Sahte belgenin yaşayan tek gerçek şahidi o günü anlattı
Abone olGazeteci Rıdvan Uysal; Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Engin Altay’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sonunu Adnan Menderes'e benzetmesinin ardından ortaya çıkan ‘Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı Tebliğinde’ yazılanların yalan olduğu açıkladı.
Olay tarihinde aynı konvoyda yer alan ve yaşayan tek gerçek şahit olan Uysal, "Adnan Menderes Eskişehir-Kütahya karayolunda vatandaşlarla Kütahya’da buluşmak için gittiği sırada yakalandı. Adnan Menderes’in Eskişehir’e gelişini ve Kütahya’ya giderken gözaltına alınmasını geçmiş yıllarda yazmış olduğu kitabımda da anlatmıştım" dedi.
“Eskişehir’de askerler Başbakan Menderese arkasını döndü”
Eski Başbakanlardan Adnan Menderesin son kez Eskişehir’e geldiği günü anlatan 68 yıllık Gazeteci Rıdvan Uysal, “Adnan Menderes Ankara’dan Kütahya’ya gidiyordu. Uçağı Eskişehir 1’inci Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı’na indi. Biz de gazeteciler olarak konvoyla gittik. Uçak piste indi ve karşılama alanına geldi. Uçak gelirken bir subay mangası karşılama yapmak için oraya dizildi. Adnan Menderes indikten sonra ‘merhaba asker’ dedi. Subaylar hepsi arkalarını döndüler. Adnan Menderes ve herkes şok oldu. Hiç bozuntuya vermedi. Açık bir arabaya bindi. Şeker fabrikasına geldik. Akşam saat 8’de yemeğe hepiniz davetlisiniz dediler. O saatte biz tekrar gittik. Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu da vardı. Çok kalabalıktı. Millet caddelere taşmıştı. Yemek devam ederken bir telefon geldi. Ben karşısında fotoğraf çekiyordum ve Adnan Menderes konuşurken bir anda yüzü kapkara kesildi. Ondan sonra ‘Ben Kütahya’ya gidiyorum’ dedi. Arayan Celal Bayardı. Adnan Menderes, Celal Bayar’a ‘Ben Kütahya’daki törenimi devam ettireceğim. Siz gereğini yaparsınız' dedi. Herkes yemek yerken 10 dakika sonra iptal edildi” dedi.
“Kütahya’ya 15 kilometre kala uçaklar üzerimizde dalış yapmaya başladı”
Başbakan Menderes’in Kütahya’ya gittiği sırada yaşadığı olayları ve gözaltına alınmalarını anlatan Uysal, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Giderken 'Yarın sabah vilayet meydanında konuşma yapacağım' dedi. Merdivenlerden çıktı konuşmasına başlayacakken ses kesildi. Mikrofonun kabloları kesilmiş. Konuşmasını mikrofonsuz yaptı. Arabalara bindik Kütahya’ya doğru yola çıktık. Kütahya’ya 15 kilometre kala büyük bir gürültü koptu. Uçaklar üstten dalış yapmaya başlayınca yerden kum taneleri kafalara çarpıyordu. Bir müddet sonra Kütahya ve Eskişehir’den askerler geldi. Adnan Menderes’i ayrı bir arabaya aldılar ve biz Kütahya’ya gittik. Orada bizi aradılar, fotoğraf makinelerimizi aldılar. Bizi anadan doğma soydular. Onu ve bizi farklı uçaklara bindirerek Hava Kuvvetleri Komutanlığına geldik. Onu Ankara’ya götürdüler. Bizi de sorguya aldılar ve gazeteci olduğumuzu söyledik. Beni serbest bıraktılar. Daha sonra şehir merkezine geldim. Hoparlörlerden sesler yükseliyordu. ‘Adnan Menderes 2 uçak dolusu altın, döviz ve parayla yakalandı ve kendisini Ankara’ya götürüyoruz’ diye anonslar geçiyordu. Şaka yok. İnsanları ite kaka kötü şekillere soktular. Zaten herkes korkuyordu. O dönemde şimdiki Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen de gazeteciydi. Sakarya Gazetesi’nde çalışıyordu. Hem okuyordu, hem de yazı işleri müdürlüğü yapıyordu. Ama Kütahya’ya giderken Yılmaz yoktu. Yerel ve ulusal gazetelerin muhabirleri vardı sadece. Zaten bir gazeteci çoğu gazeteye haber geçiyordu. Ben gelip haberi yazdım ve İstanbul’a gönderdim. Uçakların geldiği fotoğrafları saklasaydım, bugün sadece bende olacaktı o görüntüler. Benden başka gazeteci yoktu oraya giden. Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’yu da aldılar. Ben bunun canlı şahidiyim.”
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de hatıralarında, çalıştığı Sakarya Gazetesi matbaasında bildiriyi bastıklarını belirtmişti.