Said Nursi'nin kayıp mezarı bulundu
Abone ol1960 yılında öldükten sonra mezarı açılan ve cesedi bilinmeyen bir yere götürülen Said Nursi'nin mezarının İsparta'nın Sav kasabasında olduğu iddia edildi.
Hayatını Said Nursi üzerine araştırmalar yapmakla
geçiren Necmettin Şahiner, Bediüzzaman Said Nursi'nin 1960 yılında
Şanlıurfa'dan çıkarılan cesedinin Isparta'nın Sav kasabasında
olduğunu iddia etti.
Bediüzzaman Said Nursi bundan tam 55 yıl önce, 23 Mart 1960
tarihinde Urfa'da vefat etti. Son derece münzevi bir hayat
yaşamıştı. Vefatından sonra geriye 6000 sayfadan oluşan Risale-i
Nur Külliyatı ve birkaç küçük şahsi eşyası kaldı. 83 yıllık ömrünün
35 yılını sürgün ve hapislerde geçiren Said Nursi'nin çilesi
vefatından sonra da devam etti. 1960 darbesinden iki ay sonra bir
Temmuz sabahı Urfa'daki mezarı bir manga asker tarafından
parçalanarak cenazesi bir askeri uçakla bilinmeyen bir yere
götürüldü.
50 yıldır Bediüzzaman üzerine araştırmalar yapan, bu konuda 30'dan
fazla kitap yazan Necmettin Şahiner ile Sabah Gazetesi'nden İsa
Tatlıcan görüştü. Şahiner, 27 Mayıs darbecilerinin mezar hırsızlığı
konusunda ulaştığı tüm bilgi ve belgeleri "Belgelerle
Bediüzzaman'ın Kabir Olayı" isimli bir araştırma kitabında bir
araya getirdi.
50 YILDIR ARAŞTIRIYORUM 5 BİNDEN FAZLA İNSANLA
GÖRÜŞTÜM
- 50 yıldır Said Nursi'nin izinde araştırma yapıyorsunuz.
Bu macera nasıl başladı?
O dönemde gazeteler sürekli Bediüzzaman isimli bir şahıstan
bahsediyordu. 1958 yılında Bediüzzaman hayatta iken Tarihçe-i Hayat
isimli eserini satın aldım. Hayatımı baştan sona değiştirdi.
- Yolculuğunuzun ilk durağı neresiydi?
1969 yılında Bediüzzaman'ın doğduğu Nurs Köyü'ne gittik.
Bediüzzaman nereye gittiyse, nereye adım attıysa oraya adım atmaya
gayret ettim. Barla, Eskişehir Cezaevi, Kastamonu, Emirdağ,
Isparta, Van, Rusya her gittiği yere defalarca gittim. İnanılmaz
şahitliklerim var.
-Bugüne kadar kaç kişiyle görüştünüz?
Binden fazla Üstad'ı tanıyan insanla görüştüm. Sayısını inanın
bilmiyorum. Bunun yanında 5 yüzden fazla devlet adamı, bürokrat,
asker, sanatçı, siyasetçi, polis, gazeteci ve yazar ile
Bediüzzaman'ı konuştum.
'BENİ ANLAMADILAR SİYASİ DAVRANDIĞIMI DÜŞÜNDÜLER'
DEDİ
- Bediüzzaman'ın son günlerinden biraz bahseder
misiniz?
Emirdağ'da hükümet tabibi Dr. Tahir Barçın anlattı bana. Üstad
gidip Tahir ağabey ile Emirdağ'da vedalaşıyor. Oradan Isparta'ya
geliyor. 3-4 gün Isparta'da kalıyor. Orada çok rahatsızlanıyor.
"Arabayı hazırlayın Diyarbekir'e gideceğiz" diyor.
Sonra Urfa'ya gitmek istediğini söylüyor. Şoförü Hüsnü Bayram
ağabey "araba arızalı" diyerek onun yola çıkmasını
engellemek istiyor. "Madem öyle eşyalarımı satın eski bir
araba temin edin gideceğiz" diyor. Süratle araba
hazırlanıyor ve 30 saatlik zor bir yolculuktan sonra Urfa'ya
ulaşıyorlar.
-Urfa'da kimler karşılıyor?
Urfa'da Kastamonu'lu Abdullah Yeğin ağabey var. Bediüzzaman ona
yıllar önce "Urfa'ya git, ben de geleceğim" diyor.
Sözünü tutup Urfa'ya gidiyor. İpek Palas Oteli 27 numaralı odaya
yerleşiyor. O oda bugün hala korunuyor. İki gün sonra bu odada
vefat ediyor.
-Vefatında yanında kim var?
Zaten çok yorgun ve ateşler içinde. Ağabeyler başında nöbet
bekliyorlar. Nöbet sırası Bayram ağabeyde. Saat gece 3'te ruhunu
teslim ediyor.
-Son sözleri ne oluyor?
Hatıralarda kalan son sözlerini ölmeden iki gün önce arabada
söylüyor. Yolda "beni anlamadılar, beni siyaset yapıyor
zannettiler" diyor. Yolda bunu çok sık tekrarlıyor.
DARBECİLER KARDEŞİNE ZORLA KAĞIT İMZALATTILAR
- Nereye defnediliyor?
Hz. İbrahim dergahı'nda küçük bir mağara var. O mağaranın tam
karşısında iki tane küçük boş kubbe var. O kubbeyi yaptıran şahıs
"yakında buranın sahibi gelecek" diyor. Dediği
gibi mezarın sahibi geliyor ve Üstad oraya defnediliyor?
- Said Nursi'nin cenaze töreni nasıldı?
O gün Urfa'da mahşeri bir kalabalık vardı. Binlerce insan cenazeye
katılıyor. Urfa Valisi cenaze namazına katılıyor. Demokrat Partili
milletvekilleri de geliyor cenazeye. Ülkenin dört bir yanında Nur
talebeleri Urfa'ya akın ediyor. Bu büyük ilgi CHP zihniyetinin ve
darbecilerin gözünü korkutuyor.
- 27 Mayıs darbesinden sonra Bediüzzaman'ın mezarı
kırılarak başka bir yere nakledildi. O günlerden biraz bahseder
misiniz?
Ankara'da 27 Mayıs darbesinin kudretli generalleri ve albaylarında
1960 yılının temmuz ayında bir hareketlilik başladı. Niyetleri
Bediüzzaman'ın kabrini yerinden çıkarıp bilinmeyen bir yere
götürmekti. Yaptıkları hırsızlığa bir kılıf uydurmak için
Abdulmecit Ünlükul'a zorla bir kağıt imzalatıyorlar.
BİR ÖLÜNÜN MEZARINI GASPETMENİN DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK
- Bir insanın mezarını kırıp, cenazesini gasp edip başka yere
taşımak nasıl bir şey anlaşılır gibi değil
Bir cenazeyi mezardan kaçırmanın insanlık tarihinde örneği yok.
Nebbaş mezar soyguncusu demek. Bir ölünün mezardan alınması dünyada
örneği yok.
- Akrabaları müdahale etmiyor mu mezarın tahrip edilip
cenazenin çıkarılmasına?
Üstad'ın kardeşi Abdulmecid Ünlükul çekingen birisi. Vefatından 3
ay sonra kabir nakli için bir talepte bulunmasını istiyorlar. Ama
kendisinin böyle bir talebi yok. Konya Valisi tarafından zorla bir
evrak imzalatılıyor. Oradan kendisini Urfa'ya götürüyorlar. Urfa'da
o gün güvenlik önlemleri had safhaya ulaşıyor. Darbeciler şehirde
kuş uçurtmuyor. Mezarın gasp edilmesi için bütün şartları
hazırlıyorlar.
MEZARINI PARÇALAYANLAR AĞLAYARAK BANA SARILDI
- Mezarı kimler parçalıyor?
Götürdükleri askerler içinde Pehlivan Yusuf isimli bir er var. Kim
ne kadar çok çalışırsa, yorulursa ona 30 gün izin vereceğiz
diyorlar. Askerler kimin mezarını kazdıklarını bile
bilmiyorlar.
- Daha sonra tanıştınız mı o isimlerle?
Askerlerle tanıştım. Kimin mezarını gasp ettiklerinden bile
habersizlerdi. Üstad'ın mezarını taşıyan iki pilotla görüştük.
Birisinin adı Ahmet Kırlay. Evine gittim ağlayarak karşıladı beni.
Sarıldı "neden bu kadar geç geldin" diye sordu.
"Biz ne yaptığımızı bilmiyorduk" dedi.
TÜRKEŞ'E SORDUĞUMDA ÇOK ÖFKELENDİ
- 27 Mayıs darbesinden yer alan Alparslan Türkeş mezarın
parçalanması olayının neresinde?
Alparslan Türkeş'le görüştüm. Yazılı olarak cevap
vereceğini söyledi ama cevap vermedi. Bu soru ile muhatap
olunca nedense çok kızıyor. Bana da kızmıştı. Said Nursi'nin mezar
meselesi denilince alevleniyor, öfkeleniyor. 27 Mayıs'ta radyolarda
konuşan darbenin kudretli albaydı Alparslan Türkeş. Elbette bu
sorunun muhatabıdır. Ama asıl sorumlular kim derseniz. Birinci
sorumlu Orgeneral Cemal Gürsel ve ikinci sorumlu İçişleri Bakanı
Muharrem İhsan Kızıloğlu'dur. Ama Türkeş'in de işin içinde olduğunu
biliyoruz. İhtilalden sonra yaptığı bir konuşmada kendisine
Nurculuk sorulmuş ve "biz Said Nursi'nin mezarını
kaldırmakla o meseleyi hallettik" demiştir.
- Said Nursi'nin gasp edilen cenazesi nereye
götürülüyor?
Üstad'ın cenazesi Urfa'da bir askeri uçağa bindiriliyor. Önce tabut
uçağa sığmıyor. Yeni galvanizli tabut getiriliyor ve diğer tabut
yakılıyor. Uçak Afyon'da askeri bir havaalanına iniyor. Tabutu
erler alıyor ve askeri bir ambulansa koyuyor. Karşılama sırasında
Isparta Valisi de var. Bir de Hamdi Ömeroğlu isimli demokrasi
düşmanı bir darbeci var.
- Cenaze Isparta'ya nasıl götürülüyor?
Isparta Valisi'nin eşliğinde Afyon'dan Isparta mezarlığına
getiriliyor. Oraya defnediliyor. Abdülmecid ağabey devamlı
gözyaşları içinde defin işlemini bekliyor. Yıllar sonra Üstad'ı
Isparta'da gömen isim Ahmet Çam'ın evine gittim. Daha sonra
Abdulmecid abi'yi Isparta'dan alıp Konya'da evine teslim ediyorlar.
Konya'da eşi Rabia Ünlükulu sapasağlam aldım diye imzalatıyorlar.
Adeta bir kargo paketi gibi.
MEZARI BİR KAZI SONUCUNDA BULUNUYOR
- Peki mezar nasıl bulunuyor?
1967 yılında Minareci lakaplı Nur talebesi bir ağabeyin çocuğu
vefat ediyor. Çocuğuna mezar aranırken Allah'ın yardımıyla
Bediüzzaman'ın galvanizli tabutuna rastlıyorlar. Darbeciler tabutu
ters koymuşlar. Ayak yerine baş, baş yerine ayak konulmuş.
Saçlarından tanıyorlar Bediüzzaman'ı önce. Sonra vücut hatlarından
kesinleştiriyorlar.
- Cenaze bugünkü yerine nasıl taşınıyor?
Üstad'ın ilk talebelerinden Zübeyir Gündüzalp var. Lise ve
Üniversite yıllarında onunla bulunmak nasip oldu. Zübeyir ağabey'e
telefon ediyorlar. O günlerde sağlık sorunları varmış. Telefon
edenlere "ben çok hastayım, Bayram Yüksel ağabeye telefon
edin" diyor. Bayram ağabey cenazeyi daha düzenli bir yere
taşımak için Ankara'dan Isparta'ya geliyor.
- Kimler şahitlik ediyor Said Nursi'nin bugünkü mezar
yerine gömülmesine?
Bayram Yüksel, Tahiri Mutlu ve onlara yardım eden 5-6 tane
Isparta'lı Nur talebeleri mezarı taşıyorlar. Mezarı kazıyorlar
galvanizli tabutu çıkarıyorlar. Bir gece Ispartalı Avşarlar
ailesinin evinde kalıyor tabut.
ISPARTA SAV MEZARLIĞINDAKİ YERİ ÇOK AZ KİŞİ BİLİYOR
- Siz görüştünüz mü bir gece cenazeyi evinde tutan aile
ile?
Evet görüştüm. "Tabutu açıp baktınız mı" diye
sordum. Bakmışlar, kınalı saçlarından, boyundan, gözlerinden,
burnundan, alnından Üstad'ın cenazesi olduğuna kanaat getirdikten
sonra tabutu tekrar kapatmışlar .
- Peki şu an Bediüzzaman'ın kabri nerede?
Risale-i Nur Külliyatı'ndan çok geçen Isparta Sav Köyü var.
Bediüzzaman'ın cenazesi Sav mezarlığında bulunuyor. Bir mezar taşı
da yok. Ben gittim gördüm. O bölgedeki Nur talebeleri ve ağabeyler
yerini bilirler ama bu konu Nur talebeleri arasında hiç
konuşulmaz.
MEZARININ PARÇALANACAĞINI 1923 YILINDA YAZMIŞTI
- Said Nursi'nin mezarının yeri yıllarca sır gibi
saklandı. Talebeleri de bu konuyu hiç gündeme getirmedi. Bunun özel
bir nedeni var mı?
Üstadın vasiyeti olduğu için bunu yıllarca sır gibi sakladılar.
"Kendini Risale-i Nur'a adamış birkaç talebem dışında
mezarımın yerini kimse bilmesin" diyor. Başka bir yerde
"Hz. Ali'nin mezarı nasıl kesin olarak bilinmiyorsa ben de
mezarımın bilinmesini istemiyorum" diyor. Mezar adabının
bilinmediğinden yakınıyor. 1923'te yazdığı Lemaat isimli eserinde
yıkılmış mezarından bahseden bir şiire yer veriyor. Ağabeylerde
bunlara binaen mezar hadisesini hiç gündeme getirmiyorlar.
- Peki Said Nursi'yi çok seven biri olarak bu konuyu
sizin açıklamanız bir çelişki değil mi?
Bu soru bana çok sık soruluyor. Bediüzzaman'ın mezarının
parçalanarak gaspedilmesi çok sarsıcı bir hadise. Dünya görüşü ne
olursa olsun bu konu anlatıldığında insanların gözleri açılıyor.
CHP zihniyetini ve zulmünü anlatan bir olay. Ben o yüzden bu
konunun sürekli gündemde tutulması ve Üstad'ın adının geniş
kitlelere duyurulması gerektiğini düşünenlerdenim.