Sahtekar gelin filmlere taş çıkarttı
Abone olSahtekar gelinin yaptıkları filmlere taş çıkardı. Mağdur damatlar, TV programına katılınca çete ortaya çıktı
Gelin, 'babam', 'dayım' diye tanıttığı kişilerle saf damatları
tuzağa düşürmüş.
Sultan Gedik, düğünden 4 gün sonra altınlarla kaçan gelinini bulmak
için bir televizyon programına katılınca 'gelin çetesi' ortaya
çıktı. Türkiye'nin dört bir yanından onlarca mağdur var.
Bu da gelin çetesi. Afyonlu Sultan Gedik, oğlu Gökhan'ın düğünden 4
gün sonra 'annem öldü' deyip, başlık parası ve takılarla kaybolan
eşini bulmak için Müge Anlı'nın programına katıldı. Gelinin
fotoğrafı ekrana yansıyınca, farklı illerden onlarca damat 'Bu
kadınla ben de evlendim, beni de dolandırdı' diye programa telefon
yağdırdı.
Damatların anlattıklarına göre sözde gelinler, diğer çete üyelerini
'babam, dayım' diye tanıttı. 15 günde bir başkalarıyla evlenen
kadınlar uğruna kimi hayvan sattı, kimi kredi kullandı. Karısının
izini bulduğunu sananlar ise çete tarafından ölümle tehdit edildi.
Programa katılan mağdurlar yaşadıklarını anlattı:
GERDEKTE HAP İÇİRDİ
Gökhan Gedik: Düğünden 4 gün sonra 5 bin lira başlık parası ve
takılarla gitti. Annesinin öldüğünü ve dayılarının mirası paylaşmak
için çağırdığını söyledi. Yolda arayıp 'İzmir'e gidiyorum.
Altınların üzerine bir bardak su iç' dedi. Gerdekte de bana hap
içirdi ve şeker verdi. O gün olanları hatırlamıyorum.
Resul Altun-36 (Erzurum'da yaşıyor, 7 bin TL dolandırıldı): 3 ay
önce evlendik. Yanımda 3 gün kaldı, 11 bin lirayı alıp gitti.
Aracıyı bulunca bana 'Gel Iğdır'a paranı verelim' dedi. Gittim,
kafama silah dayayıp bin liramı daha aldı.
GÜNLÜĞÜ 3 BİN LİRA
Nihat Yıldırım (Erzurum'da yaşıyor, 65 yaşındaki babasını
evlendirmek isterken 31 bin TL dolandırıldı): Çete aynı ama kadın
bu değil. Hacı Adaş adlı birisi aracı oldu. Ellerinde her yaşa
uygun kadın var. Babamla evlenmesi için 50 yaşındaki baldızlarını
vereceklerini söylediler. Kadın 10 gün bizimle kaldı, 31 bin lira
gitti. Günlüğü 3 bine geldi.
100 DÖNÜM ARSA SATTI
Melih Usanmaz: Dedem 76 yaşındaydı. 4 senede 10 kadın tarafından
dolandırıldı. 100 dönüm arazi sattı.
Başaran Arısoy-65 (Nevşehir'de yaşıyor, 6 bin TL dolandırıldı):
Baktım ki iş değişik, 'Vazgeçiyorum' dedim. Beni bacağımdan
vurdular.
HOKKABAZ'A TAŞ ÇIKARTTI
Yaşanan olay akıllara Cem Yılmaz'ın Hokkabaz filmini getirdi.
Filmdeki gelin de, hokkabazın arabasına binip düğünden kaçar.
Gösterilerde hokkabaza yardımcı olur ancak bir süre sonra ortadan
kaybolur. Filmin sonunda bir hırsız olduğu ve abim diye tanıttığı
sevgilisiyle plan yapıp erkekleri dolandırdığı ortaya çıkar.
İNCİRLİK'TE YASAK AŞKIN SONU
Adana'daki Çukurova Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fatültesi
Maden Mühendisliği Bölümü’nde öğrenim gören İzmirli Nurettin
Yücesoy, kendisini evli olduğu halde bekar olarak tanıtıp ilişkiye
giren Amerikalı kadın asker Katryn Dohn’un, hamile olduğunu ve
çocuğunu Amerika’ya kaçıracağını iddia ederek, yargıya başvurdu.
Yücesoy, İncirlik Hava Üssü’nde görev yapan Dohn’un yurtdışına
çıkmaması için tedbir konulmasını istedi.
Bir süre önce İzmir Nöbetçi Aile Mahkemesi’ne başvuran 28 yaşındaki
Nurettin Yücesoy, Katryn Dohn’un çocuğun kendisinden olduğuna dair
mesaj ve MSN kayıtlarını da mahkemeye delil olarak sundu. Bir hafta
sonra doğması beklenen çocukla arasında DNA testi yapılmasını
istediğini belirten Yücesoy, doğacak çocuğun baba hanesinde bir
başkasının isminin yazılmasını kabul edemeyeceğini ifade etti.
EVLİ OLDUĞUNU ÖĞRENDİ
Yücesoy’un iddiasına göre, İncirlik Üssü’nde er olarak görev
yapan Dohn ile aralarındaki ilişki, 2 yıl önce Adana’da başladı.
Tanışmalarının ardından Yücesoy ile kadın er arasındaki ilişki aşka
dönüştü. Birliktelikleri kadın asker Dohn'un hamile kalmasına kadar
devam etti. Dohn'un hamile kaldığını öğrenen Yücesoy, evlenme
teklifinde bulundu, ancak ret yanıtı aldı. Yücesoy, bu süreçte
Dohn'un aslında evli olduğunu da öğrendi. Bunun üzerine Yücesoy,
Dohn'un karnındaki bebeğin kendisine ait olduğu iddiasıyla, konuyu
adliyeye taşıdı.
İzmir Barosu avukatlarından Uluğ İlve Yücesoy’un aracılığıyla dava
açan Nurettin Yücesoy, Amerikalı er Dohn'un, doğumdan sonra
çocuğunu alıp, Amerika’ya gideceğini, evlilik içinde doğacak
çocuğun baba ismi hanesinde kendi adının değil, Dohn'un eşinin
isminin yazılacağını vurguladı. Yücesoy, İzmir Nöbetçi Aile
Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde er Dohn'un yurtdışına
çıkması konusunda tedbir konulmasını istedi.
ÖKSÜZ VE YETİMİM
Verdiği dava dilekçesinde, küçük yaşta anne ve babasını
kaybettiği için annesiz ve babasız kalmanın zorluğunu çok iyi
bildiğini belirten Yücesoy, doğacak çocuğunun başka birisine baba
demesine yüreğinin dayanamayacağını vurguladı. Dohn'un ilişkinin
başından beri kendisini bekar olarak tanıttığını ve kötü niyetli
olduğunu iddia eden Yücesoy, şimdiki durumda aynı kötü niyetle
kendisinden dünyaya gelecek bebeğe başka birisini baba olarak
göstermeye çalıştığını söyledi.
1 HAFTA SONRA DOĞACAK
Yücesoy, yaklaşık 1 bir hafta sonra doğması beklenen çocuk ile
kendisi arasında DNA testi yapılmasını da talep etti. Doğacak
çocuğun kendisine ait olduğuna dair Amerikalı kadın asker Dohn'un
cep mesajlarını, MSN kayıtlarını ve birlikte oldukları dönemde
çekilmiş fotoğrafları mahkemeye delil olarak veren Yücesoy, Dohn'un
yurtdışına çıkışı konusunda tedbir konulmaması halinde bebeğine
asla babalık yapamayacağını ifade etti. Yücesoy, mahkemeye Dohn'un
kendisine ilişkilerinin iyi olduğu dönemde gönderdiğini söylediği
ve anne karnındaki bebeğini gösterdiğini kaydettiği bir ultrason
görüntüsünü de delil olarak sundu.
YASAL KISITLAMALAR ZORLUK YAŞATIYOR
Avukat Uluğ İlve Yücesoy, müvekkilinin davasında haklı olduğunu
ancak çeşitli yasal kısıtlamalar nedeniyle zorluklar yaşadığını
belirtti. Türkiye’de şahısların evli bir kadından doğacak bir
çocuğun gerçek babası olsa dahi nesebin reddi ve babalık davası
açamadığını ifade eden Yücesoy, “Bu, pozitif hukuk açısından, insan
haklarına aykırı çok ciddi bir durum teşkil ediyor. Müvekkilim
mevcut yasalara göre ancak kocanın ölümü, gaipliği veya temyiz
kudretini yitirmesi halinde bu davayı açabilmek hakkına sahiptir.
Onun bu davayı açma haklılığı hiç gözetilmemektedir. Bu nedenle
mahkemeden davayı kabul etmesiyle birlikte, Medeni Kanun’daki bu
kısıtlamaların Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı olduğu
gerekçesiyle, ilgili kanun maddelerinin iptali için Anayasa
Mahkemesi’nde dava açmasını talep ettik. Bize göre kişinin hak
aramasını kısıtlayıcı maddeler olan Medeni Kanun’un 291 ve 301
maddeleri Anayasa’nın eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine
aykırıdır. Biz yargılama yapılmasını ve bu yargılama sonunda
babalık hükmünün kurulmasını istiyoruz” dedi.
BANA BU HEDİYEYİ Mİ LAYIK BULDUN DEDİ VE BIÇAĞI
SAPLADI
Alınan bilgiye göre, Ataevler Mahallesi Belde Sitesi'nde oturan
Viyola V. (31) ve birlikte yaşadığı, evli olduğu öğrenilen Selçuk
B. (41), gece geç saatlere kadar yılbaşını kutladı.
Selçuk B, yeni yıla girildikten sonra yılbaşı hediyesi olarak
aldığı altın yüzüğü küçük kutusunda Viyola V'ye verip, yattı.
Kutuyu açan Viyola V, yüzüğü beğenmeyince ''Bana bunu mu layık
gördün?'' diyerek, Selçuk B'yi uyandırdı.
Alkolün de etkisiyle başlayan tartışmanın büyümesi üzerine Selçuk
B, birlikte yaşadığı kadını darbetti. Viyola V. de mutfaktan aldığı
bıçakla Selçuk B'yi karın boşluğundan bıçakladı.
HASTANE ÖNÜNE ÇIKIP AF DİLEDİ
Yaralı olarak yakınlarda bulunan polis merkezine giden Selçuk B,
Çekirge Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Gözaltına alınan ve rapor için aynı hastaneye getirilen Viyola
V'nin geldiğini öğrenen Selçuk B, tedavi altındayken hastane önüne
çıkarak, kendisini bıçaklayan kadından af diledi.
''Senden şikayetçi olduğum için beni affet. Seni seviyorum'' diyen
Selçuk B, şikayetini geri kaldı.
Darbedildiği için yaralı olan Viyola V. ve Selçuk B'nin hastanedeki
tedavilerinin sürdüğü, olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği
bildirildi.
CİNAYETTEN SONRA SOĞUK DUŞ HABERİ SONRAKİ
SAYFADA
Adana’da 3 yıl önce kaybolan ve geçen 9 Mart’ta bir rögar çukurunda
çürümüş cesedi bulunan, kimliği DNA testiyle saptanan 19 yaşındaki
Hülya Davarcı’nın, 3 yıl sonra çıktığı TV programdaki çelişkili
konuşmaları dikkat çekip yakalanan cinayet şüphelisi 24 yaşındaki
Erhan Duran’ın yargılanmasına başlandı.
Fotoğraf stüdyosunda çalışan Hülya Davarcı, 2 Şubat 2006’da iş
çıkışı eve dönmedi. Genç kızdan bir daha haber alınamazken, 9 Mart
2009’da Pınar Mahallesi 71154 sokaktaki bir inşaatın kanalizasyon
bağlantısını yapmak üzere açılan rögar çukurunda çürümüş bir ceset
bulundu. Tanınmayacak halde ve büyük bölümünde sadece kemikler
kalmış cesedin, giysi kalıntılarından bir kadına ait olduğu
belirlendi. Adli Tıp Kurumu’nun yaptığı DNA testi ve araştırma
sonunda, cesedin 3 yıldır kayıp olan Hülya Davarcı’ya ait olduğu
belirlendi.
TV PROGRAMINDA ÇELİŞKİLİ
İFADELER
Cinayeti soruşturan polis,
Davarcı’nın en son görüştüğü kişinin, erkek arkadaşı Erhan Duran
olduğunu belirledi. Soruşturma sürerken, Davarcı Ailesi de,
kızlarının katilinin bulunması için özel bir televizyon kanalının
kadın programına katıldı. Programa, Hülya Davarcı’nın annesi Gülnar
ve babası Nebi Davarcı ile genç kızın Tekirdağ’a taşınan o
dönemdeki erkek arkadaşı Erhan Duran konuk oldu. Duran’ın programda
anlatımları sırasındaki çelişkili ifadeleri aynı programı izleyen
Adana Emniyet Müdürlüğü Cinayet Bürosu ekiplerinin dikkatini çekti.
Bunun üzerine Tekirdağ’a giden Adana Emniyet Müdürlüğü ekibi,
Duran’ı gözaltına aldı.
Cinayet sonrası askerlik hizmetini yaptığı anlaşılan Duran,
çıkarıldığı mahkemece tutuklanırken, olayla ilgili soruşturmayı
yürüten Cumhuriyet Savcısı, cinayet şüphelisi hakkında ‘kasten adam
öldürme’ suçundan müebbet, öldürdüğü sevgilisine ait cep telefonu
alıp satması nedeniyle de ‘Kişinin ölümünden yararlanarak
hırsızlık’ suçundan da 7 yıl hapis cezası istemiyle dava açtı.
CİNAYETTEN SONRA SOĞUK DUŞ
ALMIŞ
Sanık Duran, bugün Adana 3’üncü Ağır
Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Hülya Davarcı ile
yaklaşık bir yıl arkadaşlık ettiklerini belirten Duran, ifadesinde
“Olay tarihinden önce babam ölmüştü. Babamı biz Sivas’ta toprağa
verdik. Bu esnada Hülya telefonla beni arayarak benden hamile
olduğunu ve evlenmemiz gerektiğini söyledi. Ben de benden
olamayacağını cinsel ilişkiye girmediğimizi söyledim. Sonraki
günlerde de görüşmemiz devam etti. Olay günü de yine beni arayarak
buluşma teklif etti. Buluştuğumuz da yine benden hamile olduğunu ve
evlenmemiz gerektiğini söyledi. Ben kabul etmeyince ‘Mutlaka
evlenmemiz lazım. Yoksa seni herkese rezil ederim’ dedi. Sonra da
‘Sen erkek olsaydın senden olurdu’ deyince bir tokat attığım. Yere
düştü. Sonrasını hatırlamıyorum. Boğmuş da olabilirim. Kendime
geldiğimde nabzına baktım. Ölmemiş olsaydı hastaneye götürecektim.
Sonra eve gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra bant alarak geldim.
Taşıması kolay olsun diye ellerini arkadan bağladım. Cesedi bir
kuyuya çantayı da başka bir kuyuya attım. Sonra da eve gittim.
Soğuk suyla duş aldım. Kendime gelince nasıl böyle bir şey yaptım
diye düşündüm” diye konuştu.
Öldürülen Hülya Davarcı’nın babası Nabi Davarcı ise sanıktan
şikayetçi olduğunu belirterek “Olaydan bir gün sonra diğer kızımla
birlikte sokakta Erhan Duran ile karşılaştık. Erhan’a ‘Bak Hülya
sendeyse saklama. Anlayışla karşılarız. Biz de başlık parası filan
da yok’ dedim. Erhan bize ‘Bulursanız yüzüne tükürün” dedi.
Hülya’nın ablası 24 yaşındaki Halime Şafakoğlu da ifadesinde
“Kardeşim Erhan’ı çok seviyordu. Adını dilinden düşürmezdi. Ailesi
‘O kız çok süslü’ dediği için başını da örterek kapanmıştı. Ama
değmezmiş. Telefonla tartışıyorlardı. Telefonu ben alarak ‘Kardeşim
senden hamileymiş. Bunu nasıl olur? Aile büyüklerinle konuş biran
önce istesinler’ dedim. Sonra telefonu tekrar kardeşime verdim.
Kardeşime ‘O çocuğu aldıralım. Yaşımız genç ileri de yine çocuğumuz
olur’ demiş. Kardeşim de kabul etmemiş” ddiye konuştu.
ÜNİVERSİTELİ KIZIN ŞAKASI KARAKOLDA BİTTİ
Kütahya’da üniversite öğrencisi kız, şaka yapmak amacıyla bir
arkadaşını telefonla arayarak erkek arkadaşının kendisini silahla
yaraladığını söylemesi üzerine polis ve sağlık ekipleri alarma
geçirildi.
Alınan bilgiye göre, Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) öğrencisi genç kız, üniversitenin Fen-Edebiyat Fakültesi 1. sınıf öğrencisi erkek arkadaşı İ.E’yle (23) aynı bölümde eğitim gören arkadaşı N.G’yi (23) telefonla arayarak, şaka yapmak amacıyla İ.E’nin kendisini silahla yaraladığını söyledi.
Arkadaşının yaralandığı öğrenen N.G, 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayarak İ.E’nin Balıklı Mahallesi’ndeki evinde kendisini silahla yaraladığı ihbarında bulundu.
112 Acil Çağrı Merkezi, ihbar doğrultusunda Balıklı Mahallesi’ndeki söz konusu eve bir ekip sevk etti. Daha sonra bölgeye polis ekipleri de gönderildi.İ.E’yle görüşen ekiplerin yaptığı araştırmada, genç kızın şaka amacıyla N.G’yi aradığı, onun da 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulunduğu ortaya çıktı.
112 Acil Servis ekiplerinin tutanak düzenlemesinin ardından İ.E,
kız arkadaşı ve N.G, Şehit Mehmet Kartal Polis Merkezine
götürüldü.Üniversiteli gençlerin İl Emniyet Müdürü İbrahim
Çelik’ten özür diledikten sonra polis merkezinden ayrıldığı
öğrenildi.
17'LİK SEVGİLİYE SABAH YÜRÜYÜŞÜ KURŞUNU
Bursa’nın merkez Osmangazi İlçesi’nde 25 yaşındaki Muhammet Kalay,
sabah sporu yapmasına karşı çıkan birlikte yaşadığı 17 yaşındaki
sevgilisi Medine A.’yı bacaklarından kurşunladı. Yaralanan Medine
A. hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınırken, kaçan Muhammet
Kalay aranıyor.Olay bu sabah Osmangazi İlçesi Hüdavendigar
Mahallesi Hanımeli Sokak’ta meydana geldi.
Bir gece kulübünde çalışan kadın arkadaşlarının evinde sevgilisi Muhammet Kalay ile kalan Medine A., bu sabah yürüyüşe çıkmak istiyen sevgilisi ile tartıştı. Kendisine “Gitme” diyen Medine A.’ya, “Üzerime çok geliyorsun” diyerek tokat atan Muhammet Kalay, sevgilisinin sokak kapısını kilitlemesi üzerine evde bulunan tabancayı alarak Medine A.’nın bacaklarına iki el ateş etti.
Kalay, kapıyı açıp kendisine ait otomobille uzaklaşırken
bacağına iki kurşun isabet eden Medine A. ise cep telefonuyla 112
Acil Servis’i arayıp tabanca ile vurulduğunu söyleyerek ambulans
istedi. Oturma odasından sürünerek sokak kapısına kadar gelen
Medine A. kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından
yapılan ilk müdahalenin ardından Çekirge Devlet Hastanesi’ne
kaldırılarak tedavi altına alındı.Polis, kaçan Muhammet Kalay’ı
yakalamak için çalışma başlattı.
'AŞKIM' DEDİ KOCASI ÇIKTI ANCAK...
Adana’da kayınbiraderi 43 yaşındaki Ayhan Bulut tarafından, dekolte
kıyafetler giyip gezdiği için ‘kardeşini aldattığı’ düşüncesiyle
tabancayla öldürülen 24 yaşındaki Gamze Bulut’un, ‘Aşkımla
konuştum’ dediği telefon görüşmesini eşi 41 yaşındaki Mehmet Bulut
ile yaptığı ortaya çıktı. Gamze Bulut’un son 2 gün içinde 20 kez de
kendisini öldüren kayınbiraderi Ahmet Bulut'la görüştüğü
belirlendi.
Kabasakal Mezarlığı yakınlarında, 22 Haziran günü yengesi 2 çocuk
annesi Gamze Bulut’u öldürdükten sonra tutuklanan Ayhan Bulut ile
cinayeti azmettirdiği iddia edilen genç kadının eşi tutuksuz sanık
Mehmet Bulut’un yargılanmasına Adana 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde
devam edildi. Duruşmaya, ‘ömür boyu hapis’ cezası istenen sanık
kardeşlerin yanı sıra, öldürülen kadının babası 55 yaşındaki Hasan
Ekinci de katıldı. Duruşmada, mahkeme başkanı Gamze Bulut’un olay
gecesi ölümüne neden olan telefon görüşmesini kiminle yaptığıyla
ilgili telefon kayıtlarının geldiğini söyledi. Genç kadının olay
gecesi en son bir dakika arayla eşiyle 15 ve 27 saniyelik 2 telefon
görüşmesi yaptığının belirlendiğini belirten hakim, Mehmet bulut'a
ne görüştüklerini sordu. Mehmet Bulut da, eşinin kendisini
aradığını ve eve ne zaman geleceğini sorduğunu, kendisinin de
“Kapat, şu anda görüşemeyeceğim” dediğini anlattı.
KATİLİYLE DE 20 KEZ GÖRÜŞMÜŞ
Telefon kayıtlarında Gamze Bulut’un cinayet sanığı kayınbiraderi
Ayhan Bulut ile dea son 2 gün içinde biri 44 dakika olmak üzere 20
kez görüşme yaptığı belirlendi. Sanık Ayhan Bulut soru üzerine,
“Yengem alınacak bir şey olduğunda beni arardı. Ayrıca, amcası da
yanımda çalışıyordu. Onu da benim telefonumdan arıyordu” dedi.
Tanık olarak dinlenen öldürülen kadının amcası Hüseyin Ekinci,
yeğeni Gamze Bulut’un kendisini Ayhan’ın değil kendi cep
telefonundan aradığını söyledi.
Sanık Ayhan Bulut, yengesini kazayla öldürdüğünü iddia ederek, “Bu
yaşıma kadar hiç bir suç işlemedim. Kimseye de zarar vermedim.
Ailemdeki herkesten sorumlu olan benim. Yengemin babası bile
‘Kızıma sahip çık’ diyordu” diyerek kendini savundu.