Said-i Nursi Rus ajanı iddiası
Abone olRisale-i Nur'un yazarı Said-i Nursi hakkında şaşırtan iddia... İddia sahibiyle onunla omuz omuza çarpışan asker arkadaşı...
Balkan Savaşı'nda, Çanakkale Savaşı'nda, Irak Cephesi'nde
bulunan, Nurettin Peker'in anılarını yazdığı "Tüfek Omuza" adlı
kitap Doğan Kitap'tan çıktı.
Said-i Nursi'yle 1. Dünya Savaşı'nda beraber savaşan
Nurettin Peker onun bir "Rus ajanı" olduğunu söylüyor. "Gizli örgüt
olan Teşkilat-ı Mahsusa'dandı." diyor.
Oda tv'nin haberine göre, kitabın 311'inci sayfasında şunlar
yazıyor: "Kastamonu Valisi Ahmet Avni Doğan'dan aldığım
gizli emir üzerine, kendisini daha önce askerden tanıdığımdan,
Kastamonu'ya sürgüne gönderilen Şeyh Said-i Kürdi (Nursi)
ile eski dost olarak görüşmeye başladım. Çünkü müftüler
tarafından verdirilen vaazlar kimi zaman yeterli olmuyordu. Bu
vaizler hala cemaate göre konuşuyordu ve Şeyh Said-i
Kürdi'nin Nurcuları hala faaliyetteydi. Ruslar! Ruslar!
Ah! Ruslar!
SAİD'İ NURSİ'Yİ MOSKOVA GÖREVLENDİRDİ
Bu kişi babamın da arkadaşıydı ve 1. Dünya Savaşı'nda cephede
benimle de beraber savaşmıştı. O Ruslara, ben İngilizlere esir
düştük. 'O Moskova'dayken görevlendirildi' derim
ben! O ise 'Kaçtım Rus hainlerden' der. Tarih ve
devletimiz ne der?
TEŞKİLAT-I MAHSUSA'DANDI
Ben, 1916-1918 yılları arasında Kürtlerin yaşadığı
Kuzey Irak, Batı İran ve bizim Osmanlı devletinin güneydoğusunda
İngilizlerle, Ruslarla, Ermenilerle bunların aldatıp isyan
ettirdikleri Kürt aşiretleri ve Şii asi Arap aşiretleriyle
savaştım. 30 Ekim 1918'de Dicle grubuyla Musul petrolünü teslim
etmemiştik. Ben esir olmuştum. Peki Said-i Nursi neden
bizim geçit bölgeden olarak gidip faaliyet yapmadı? Yapabilirdi
çünkü gizli örgüt olan Teşkilat-ı Mahsusa'dandı.
BU KONUDA RAPORLARIM VAR
Kendisiyle beş yıl boyunca görüştüm ama bana
açılmazdı. 'Sen gizli görevini yap oğlum' derdi.
Daha çok savaş anılarımızı konuşarak görüşürdük. Balkan Savaşı,
Hamidiye Alayları, Edirne Olayı gibi özel görüşmeler yapardı.
Kendisine Kastamonu sevenleri tarafından her öğün tepsiyle yemek
getirilirdi. Çamaşırlarını yıkayan hizmetçisi de eski bir Kürt
subayıydı.
Bu konu hakkında yazı ve raporlarım vardır. Allah rahmet
eyleye..."
Nurettin Peker'in anılarında Said-i Nursi'ye ayırdığı bölüm
bu kadar. Görünen o ki devletin istihbarat birimlerinde Said-i
Nursi'nin "Rus Ajanı" olduğuna dair raporlar vardı.
SAİD-İ NURSİ KİMDİR?[PAGE]
Nurculuk olarak bilinen İslamcı akımın kurucusu Said-i Nursi 1878 yılında doğdu,23 Mart 1960’da öldü.
Kürt asıllı İslam âlimi, Risale-i Nur Külliyatı'nın yazarı ve
Risale-i Nur hareketinin kurucusudur.
BEDİÜZZAMAN LAKABINI ALDI
Zamanın İslam uleması tarafından verilen "Bediüzzaman" (zamanın en iyisi) lakabı, zamanla fikirdaşlarınca ismiyle beraber anılarak Bediüzzaman Said Nursî olarak söylenmiştir.
31 MART YÜZÜNDEN DİVAN-I HARBE VERİLDİ
Mart 1909’da İttihat-ı Muhammedi (Müslüman Birliği) adlı bir örgütün kurucuları arasında yer aldı; örgütün yayın organı Volkan gazetesinde yazılar yazdı. 31 Mart olayını tahrik ettiği gerekçesiyle Divan-ı Harp’te yargılandı, ancak beraat etti.
1. DÜNYA SAVAŞI'NDA İTTİHATÇILARIN YANINDA
Sultan Reşat’tan Van’daki okul projesi için bir miktar fon sağlayabildiyse de , Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’nın çıkması dolayısıyla projeyi gerçekleştiremedi.
RUSLARA ESİR DÜŞTÜ
Bu savaşlarda İttihatçıların yanında yer ala Said-i Nursi’ye göre, Osmanlıların silahlı gücünün iyi amaçlar için kullanılmasında İttihatçılar son fırsatı oluşturuyordu. İttihatçılar tarafından Trablusgarp’a gönderilen, Said-i Nursi, Türkiye’ye döndükten sonra Bitlis savunmasına katıldı (1915). Kafkas Cephesi’nde Ruslar’a esir düştü. 1917’de bulunduğu Kostroma Esir Kampı’ndan kaçarak yurda döndü.
İSTİKLAL MAHKEMELERİ'NCE SÜRGÜNE GÖNDERİLDİ
Ateşkesten sonra medrese yapısını modernleştirmek üzere kurulan Darü’l-Hikmet’il-İslamiye’de görev aldı. Bu arada Jön Türklerin İslam’ı kendi ideolojileriyle bütünleştirmelerindeki başarısızlıklarını anlatan Suruhat (1920), Hakikat Çekirdekleri (1920), Nokta (1921) gibi broşürler yayımladı.
Kürdistan Teali Cemiyeti kurucuları arasında bulunduğu söylenen Said-i Nursi bu suçlamayı, milliyetçiliğin İslamiyet’in takipçileri arasında bölünme yarattığı gerekçesiyle reddetti. 1923-1925 yılları arasında Van’da bulunan Said-i Nursi Şeyh Sait isyanına katılmakla suçlandı. İstiklal Mahkemesi’nce yargılanarak sürgün cezasına çarptırıldı. Burdur, Isparta, Barla ,Kastamonu ve Emirdağ’da sürgün yaşadı. 1934’te Isparta’da “Nur Talebeleri”nin giderek artması üzerine Eskişehir’de tutuklandı. 1936’da serbest bırakıldı.