Said Nursiden teşhis ve çözümler

Abone ol

Kürt sorunuyla ilgili Said Nursi'nin yüzyılı aşkın zaman önce söyledikleri bugünkü sorularımızın da cevabı olabilir mi?

Özellikle son 25-30 yıldır en fazla meşgul olduğumuz bir gündemdir “Terör ve Güneydoğu Meselesi”, Batılılara göreyse “Kürt Meselesi”. “Kürt Meselesinin Açılımı, Said Nursi’den Teşhis ve Çözümler” isimli kitabın yazarı İsmail Çolak da, meselenin bakış açısına göre tanımlanabileceğinden hareketle, kitabın giriş cümlesini böyle ifade etmiş.

Osmanlı’da Kürt Meselesi bulunmadığından ırkçılığa karşı çıkan ve İslam Kardeşliği’ni savunan Bediüzzaman Said Nursi’nin teşhislerinden, Batı’nın kirli oyunlarına, Çanakkale’den Kurtuluş Savaşı’na kadar birçok perspektiften meseleye ışık tutuyor İsmail Çolak. PKK-Ermeni terörünün temellerinden ABD ve İsrail’in Kürt meselesine ilgisine kadar bölge sorunlarına ilişkin hazırladığı bu hacimli kitap, meselenin tarihsel gelişimini de göz önünde bulundurması ve meseleye farklı açılardan bakabilmesi açısından önemli.

Osmanlı kuşatıcıydı

İsmail Çolak, Batılı anlamda bir Kürt meselesinin Osmanlı topraklarında hiçbir zaman olmadığını ifade ediyor. İlk bölümde Osmanlı zamanında Kürtlerin durumundan devletle olan ilişkilerine kadar geniş bir zeminde Kürtler inceleniyor. Osmanlı’nın hoşgörülü ve kuşatıcı tavrının emsal teşkil edip etmeyeceğinin ayrıntıları ve bu süreçte de dikkat çeken diğer başlıkları okuyabilirsiniz.

Yazar, ikinci bölümden dokuzuncu bölüme kadar 1919 yılındaki Paris Barış Konferansı’ndan başlayıp, 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgali ve katliamıyla birlikte Kuzey Irak’ta tekrardan gündeme getirilen fiili duruma değinerek meselenin tarihsel sürecini gözlemliyor. Avrupalı emperyalist devletlerin Kürt devleti kurma gayretleriyle oluşturdukları senaryoda, işledikleri katliamları, kanlı oyunları, senaryoda yer alan can alıcı kilometre taşlarını, bu taşların hangi kirli emperyalist devletlere hizmet ettiğini gözler önüne seriyor.

Çolak, Said Nursi’nin bölgeye yönelik kanaatleri ve tavsiyeleri anlaşılmadıkça Doğu’daki müzmin problemlerin çözümünün zor olduğunu belirtiyor. Cehalet illetinin panzehirinin eğitim olduğunu II. Meşrutiyet’ten itibaren ısrarla vurgulayan Bediüzzaman Said Nursi, 100 yıl öncesinden Doğu halkının problemlerini, özellikle bölgede bulunan Kürtlere yapılan baskılarla yakından ilgilenmiş, çözüm önerileri sunup bunu yetkili makamlara iletmeye gayret göstermiştir.

En dikkat çekici çözüm önerisi "Eğitim"
Said Nursi’nin en dikkat çekici çözüm önerisinin ‘eğitim’ olduğunu kaydeden Çolak, Bediüzzaman’ın, Doğu’nun geri kalmasının, anarşinin ve bütün kötülüklerin en köklü sebeplerinden biri olarak, ‘en büyük düşman’ ifadesiyle anlattığı ‘cehalet’ illetine dikkat çekiyor. Medresetü-z Zehra projesini de bu bağlamla ele alır. Said Nursi 1907’de Doğu’dan İstanbul’a geldiğinde kalbinde bu büyük projenin hayali vardır. Van, Bitlis, Siirt ve Diyarbakır’da kurulacak bir üniversite, bölgeyi ve genelde de Doğu’yu manen ve ilmen kalkındıracaktı. Said Nursi Münazarat isimli eserinde çözüm önerisini şöyle dile getirmişti: “Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet ve ittifak silahlarıyla cihad edeceğiz.”

Meselenin özünü bundan 100 yıl önce Bediüzzaman, Medresetü-z Zehra projesi ile çıkış noktası, ilham kaynağı, cehalet hastalığının tedavisi için yazdığı reçeteyle, belirtmiştir. ABD ve Batılı devletlerin bir takım ideolojik kılıflar hazırlayarak Kürt Kardeşlerimizi kışkırtıp, iç çatışmalarla ortalığı bulandırma gayretleri, kardeşi kardeşe düşman ilan ederek kan dökülmesinin zeminini hazırlamaları gözden kaçırılmamalı, ilerisi düşünülerek adımlar çok dikkatli atılmalıdır. Müteyakkız olunmaması halinde, başlatılan yangının alevlerinin artacağı aşikârdır. (Yunus Emre Tozal)

Günün Önemli Haberleri