Said Nursi denize mi atıldı?
Abone olUrfada ölen Said Nursinin naaşı ile ilgili 27Yazar Soner Yalçın, kitabında ilginç bir görüş ileri sürdü.
Yazar Soner Yalçın, "Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı Efendi 2"
adlı kitabında, 13 Mart 1960"da Urfa"da ölen Said Nursi"nin, 27
Mayıs 1960 darbesinden sonra mezarından çıkartılarak Kıbrıs
açıklarında denize atıldığını öne sürdü.
SONER Yalçın, Doğan Kitap"tan yayınlanan "Beyaz Müslümanların Sırrı
Efendi 2" kitabında bu iddiasına şu cümlelerle yer verdi:
"Yeri gelmişken Said-i Nursi"yle ilgili bilinmeyen bir gerçeği ilk
kez bu kitapta açıklıyorum: Said-i Nursi 23 Mart 1960"da Urfa"da
vefat etti. İsteği üzerine Halliürrahman Camii haziresine
defnedildi. 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinden sonra, "Mezarı
siyasi bir sembol haline getiriliyor" iddiasıyla, 12 Temmuz"da
mezarından çıkarıldı ve bilinmeyen bir yere götürüldü. Bugüne kadar
bilinmeyen yerin Isparta olduğu söyleniyor ve yazılıyordu. Doğrusu
şudur: Mezardan çıkarılan Said-i Nursi"nin tabutu Kıbrıs
açıklarında denize atıldı. Evet, Said-i Nursi"nin cesedi Akdeniz"e
atıldı. Bu nedenle Said-i Nursi"nin cesedi bulunamamaktadır. Ne
yazık ki dönemin şartları gereği yapılan bu anlamsız ve çirkin
hareketi bugün Türkiye"de savunacak bir kişi bulamazsınız."
Yalçın"ın bu iddiası, Said-i Nursi"nin kayıp mezarıyla ilgili
tartışmaları alevlendirecek.
İSPARTA"DA BİR YERDE
Daha önce, Said-i Nursi"nin uçakla Afyon"a oradan da Isparta"ya
götürüldüğü ve bilinmeyen bir yerde defnedildiği öne sürülmüştü.
Said-i Nursi"nin kurucusu olduğu Nur Cemaati"ne yakınlığıyla
bilinen Aksiyon Dergisi, cenazeyi mezarından çıkardıklarını öne
sürdüğü askerlerle röportaj yapmış ve "Mezarı taşıyan askerler
konuştu" başlığı ile yayınlamıştı. Bu konu dergide şu cümleler yer
aldı:
"Ahmet Çam, Isparta"nın merkezindeki 58"inci Tümen Karargáh
Bölüğü"nde nizamiye nöbetçisidir. Said-i Nursi"nin cenazesi
havaalanına getirilir ve bir ambulansa yerleştirilir. Peşine de 3-4
tane askeri araç takılır. Araçlar dağların arasından süzülüp
sessizce yol alır. 3-4 saatlik yolun sonunda gece yarısını geçerken
Isparta"da meçhul bir yere gelinir. Yaklaşık 10 metre ötesinde
defnedilen kişinin kimliğini dahi bilmeyen Ahmet Çam"ın görevi
Bediüzzaman"ı defneden askerlerin tüfeklerini beklemektir. Sabaha
karşı defin tamamlanır, ancak Çam, sadece uzaktan seyreder. Defnin
ardından bir yüzbaşı erlere "Hiç kimseye söylemeyeceksiniz. Sizi
asarlar" der. Bunun üzerine kimse ne geldikleri yeri, ne de defin
işlemini o günlerde başkasına anlatmaz. Ahmet Çam, defnettikleri
kişinin kimliğini günler sonra gazetelerden öğrenir."
27 Mayıs 1960 İhtilali"nin mimarlarından Alparslan Türkeş de, 1995
yılında gazeteci Hulusi Turgut"a verdiği ropörtajında cenazenin
taşınmasıyla ilgili şunları söylemişti:
TÜRKEŞ; "MBK İZİN VERDİ"
"İhsan Paşa elinde bir dosya ile geldi. Paşanın Komite"ye
anlattıklarına göre, 27 Mayıs"tan önce, Urfa"da vefat edip, oraya
defnedilen Said-i Nursi"nin kardeşi, kendilerine bir dilekçe
vermiş. İsmi Mehmet olabilir, ama soyadı, kardeşinin soyadına
benzemiyordu. Dilekçe sahibi, "Ben Konya"da oturuyorum, oysa
ağabeyimin mezarı Urfa"da. Sık sık ziyaret etmek istiyorum, iki
şehrin arası uzak olduğu için her zaman ziyaret imkanı bulamıyorum"
demiş. Paşa bize bunları anlattıktan sonra, "Said-i Nursi"nin
kardeşi kabir nakli istiyor" dedi. Dilekçe MBK"da Kızıloğlu
tarafından okundu. Komitenin izin vermesi halinde, Cemal Gürsel
Paşa"ya da arzedileceğini belirtti. Milli Birlik Komitesi kabrin
nakline izin verdi. Olayın bize yansıyan şekli budur. Olayı böyle
biliyoruz. Kızıloğlu"nun verdiği bilgi dışında ayrıntı alamadım.
Zaten 13 Kasım oldu, biz yurt dışına çıkarıldık."