Sakın yemeyin! Hayır için bedavaya dağıtılıyor: Farkında olmadan zehirle dolduruyorsunuz
Abone olOkyanus bilimci Dr. Derya Akkaynak, kanser hastaları için şifalı diye satılan köpek balığı etinin yoğun cıva içerdiğini belirterek, insan sağlığı için tehlikeli olduğu uyarısında bulundu.
Florida Atlantik Üniversitesi Harbor Branch Oşinografi
Enstitüsü'nden uçak mühendisi ve okyanus bilimci Dr. Derya
Akkaynak, köpek balığı etinin ağır metal içerdiğini belirterek,
yenmemesi gerektiği çağrısında bulundu. Bu konuda Türkiye'de henüz
bir çalışma olmadığını aktaran Dr. Akkaynak, bilimsel araştırmalara
göre, içerdiği cıva miktarı insan sağlığı için tehlikeli olan köpek
balıklarının denizde bırakılması gerektiğini söyledi.
Sosyal medyada Türkiye denizlerindeki köpek balıklarının
avlanmaması, korunması için farkındalık oluşturmaya çalıştığını
belirten Dr. Derya Akkaynak, Türkiye'de köpek balığı avcılığının
ticari amaçlı yapılmadığını, fakat ağlara takılarak ölen veya
balıkçının 'kahramanlık göstergesi' yapıp, hedef alarak öldürdüğü
köpek balıkları olduğuna dikkat çekti. Pek çok türün Türkiye'de
avının yasak olduğunu belirten Dr. Akkaynak, avı yasak olmayan
türlerin etinin ise 'şifalı' diye satıldığını, hatta bazen 'hayır'
diye bedava dağıtıldığını duyduğunu kaydetti.
"Kansere yakalanmıyor diye bir şey yok"
'Köpek balığı kansere yakalanmayan tek hayvandır' hurafesinin doğru
olmadığına işaret eden Dr. Akkaynak, “Doğru olmadığı bilim
insanlarınca pek çok defa kanıtlandı. Köpek balıkları yavaş
büyüyen, uzun yaşayan hayvanlar. Dolayısıyla kanserleri de yavaş
ilerliyor, olay bu. Köpek balıkları kansere yakalanmıyor diye bir
durum yok. Yakalanmıyor diyelim, onun etini yemenin sizin
kanserinize bir faydası yok. Kaldı ki köpek balığının eti yoğun
cıva içeriyor. Cıvanın hepsi zehirli değil ama köpekbalığı etindeki
cıvanın yüzde 50-90 arası metil cıva, çok zararlı" dedi.
"Etinin şifalı olduğu bir hurafe"
Köpek balığı etinin özellikle çocuklar, hamileler ve kanser gibi
bir sebepten bağışıklığı düşük insanlarda kalıcı olabilecek felç,
duyma, görme, konuşma bozukluğu, koordinasyon kaybına yol açtığını
belirten Dr. Akkaynak, “Üstelik de metil cıvanın, farelerde yapılan
deneylerde, bazı tümörlerin yayılmasını hızlandırdığı görülmüş. Bir
hurafeye inanan balıkçı 'şifalı' diye kanser hastalarına köpek
balığı etini bedava veriyor. Siz kanser hastasısınız ve şifalı,
bedava diye, düşünmeden, sorgulamadan, araştırmadan, bir uzmana
danışmadan bu etten bolca yiyorsunuz. Farkında olmadan vücudunuzu
ağır metalle, zehirle dolduruyorsunuz, üstüne yediğiniz şeyin
tümörlerinizi azdırma ihtimali var" diye konuştu.
"Başka balık yerine satılabiliyor"
Bazen de balıkçının 'x' balığı yerine yasal veya yasal olmayan
yoldan tutulmuş köpek balığı etini sattığını dile getiren Dr.
Akkaynak, “Böyle bir durumda tüketici, hangi balığın eti neye
benzer az çok bilse bile, ne aldığını bilmesi mümkün değil. Alırken
DNA testi yapacak hali yok. Hem halkın sağlığı için hem de
denizlerimizin sağlığı için köpek balıkları avlanmamalı, köpek
balığı eti satılmamalı, yenmemeli" diye uyardı.
Dünyada nesli tehlike altında
Sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde neslinin tehlike
altında olduğunu söyleyen Dr. Akkaynak, köpek balıklarının da
göçmen kuşlar gibi olduğunu belirterek, “Bu hayvanlar için siyasi
bir sınır yok. Kısa sürelerde çok uzun mesafe seyahat
edebiliyorlar. O yüzden biz Türkiye'de bir köpek balığını
öldürdüğümüz zaman, deniz ekosistemine küresel ölçekte zarar vermiş
oluyoruz. Veya Libya'da açlık sınırında yaşayan balıkçılar,
onlarcasını öldürdükleri zaman bizim denizlerimizin dengesine de
zarar vermiş oluyor" dedi.
En büyük sebep yüzgeç hurafesi
Dünya genelinde türlerinin tehlike altında olmasının ana
sebeplerden birisinin de yine başka bir hurafe olduğunu belirten
Dr. Akkaynak, bu durumu “Uzak Doğu Asya'da köpek balığı yüzgeci,
bir zenginlik sembolü olarak görülüyor ve yüzgeç çorbası içmenin
uzun bir hayat yaşatacağına inanılıyor. Bu yüzden köpek balıkları
yakalanıp, yüzgeçleri kesilip, denize ölmeye geri atılıyor. Bir
senede 70 milyon köpek balığı bu şekilde öldürülüyor. Bunlar zaten
yavaş büyüyen, üreyecek olgunluğa gelmesi için 10, hatta türüne
göre 20 yıl geçmesi gereken hayvanlar. Bu hızda avlanmaya
dayanmaları mümkün değil." diyerek açıkladı.
Yok eden diğer sebepler
Köpek balığı türlerinin tehlike altında olmasının tek sebebinin
yenmek amaçlı tutulmaları olmadığını da kaydeden Dr. Derya
Akkaynak, “Aşırı avlanma, yani dünya genelinde balık stoklarının
çöküşe geçecek şekilde orantısız avlanması, köpek balıklarının
besin bulmasını da olumsuz etkiliyor. Dünya genelinde denizdeki
kirlilik ve küresel ısınmaya bağlı habitat kaybı, köpek
balıklarının üreme alanları olan kıyı ekosistemlerinin,
mangrovların balık çiftliği, turistik tesis yapılmak için yok
edilmesi vs hepsinin etkisi birleşiyor ve bu hayvanların sayısında
geri dönülmez azalmaya sebep oluyor" ifadelerini kullandı.
"Ticareti yasaklanmaya çalışılıyor"
Bilimsel araştırmalarda Dr. Demian Chapman'ın tanınan ve önemli
işler yapan bir moleküler ekolog olduğunu kaydeden Dr. Akkaynak,
“Dünya genelinde çok büyük ve pek çok yerde yasa dışı olan köpek
balığı yüzgeci ticaretini araştırıyor. Bilimsel temelli
yaklaşımlarla en azından en çok risk altında olan türlerin
ticaretini yasaklatmaya, koruma altına aldırmaya çalışıyor. En çok
tanındığı çalışmalarından biri köpek balığı yüzgecinin şeklinden
türünün anlaşılabilmesi için geliştirdiği yöntem. Çünkü yüzgeç
ticaretinde köpek balığının yüzgeci kesilip, hayvanın geri kalanı
suya atılıyor. Sonra o milyonlarca yüzgeç güneşte kurutuluyor, tüm
Asya'ya çuvallarda alıcı bulacak pazarlara gönderiliyor" diye
konuştu.
"Etindeki metin cıva oranı yüzde 90'ı aşıyor"
Yüzgecin şeklinden türün bilinmesinin, hangi türlerin daha çok
avlandığına dair veriler oluşturacağını kaydeden Dr. Akkaynak, o
türler nerede ürüyor, nereden göç ediyor, nerede en çok
yakalanıyor, legal, illegal nerelerde satılıyor, bunların
araştırılmasına yardım edeceğini söyledi. Köpek balığı etinde
biriken cıva miktarı ve yüzde kaçının metil cıva olduğunun türe
göre değiştiğini de belirten Dr. Akkaynak, “Bazı türlerin etindeki
cıvanın yüzde 90'ından fazlası metil cıva. İnsan sağlığı açısından
o türlerin asla tüketilmemesi lazım. Yüzgeçten türü öngörebilirsek,
o türlerin avlanması, yenmesi, satılmasını engelleyebilecekler"
dedi.
Korumaya davet etti
Herkesi denize bakış açısını değiştirmeye davet eden Dr. Akkaynak,
“Deniz denince aklımıza ilk gelen şey manzara, mehtap ya da
'denizden babam çıksa yerim.' Oysaki denizin içinde mucizelerle,
bilinmeyenlerle dolu bir hayat var. Denizi sadece tüketilecek bir
kaynak olarak görmemeye, başka bir açıdan bakıp deniz üzerinde
düşünmeye, anlamaya, sevmeye, korumaya davet ediyorum herkesi. Ama
para söz konusu olmadıktan sonra da bu sevmenin, korumanın kimsede
karşılığı yok" diye konuştu.
"Türkiye'de ölçüm yok"
Dünyada birçok vakfın denizlerin korunması için uluslararası
araştırmacılara milyonlarca dolarlık fon sağladığını kaydeden Dr.
Akkaynak, “Türkiye, dünya çapında fark yaratacak projeler yürütmeye
niyetliyse ve yaptığı kaliteli yayınlarla bunu desteklerse aynı
fonlar Türkiye'ye de gelebilir. Ama bakış açımızı değiştirmemiz
gerekiyor. Küçük, yerel ölçekli adımlar atmak yerine o alandaki
dünya genelindeki sorunları çok iyi anlayıp, çok sağlam bilimsel
temele oturttuğumuz gerçekçi çözümler üretecek araştırmalar
yapmamız gerekiyor" dedi.
"1 dolar yerine 100 dolar kazanıyorlar"
Meksika'da balıkçıların, köpek balıklarının canlısının ölüsünden
çok daha fazla para ettiğini anladığından beri balıkçılığı bırakıp
turizme yöneldiğini anlatan Dr. Akkaynak, “Çünkü insanlar uzak
yerlerden gelip köpek balıklarıyla dalış yapmak istiyor. Bir köpek
balığını öldürüp etini 1 dolara satmak var, dalış turizmiyle o
köpek balığını görmek için gelen turistlerden, her dalışta kişi
başı 100 dolar kazanmak var. Balıkçılıktan senede 2 milyon dolar
kazanan bir küçük şehir, şu an ekoturizmden 9 milyon dolar
kazanıyor. Balıkçılar şimdi kaptanlık yapıyor, yaşam şartları
iyileşti, hepsi daha rahat ve mutlu. Bizim denizlerimizde sahip
olduğumuz zenginlikler Meksika'dan daha az veya daha az değerli
değil." şeklinde konuştu.
Türkiye'de 250, dört Akdeniz ülkesinde 10 bin ton
avlandı"
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı'ndan (TÜDAV) Doç. Dr. Arda Tonay,
Türkiye kıyılarındaki durumla ilgi bilgi verdi. Doç. Dr. Tonay,
“2019 resmi verilerine göre Türkiye 250 ton köpek balığı ve vatoz
avlarken, Akdeniz'de kıkırdaklı balık avcılığında başı çeken ilk 4
ülke olan Libya, Tunus, Italya ve Mısır'ın toplam av miktarı 10 bin
tonun üzerindedir. Akdeniz'de hedef dışı av miktarı ise
bilinmemektedir" dedi.
"Akıntı ağlarında 100 bin köpekbalığı ölüyor"
Doç. Dr. Tonay, Batı Akdeniz'de ise kullanımı yasak olan akıntı
ağlarında yılda yaklaşık 100 bin köpek balığının öldüğünün tahmin
edildiğini anlattı. TÜDAV olarak 2018 yılında Su Ürünleri
Tebliği'nde korunan türler listesindeki 5 köpekbalığına 12 türün
daha eklenmesini sağladıklarını belirten Tonay, “2020 yılının
Ağustos ayında ise 2020-2024 yılları arasında geçerli olacak yeni
tebliğde avlanmasının yasaklanmasını talep ettiğimiz 16 kıkırdaklı
balık türünden ne yazık ki sadece 3'ünün kabul edildiğini gördük.
Büyük beyaz köpek balığı gibi Akdeniz'de nesli kritik düzeyde
tehlike altındaki türlerin korunması yönünde görüş bildirmemize
rağmen, bu tür halen koruma altına alınmadı. Tebliğe ek
çıkartılarak, acilen büyük beyaz köpek balığı avcılığının
yasaklanmasını talep ediyoruz" diye konuştu.
"Çöküş niteliğinde azalmalar var"
Deniz biyoloğu ve köpek balığı uzmanı Hakan Kabasakal, ticari
kemikli balık türlerinin popülasyonunda yaşanan belirgin, hatta
çöküş niteliğindeki azalmalar sonucu, köpek balıkları ve yassı
kıkırdaklı balıkların günümüzde yasadışı hedef türler haline
geldiğini belirterek, balıkçılığın sürdürülebilmesi için yeni
fırsatlar olarak değerlendirildiğini kaydetti. Güncel çalışmalara
göre Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz olmak üzere Türk sularında
şu an için 38 köpek balığı türü yaşadığını söyleyen Kabasakal,
Resmi Gazete'de 2016 ve 2018 yıllarında yayımlanan denizlerimizde
avlanması yasaklanmış türler listelerine bakıldığında, avı
yasaklanmış 16 tür köpek balığı olduğunu kaydetti.