Said Nursi'nin 5 talebesinden deklarasyon
Abone olBediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden 5 isim ortak açıklama yaparak hükümete destek çıktılar.
Kamuoyunun yakından tanıdığı talebelerin yaptıkları ortak
açıklamada, Risale-i Nur Külliyatı'nın müellifi ve Risale-i
Nur hizmetinin müessisi Bediüzzaman Said Nursi'nin hizmetinde
bulunmuş ve bu Kur'an ve iman hizmetinin esaslarını bizzat ondan
ders alanlar olarak, bazı hususları kamuoyuna duyurmak
ihtiyacı hissettikleri belirtildi.
HİÇBİR ŞEYE ALET
OLMAYIN
Nur'un hizmet esasları içinde Bediüzzaman'ın en fazla üzerinde
durduğu ve büyük bir hassasiyetle riayet etmeyi kendilerine ve
bütün Nur talebelerine ders verdiği hususun, bu hizmetin sadece ve
sadece iman hizmetinden ibaret olduğuna dikkat çekildi. Pek
çok mektuplarda tekrar tekrar zikredilen bu hususun, bir Emirdağ
mektubunda da "Risale-i Nur hiçbir şeye alet olamadığını ve rıza-yı
ilahiyeden başka hiçbir maksada vesile olamadığını ve doğrudan
doğruya herşeyden evvel iman hakikatlerini ders vermek ve biçare
zayıfların ve şüpheye düşenlerin imanlarını kurtarmak olduğunu
elbette sizin gibi Nur'un has şakirdleri biliyorlar" ifadeleriyle
yer aldığı vurgulandı.
RİSALE-İ NUR'UN OLMAZSA
OLMAZI
Bu hakikat muvacehesinde kamuoyuna, "insanlara hiçbir tarafgirlik gözetmeksizin ve hiçbir menfaat gütmeksizin Risale-i Nur'la iman hizmeti vermek ve muhtaç olanların imanlarını her türlü tehlike, vehim, vesvese ve şüphelerden korumaya çalışmanın, bu hizmetin mukabilinde ne maddi ne de manevi hiçbir karşılık beklememenin", Risale-i Nur mesleğinin "olmazsa olmazı" şeklinde tanımlanan açıklamada, bu esas feda edildiğinde, ortada Risale-i Nur hizmetinin kalmayacağı kaydedildi.
"Hükümetin icraatına karışmamak bir düstur-u esasileridir"
Açıklamada, Risale-i Nur hizmetinin gaye ve mahiyeti münhasıran
iman hizmetinden ibaret olduğundan, onun dışındaki faaliyetlerin
tarafgirlik manasına gelebilecek her türlü davranıştan
şiddetle kaçınmak gerekeceği izahtan vareste olmakla beraber,
Üstad'ın bu hususu müteaddit mektup ve müdafaalarında tekrar
tekrar hatırlattığına işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
"Bu mektuplardan birinde, 'İman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dost, düşman derste fark etmez. Halbuki siyaset tarafgirliği bu manayı zedeler, ihlas kırılır. Onun içindir ki Nurcular emsalsiz işkencelere ve sıkıntılara tahammül edip Nur'u, Risale-i Nur'u hiçbir şeye alet etmediler, siyaset topuzuna el atmadılar' denmektedir."
Bediüzzaman'ın "Risale-i Nur şakirdlerinin, mümkün olduğu kadar, siyasete ve idare işine ve hükümetin icraatına karışmamak bir düstur-u esasileridir" ifadesine dikkat çekilen açıklamada, onun şu sözlerine yer verildi:
"Çünkü halisane hizmet-i Kur'aniye, onlara her şeye bedel kafi geliyor. Hem şimdi hükmeden öyle kuvvetli cereyanlar içinde siyasete girenlerden hiçbir kimse, istiklaliyetini ve ihlasını muhafaza edemez. Herhalde bir cereyan onun hareketini kendi hesabına alacak, dünyevi maksadına alet edecek, o hizmetin kudsiyetini bozacak. Hem dünya için dinini bırakan veya alet edenlerin nazarlarında, Kur'an'ın hiçbir şeye alet olmayan kudsi hakikatleri bir propaganda-ı siyasette alet olmuş tevehhüm edilecek. Hem milletin her tabakası, muvafıkı ve muhalifi, memuru ve amisinin o hakikatlarda hisseleri var ve onlara muhtaçtırlar. Risale-i Nur şakirdleri, tam bitarafane kalmak için siyaseti ve maddi mübarezeyi tam bırakmak ve hiç karışmamak lazım gelmiş."
"Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir"
Siyaset yoluyla vatana, millete, İslamiyete hizmet de elbette ki ihmal edilecek bir mesele olmadığı belirtilen açıklamada, şöyle devam edildi:
"Ancak herkese eşit şekilde hizmet sunması gereken bir iman cereyanının mahiyeti, siyaset yoluyla hizmetten bütün bütün farklıdır. Onun içindir ki cemaat adına siyasi faaliyette bulunmak, siyasi partilerle pazarlıklar içine girmek, devlet içinde kadrolaşmak, iktidara ortak olmaya çalışmak gibi faaliyetlerin tamamı Risale-i Nur'un iman ve Kur'an hizmetiyle tam bir tezat teşkil etmektedir. Risale-i Nur talebeleri böyle faaliyetlerde bulunmayı üstadlarından miras aldıkları kudsi hizmetin kudsiyetini bozmak olarak görürler ve bundan şiddetle kaçınırlar. Aynı şekilde, milletin reyiyle iş başına gelen meşru iktidarı muhafaza etmek ve memlekette asayişi ihlal etme istidadı taşıyan hareketlerden şiddetle kaçınmak da Risale-i Nur talebelerinin üstadlarından ders aldığı en mühim esaslar ve düsturlardır ancak onlar bunu hiçbir zaman bir menfaate alet etmezler, bir tarafgirlik haline getirmezler. Nitekim Umum Nur talebelerine Üstad Bediüzzaman'ın vefatından önce vermiş olduğu en son derste: 'Aziz kardeşlerim, bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfi hareket değildir. Rızayı ilahiye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i ilahiyeye karışmamaktır. Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz' denilerek, asıl yapmaları gereken şey ifade edilmiştir."
VE ŞEYTANDAN KAÇAR GİBİ...
Bediüzzaman'ın siyasi tarafgirliğin en dehşetli neticesini,
"İslamiyetin hayat-ı içtimaiyeye dair bir kanun-u esasisi dahi, bu
hadis-i şerifin, 'Mü'minin mü'mine bağlılığı, parçaları birbirini
sımsıkı tutan bir bina gibidir' hakikatidir. Hatta, bir salih
alim, fikr-i siyasısine muhalif bir büyük salih alimi tekfir
derecesinde gıybet ettiği; ve İslamiyet aleyhinde bir zındığı, onun
fikrine uygun ve taraftar olduğu için hararetle sena ettiğini
gördüm. Ve şeytandan kaçar gibi, otuz beş seneden beri
siyaseti terk ettim' ifadeleriyle tanımladığı vurgulanan
açıklamada, şunlara yer verildi:
TARAF OLMAKTAN UZAK
DURMAK
"İşte bu sebepten, tıpkı Bediüzzaman Said Nursi gibi onun
talebeleri de siyasi tarafgirliklerden uzak durmakta ve bu
iman ve Kur'an hizmetine hiçbir siyasi tarafgirlik
gölgesi düşmemesi için azami itina göstermektedirler. Biz
Risale-i Nur talebeleri, hizmetimizin prensiplerini kaynağı Kur'an
ve hadisten ibaret olan Risale-i Nur'dan ve onun müellifi olan
Bediüzzaman Said Nursi'den
alırız. Mevkisi, maddi veya manevi makamı, şöhreti,
ünvanı ne olursa olsun hiç kimsenin indi tevilleri
Risale-i Nur talebeleri için bir ölçü teşkil etmez. Risale-i Nur
memleketimizin ve dünyanın en buhranlı dönemlerinden geçerek
bugünkü muzaffer konumuna ulaşmışsa Bediüzzaman Hazretleri'nin büyük bir
hassasiyetle muhafazasına çalıştığı 'hizmet
düsturları' sayesinde bu mümkün olabilmiştir."
BUNLAR RİSALE-İ NUR'DAN
DEĞİL
Açıklamada, "Zamanın ve zeminin şartlarına göre hizmet tarzında birtakım değişiklik ve ayarlamalar yapılsaydı, şimdi Risale-i Nur hizmeti diye bir şey kalmazdı" ifadesine yer verilerek, şunlar kaydedildi:
"Son zamanlarda cereyan eden ve hepimizi üzen bazı gelişmeler, siyasi mahiyet taşıyan ve Nur'un safi hizmet telakkisinden çok uzak düşen bazı hareketlerin Risale-i Nur ile karıştırılmasını ve bu menfi hareketler sebebiyle bu iman hizmetinin töhmet altında kalmasını netice verdiğinden, biz Risale-i Nur talebelerinin böyle hareket ve faaliyetlerle hiçbir surette alakamızın bulunmadığını ve bu tür sakat anlayışların asla Risale-i Nur'dan kaynaklanmadığını açıklamak zorunda kalmış bulunuyoruz."