Saksı…

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Köşe başındaki çiçekçiden aldığım ve ileride göz alıcı beyaz bir laleye dönüşecek olan soğanı, uygun toprakla birlikte kara bir saksıya yerleştirdim.

 

Tarif edildiği gibi, gerektiği zamanlarda, kuru havalarda, suladım…

 

Kıpırtı yok…

 

Soğan toprağa gömülü halinden mutlu, kafasını aydınlığa çıkarmaya niyetli değil sandım…

 

Günlerce, gittim-geldim saksıya baktım…

 

Bir derdi var soğanın, uzatamıyor başını dışarıya…

 

Soğandan beyaz bir lale yaratmaya çalışan ben, üzgün üzgün saksıyla konuştum saatlerce…

 

“Haydi saksı kardeş, sana emanet ettiğim o minicik, her şeyden habersiz soğanı aydınlığa kavuştur diye…

 

Günler geçti…

 

Kapkara saksıdaki, beyaz lalenin tabiatına tamamen uygun toprağı suladım usanmadan…

 

Beyaz laleye olan inancımla, toprağına duyduğunu düşündüğüm sevgiyle…

 

Günler birbirini kovaladı…

 

Bıkmadım, yılmadım…

 

Konuştum, saksıyı okşayıp ağladım…

 

“Haydi” dedim başında umutla beklerken, yapabilirsin…

 

“O güzel beyaz lale için gerekli bütün ortamı hazırladım, sana emanet ettim onu…”

 

Kıpırtı yok soğanda ve zaten saksıda

 

Saksı beni dinlemiyor veya anlamıyor olabilir miydi acaba?

 

Sonra vazgeçtim saksıyla konuşmaktan, o kadar karaydı ki içi de dışı da, anlamaz beni diye soğana yönelttim bütün enerjimi…

 

Biliyordum çünkü bembeyaz bir umut olduğunu…

 

Başını kumdan çıkarabileceğini, aydınlığa bakabileceğini, herkesin hayranlıkla bakacağı ve kimsenin onu koparmaya gücünün yetmeyeceğini anlattım ona…

 

Toprağına sımsıkı bağlı kalması gerektiğini söyledim, saksıya rağmen…

 

“İyi geceler” diledim beyaz bir laleye dönüşecek olan soğana, yattım sonra…

 

Sabah uyandığımda minicik bir yeşil vardı kapkara saksının içinde…

 

Bana gülümsüyordu o yeşil, “günaydın, lale olmaya hazırım” diye…

 

Yüzümde haklı çıkmanın mutluluğuyla dedim ki kendi kendime:

 

“Lale olmaya hazır bir soğanla konuşmalıydın en başından”…

 

Tabii ya…

 

Saksı nereden bilsin senin yüreğin nasıl bir bekleyişte…

 

Altı üstü saksı işte!