Bismillahirrahmanirrahim
Allah’a emanet yaşayıp gidiyoruz.
Nüfus artış oranımız yavaşlıkta dünyanın sayılı ülkeleri arasında
girmiş.
Hiç beğenmediğimiz ecnebiler bile bizden daha hızlı çoğalıyor.
Ben de diyorum millet neden mutsuz.
Herkes bir gergin.
Neyse bu bahse döneceğim.
Bizim velet tutturdu "Güreşelim." diye. “Olur.” dedik.
Güreşi kazandık ama dört yaşındaki bebenin kolunu
çıkardık. “Çıt” diye ses geldi.
-Lan aman Allah aşkına iyi misin, diye ayaklandık ama bebe
kolunu ne kaldırabiliyor ne indirebiliyor. Basıyor
yaygarayı
-Baba yaptı baba yaptı.
Oğlanın kolu çıktı ona mı yanayım. Hanımdan yiyeceğim dayağa mı
yanayım. Elim ayağım boşaldı. Ankara’ya yeni taşınmışız. Yol
bilmeyiz iz bilmeyiz. Birkaç dostu aradık. İnternetten en yakın
hastaneyi bul en acele oraya yetiş dediler.
Bağıra çağıra indik aşağıya.
Bir taraftan kolu çıkmış adamın yaygarası diğer taraftan
hanımdan gelen kızma sesleri. “Anahtar hangi cepteydi,
arabanın kapısı neredeydi!” derken yoldan geçen temiz yüzlü
genç bir çocuk “Ağabey yardım lazım mı?” dedi.
-Yardım lazım olmasına lazım da sen nasıl yardım edeceksin ey
mübarek. “Hemen şurada iki sokak ileride çıkıkçı Haşim Efendi
var, oraya gidelim.” teklifinde bulundu.
O panik anında bana evlenme teklifi etse bile kabul ederdim,
diye düşünüyorum.
-Gidelim, dedim.
Müşkülat yok …
Çıkıkçı Haşim Türkçe bilmiyor. Gecekondu evin içinde Koreli
bir kadın, çekik gözlü dört yaşında yaygaracı bir bebe, Arapça
bilmeyen Türk, Türkçe bilmeyen bir Arap ve bize yardım eden
Suriyeli Türkmen genç doluştuk. Evde dört yaşlarında altı tane
daha kızlı oğlanlı çocuk oradan oraya koşuyor.
Çıkıkçı Haşim çocukları eliyle süpürdü. Bildiğiniz süpürüp
bir köşeye topladı. Getirin bakalım hastayı dendi, o sırada
ben de evi kolaçan ediyor, kendi kendime “Nereye düştük biz böyle.”
diyorum.
Ben oraya buraya aval aval bakarken Çıkıkçı Haşim “Müşkülat
yok!” dedi geçti oturdu köşesine. Sonradan bana anlatılana
göre bizim çıkıkçı çocukla tanışmak için tokalaşırken el çabukluğu
ile çıkığı yerine oturtmuş.
Oğlum kaldır bakalım kolunu, indir, şöyle yap…
Bizim velet kendine söylenen her hareketi rahatlıkla yaptığı
gibi diğer bebelerle kaynaşıp oradan oraya koşmaya başlamaz mı?
“Allah’a şükür.” dedik.
Müşkülat yok Haşim’le vedalaştık. Türkmen çocuğu gitmekte
olduğu düğüne bıraktık, döndük geldik eve.
Bu iş nasıl biter?
Son gelen haberler Esad’ın memleketini terk ettiği
yönünde. Şam düşmüş.
Bizim mahallede yaşayan Suriyeliler sevinç gösterileri yapıp
slogan attılar oradan biliyorum.
İhtimal bir kısmı şimdiden gitmek için hazırlık
yapıyordur. Gurbette yaşamak zor iştir. 18 yıl yaşadım oradan
bilirim. Bizim memlekette doğanları bilemem ama diğerlerini
bağlasan durmazlar.
Son Söz: "Toplum bozulduğu zaman sünnete sarılan
kimse, elinde ateş tutan insan gibidir." (Müsned, 2/39,
55)