracılık ettiğine inanılır. Mezarların ayak ucunda bulunan küçük suluklar; ruhların susadıkları zaman kalkıp oradan su içmeleri inancına dayanır. Ayrıca kuşların, böceklerin o suluklardan su içmesinin, ölmüş kişinin ruhuna fayda edeceğine inanılır. Not: Şaman kültüründe, ayinlerde kullanılan yardımcı ruhlar, kuş biçiminde tasvir edilmişlerdir. Kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar Şamanlara, gökyüzüne yapacakları yolculukta yardımcı olmaktadır. Kapıdan çıkarken sağ ayağın önde olması da Şaman kültüründen kalma bir ritüeldir. Sol ayakla geçmenin kişiye uğursuzluk getireceğine inanılır. Orta Asya Toplulukları (Eski Türkler) doğada bazı gizli kuvvetlerin varlığına inanmışlardır. Tabiat güçlerine itikad, hemen hemen bütün halk dinlerinde mevcuttur. Fiziki çevrede bulunan dağ, deniz, ırmak, ateş, fırtına, gök gürültüsü, ay, güneş, yıldızlar gibi tabiat şekillerine ve olaylarına karşı hayret ve korkuyla karışık bir saygı hissi eskiden beri olmuştur. Çocuklarımıza verdiğimiz isimlerin birçoğu da bu derin bağlardan kaynaklanmaktadır.