Salgın devam ediyor.
Hem de ilk dönemlerdeki gibi yayılarak, etkileyerek ve can
alarak…
İnsanların sıkıcı tedbirler ve uzun ekonomik durgunluk
döneminden sonra buldukları kısmi özgürlük ikliminde sanki salgın
yokmuş gibi davranmalarını anlamak mümkün ama anlamlı ve doğru
olarak nitelemek mümkün değil.
Bireysel sağlık ancak toplumsal dikkat ile mümkün. Hepimizin
diğerimizin sağlığına yönelik hassasiyetlerini en üst seviyede
tutması özünde kendimiz için yarar sağlıyor.
Maske takarak, mesafeyi koruyarak, temizliğe dikkat ederek
yaşamak hem toplum için zaruri, hem de kendi sağlığımız
açısından.
Yasaklar, kısıtlamalar ekonomik, sosyal, kültürel bakımdan
olduğu kadar ruh sağlığı bakımından da çok olumsuz etkilere yol
açıyor.
Uzun vadede covid-19’dan kurtardığımız insanları bu dönemde
içine düşecekleri başkaca sorunlardan kurtarmak çok daha zor
olacak.
Bu bakımdan yasaksız ve kısıtlamasız bir süreç yönetimi ve
insanların kurallara uyduğu ortamla ancak daha az hasarla salgından
kurtulabiliriz.
Umut verici haberler geliyor.
Aşı çalışmaları, tedavi yöntemlerinde başarılar salgının önünün
alınacağına dair beklentileri kuvvetlendiriyor.
Fakat dikkat edilirse bunlardan hiçbirisi bu günden yarına
mümkün görünmüyor.
Hep gelecekte, belirsiz bir zaman dilimini içeriyor.
Yarın da olabilir, üç ay sonra da, bir yıl sonra da…
Yaz mevsimi dolayısıyla salgının etkisinde kısmi bir azalma var
ama dünyanın soğuk bölgelerinde yine çok tehlikeli boyutlarda.
Ülkemizde erişilen bilgi birikimi ve tedavi deneyimleri ile
tespit edilen hastadan daha fazla iyileşen hasta sayısına
ulaştık.
Sağlık tesislerimiz de yeterli.
Ancak herkesin kabul ettiği bir gerçek var ki, işin
sürdürülebilirliği çok da pahalı.
Ülkemize böylesine ek bir maliyetin sonuçta hepimize yansıyacağı
açık.
Maliyetleri düşürmek için, sonrasında karşılaşacağımız
astronomik faturalar için önce bireysel sağlığımıza, akabinde
toplumsal sorumluluklarımıza dikkat etmemiz şart.
Sevinci ve üzüntüleri paylaşmayı severiz.
İnsanız bu gerekli de.
Ama normal bir zaman diliminde değiliz.
Asker uğurlamaları, düğün ve nişan merasimleri, cenaze törenleri
yani geleneklerimizde var olan, özünde son derece insani ve bize
yakışan sosyal ve toplumsal faaliyetler şu anda salgının
yayılmasında en önemli faktörlere dönüştü.
Uzmanlar ve yetkililer uyarıyor.
Ciddiye alalım.
Bir süre bu tür etkinliklerde daha dikkatli olalım.
Önerilen tutum ve davranışları benimseyelim.
Hastalarını tedavi etmek için hayatlarını ortaya koyan, şimdi
aramızda olmayan şehit sağlık çalışanlarını, doktor, hemşire,
hastabakıcıları düşünelim ve daha insaflı, vicdanlı olalım.
Bize bu yakışır.
Emekler boşa gitmesin.