ŞAHİN’DEN LİGHT KOMUTAN TEPKİSİ
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, okullarda okutulan Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerinin Anayasa’nın 5. maddesi gere...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, okullarda
okutulan Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerinin Anayasa’nın 5.
maddesi gereği müfredata konulduğunu söyledi. Şahin, CHP Grup
Başkanvekili Muharrem İnce’nin ’light komutan’ benzetmesine ise,
"Darbecilik bunların ruhuna işlemiş" diyerek tepki gösterdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Ali Şahin ve Süleyman
Soylu, Siyaset Akademisi’nde "Deneyim ve Vizyon Paylaşımı" konulu
derse katıldı. 15. dönem Siyaset Akademisi’nin ilk dersinde konuşan
Mehmet Ali Şahin, "Bu akademinin adı Siyaset Akademesi olmaz da
politika akademisi olsaydı buraya gelmezdim Süleymancığım" diyerek
siyaset ve politikanın aynı anlama gelmediğini söyledi. Siyasetin
hizmet anlamına geldiğine vurgu yapan Şahin, kendilerinin de AK
Parti çatısı altında ülkeye, millete ve tüm insanlığa hizmet için
çalıştıklarını kaydetti. Siyasi partilerin ikiye ayrıldığını
belirten Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siyaset bilimcileri siyasi partileri genellikle ikiye ayırıyorlar.
Tavandan gelen, tavan eksenli siyasi partiler. Tepeden inmeci
siyasi partiler. Bunlar halkı yönlendiren partilerdir. Eğer halkın
beklentileri, istekleri bu siyasi partinin felsefesine uyarsa halk
iyidir, uymazsa o halk tehlikelidir. Bir de tabandan gelen, tabana
dayalı siyasi partiler. Bu partileri de halk yönlendirir. Bu
partilerin dünya görüşü ile halkın dünya görüşü paraleldir,
örtüşür. Halkın gündemiyle bu siyasi partilerin gündemi aynıdır.
İşte AK Parti tabandan gelen, halkın yönlendirdiği bir siyasi parti
olarak kurulmuştur. Hatta şunu söyleyebilirim; AK Parti’yi önce
halkımız, milletimiz gönlünde kurdu, bize de böyle bir parti kurun
diye talimat verdi, biz çok yerde de tekrar ettik, genel başkanımız
da ifade etti; biz de tabelaları astık. Siyaset bilimcilerin o
tarifine, yani tabandan gelen, halkın yönlendirdiği parti
tiplemesine en uygun siyasi partilerden biri, hatta başta geleni AK
Parti’dir."
AK Parti’nin tabandan gelen bir parti olduğu için üç dönemdir
oylarını artırarak iktidarda olduğunu belirten Şahin, AK Parti’de
görev almak isteyen genç siyasetçilere ise, "Bizim AK Parti
mensuplarının dört tane vasfı vardır. Bunlardan bir tanesi
inançtır, ikincisi bilgidir, üçüncüsü aksiyondur, yani eylemdir,
dördüncüsü takiptir. Buna bir beşincisini de ekleyebiliriz; güçlü
bir irade, çelik gibi bir irade" diye konuştu.
"KUR’AN-I KERİM VE SİYER-İ NEBİ DERSLERİNİ ANAYASA’NIN 5. MADDESİ
GEREĞİ KOYDUK"
Mehmet Ali Şahin, konuşmasının bir bölümünde ise muhafazakarlık
konusuna değindi. İnsanların iyi birer birey olması için toplumda
gerekli şartların oluşturulmasının kendilerinin muhafazakarlık
anlayışını yansıttığına vurgu yapan Şahin, "Bunun için, işte içinde
bulunduğumuz ders yılından itibaren seçmeli de olsa okullarımıza
Kur’an-ı Kerim dersini bunun için koyduk. Sevgili Peygamberimiz
Hazreti Muhammed’in (s.a.v) hayatı anlamına gelen Siyer-i Nebi
derslerini bunun için koyduk" dedi.
Şahin, Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi dersleri için şunları
söyledi:
"Değerli kardeşlerim sizler de fakındasınız insan malzememiz
bozuldu. Yahu annesini, babasını öldürebilen evlatların varlığı
hepimizin vicdanlarını kanatmıyor mu? Gazetelerde, televizyonlarda
bu haberleri duyunca içimiz yanmıyor mu? ’Anandan, babandan biri
yanında ihtiyarlarsa ona öf bile demeyeceksin’ terbiye anlayışını
öğrenmediğimiz için o çocuklar o cinayetleri işliyorlar, o hataları
yapıyorlar. Bakın Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 5. maddesi
devletin görevlerini sayarken, vatandaşın maddi varlığının
gelişmesi için gerekli tedbirleri alma sorumluluğunu devlete
yüklediği gibi, manevi gelişmesini sağlayacak tedbirleri alma
görevini de devlete yüklemiştir. Bu söylediklerim şuanda yürürlükte
bulunan Anayasa’nın 5. maddesiyle aynen doğru orantılıdır. Ezbere
konuşmuyorum, çünkü mevcut şuanda, değiştirmeye çalıştığımız, çünkü
darbe ürünü bir anayasadır. 5. maddesi insanın manevi varlığının
gelişmesi için de devlete sorumluluklar yüklemiştir. Biz AK Parti
iktidarı olarak Anayasa’nın 5. maddenin gereği olarak o dersleri
koyduk. Keşke daha önce koyabilseydik onları. Daha önceki
yönetimler keşke onları koyabilselerdi. Ama maalesef bunları
önermek değil, geçmişte yani bunları konuşmak, önermek değil,
düşünmenin bile sakıncalı olduğu dönemleri yaşadı Türkiye. Yaşadı
da ne oldu? İşte şimdi hepimizin garipsediği, üzüldüğü bir takim
hadiselerle karşılaşabiliyoruz."
"PEYGAMBERİMİZİN HAYATINI ÇOCUKLARA ÖĞRETİRSEK TOPLUM DAHA HUZURLU
OLMAZ MI?"
Şahin, Kutlu Doğum Haftası’nda gerçekleştirilen etkinliklere de
değindi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı bu konuda kutlayan Şahin,
"Buradan çıkaracağımız ders nedir?" diyerek Hazreti Muhammed
hakkında araştırmalar yapan bir araştırmacının notlarını okudu.
Şahin, okullarda okutulan Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerini
niçin koyduklarını ise şöyle anlattı:
"Sevgili Peygamberimiz ’Ben güzel ahlakı tamamlamak için
gönderildim’ dedi. Yüce ahlakı tamamlamak için. Peki onun
hayatından kendi hayatımıza yansıtacağımız neler var? Asıl önemli
olanın o olduğunu düşünüyorum. Bakın bir bu konuda araştırmalar
yapan bilim insani Peygamberimizin güzel ahlakı ile ilgili çok
güzel bir hazırlık yapmış; ’Sevgili Peygamberimiz daima
düşünceliydi. Susması konuşmasından uzun sürerdi. Lüzumsuz yere
konuşmazdı, konuştuğunda ne fazla ne de eksik söz kullanırdı. Dünya
işleri için kızmazdı, kendi şahsı için öfkelenmez ve asla öç
almazdı. Kötü söz söylemezdi. Affetmeyi severdi, intikam almazdı,
düşmanlarını affetmekle kalmaz onlara şeref ve değer verirdi.
Kimseyle çekişmezdi, boş şeylerle uğraşmazdı, umanı umutsuzluğa
düşürmezdi. Konuşamadığı bir şey hakkında susardı. Kimsenin
kusurunu araştırmazdı. Kimseye hakkında hayırlı olmayan söz
söylemezdi. Yanında en son konuşan kimseyi ilk önce konuşan gibi
dikkatle dinlerdi. Gerçeğe aykırı övgüyü kabul etmezdi, her zaman
ağırbaşlıydı, herkesin anlayabileceği dilde tane tane konuşurdu.
Yürürken beraberindekilerin önünde yürümezdi. Kapısına yardım için
gelen kimseyi geri çevirmezdi, dostlarına ’dünyada garip bir kimse
yahut bir yolcu gibi olun’ derdi. Sıkıntılı hallerinde kabalaşmaz,
bağırmazdı. Fakir zengin ayırımı yapmazdı, dostlarını zenginliğine
göre değerlendirmezdi, dürüstlüğü severdi, yalanı hiç sevmezdi.
Sadece sade ve temiz kıyafetler giyer, gösterişten hoşlanmazdı.
Birisiyle konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmezdi. Kendisi için
ayağa kalkılmasını sevmezdi. Dostlarını sık sık ziyaret eder,
onlara şakalar yapardı. Kendi işini kendi yapardı. Sabahları
evinden çıkarken ’İlahi, doğru yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan,
kanmaktan ve kandırılmaktan, haksızlık etmekten ve haksızlığa
uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlık edilmekten sana
sığınırım’ derdi. Sıradan değildi ama sıradan insanlar gibi
yaşardı.’ İşte ihtiyari de olsa okullarımıza koyduğumuz derslerle
Sevgili Peygamberimizin bu güzel hayatını, yaşayış tarzını,
insanlarla münasebetlerini çocuklarımıza öğretirsek, toplumumuz
daha huzurlu olmaz mı, daha barış içinde yaşayan bir toplum olmaz
mı? İşte biz AK Parti olarak ’muhafazakar-demokrat’ derken bu
değerlerimiz önce çocuklarımıza öğretilsin ve bunu toplumda hep
birlikte yaşayalım, bunu kastediyoruz."
"AK PARTİ OLARAK TÜRKİYE’DE DAVA SAYISININ AZ OLMASINI İSTERİZ"
Mehmet Ali Şahin, AK Parti’nin ’muhafazakar’ yönü kadar ’demokrat’
bir yönü de olduğunu belirterek, AK Parti’nin 11 yıl boyunca
üzerinde gayret ettiği, mesai sarf ettiği başka önemli konunun
’demokrasi’ olduğunu kaydetti. Milletin uzun yıllar boyunca
darbeler gördüğünü, baskılara uğradığını anlatan Şahin, "Türkiye
şimdi geçmişle kıyaslandığında çok daha demokrattır" dedi.
AK Parti’nin demokratikleşme adına gerçekleştirdiği reformları
anlatan Şahin, "Biz AK Parti olarak, Türkiye’de dava sayısının çok
az olmasını isteriz, hakimlerimiz, savcılarımız arzu ederiz ki boş
otursunlar. Ama Türkiye’de düzeni tesis etmek ve yasaları hakim
kılmak için eğer suç işleyenler olursa tabi onlarla ilgili de
hukuk, yargı gereğini yapacaktır" diye konuştu.
Darbe davalarıyla ilgili çok üst düzey görevlerde bulunmuş
kişilerin yargılandığını, bir kısmının da tutuklu olduğunu
hatırlatan Şahin, "AK Parti olarak bundan şeref ve onur duymuyoruz.
Keşke o kişiler bu tür davalara muhatap olmasalardı. Keşke
haklarında o iddialarla bu davalar açılmamış olsaydı. Ama eldeki
belge ve deliler böyle bir davanın açılması sonucunu doğurmuşsa,
yapılacak şey yargıya saygı göstermek ve sonucu beklemektir"
şeklinde konuştu.
Şahin, CHP’nin Silivri’de görülen davayı eleştirmesini ve orayı bir
’toplama kampı’na benzetmesine de cevap verdi. Ana muhalefet
partisinin münasip olmayan değerlendirmelerde bulunduğunu söyleyen
Şahin, "O hakim ve savcılar, hakim ve savcı değilmiş. Bir ana
muhalefet partisi liderinin 20-25 yılını kürsülerde geçirmiş, o
kadar tecrübe sahibi hakim ve savcıları aşağılayan, onları
taşeronlukla suçlayan ifadeleri o siyasi partiye ve genel başkana
hiç yakışmıyor. Ne diyorlar; ’Bu davalar adil yargılama yapmıyor.
Bu mahkemeler adil yargılama yapmıyor. Tutuklama süreleri uzun,
savunma hakları kısıtlanıyor’. Bunu söylüyorlar" dedi.
Mehmet Ali Şahin, CHP’nin Silivri eleştirileri ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi’nin kararı ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Balyoz hükümlüsü bir tuğamiral, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne
(AİHM) başvurdu. Dedi ki, ’Bu mahkemelerde adil bir yargılama
yapılmıyor. Tutuklama süreleri uzun, savunma hakkımız kısıtlanıyor.
Geçtiğimiz Şubat ayında AİHM bir karar verdi bu başvuru üzerine.
Yani Sayın Kılıçdaroğlu’nun da iddia etti bu konularla ilgili AİHM
bir karar verdi. Kararın özeti şöyle; ’Deliller ikna edici,
tutuklama nedeni inandırıcı, ciddi kanıtlar var. Tutukluluk süresi
normal, yargılama süresi makul’. Kim söylüyor bunu? AİHM’nin
kararı. Tabi ki yargılamayı Türk mahkemeleri yapıyor, biri Yargıtay
aşamasında, diğeri de şuanda karar aşamasında. Tabi ki
yargıçlarımız ellerindeki delil durumuna göre gerekli kararı
vereceklerdir."
KILIÇDAROĞLU’NA CEVAP
Şahin, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun 23 Nisan dolayısıyla TBMM’de
yaptığı konuşmaya da değindi. Kılıçdaroğlu’nun tutuklu
milletvekillerini gündeme getirdiğini hatırlatan Şahin, "Dün 23
Nisan’la ilgili işte liderlerimiz Meclis’te konuşmalar yaptılar.
Sayın Kılıçdaroğlu ’Milli irade tutukludur’ diyor, neyi kastediyor?
İki tane milletvekilleri bu davalardan birinden dolayı tutuklu ya,
onu kastediyor. ’Milli irade tutukludur’. Şimdi değerli
arkadaşlarım bu kişiler milletvekili seçildikten sonra cezaevine
gitmediler, düşmediler. Bunlar bu davalar nedeniyle tutuklanmıştı,
CHP cezaevinde tutuklu bulunan bu kişileri cezaevinden çıkarmak
için milletvekili adayı gösterdi. Ancak üstlerine atılı bulunan
suç, yargılamanın durmasını gerektirmeyecek nitelikte bir suç
olduğu, yani dokunulmazlık kapsamına girmeyen bir suç olduğu için
tutukluluk halleri devam ediyor, yargılama devam ediyor. Asıl bu
iddiada bulunanlar şu sorunun cevabını vermeli; ya arkadaş siz
hakkında ’darbeye teşebbüs ettiği’ iddiasıyla dava açılmış kişileri
neden milletvekili adayı gösterdiniz? Niye? Asıl bunun cevabını
vermelisiniz."
MUHARREM İNCE’NİN ’LIGHT KOMUTAN’ BENZETMESİNE TEPKİ
Şahin, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin komutanlar için
söylediği ’light komutan’ sözüne de tepki gösterdi. Şahin, şunları
söyledi:
"Sayın Muharrem İnce Yalova’dan geçen gün komutanlarımıza ’light
komutan’ demiş. ’Yumuşak’ demek dimi Süleyman bey? ’Selam olsun,
Yalova’dan selam gönderiyorum’. Çünkü onlara göre komutan dediğin
siyasilere talimat verecek, gerektiğinde ültimatom verecek,
gerektiğinde ihtilal yapacak komutan. Ama demokrasiye bağlıysa,
hukukun üstünlüğüne inanıyorsa ve siyasi otoritenin emrinde olmayı
anayasa gereği benimsemişse o ’light komutan’. Darbecilik bunların
ruhuna işlemiş. Aydın Milletvekili Osman Aydın, geçenlerde Aydın’da
dedi ki, ’Ya darbe yapacak komutan kalmadı, hepsini içeri
tıktılar’. Artık Türkiye’nin gündeminden bu darbedir, muhtıradır,
bilmem nedir tamamen çıkmalıdır. İşte AK Parti demokrasi anlayışı
gereği Türkiye’yi bu ayıplardan temizlemek için siyaset yapıyor.
Gelmiş olduğumuz nokta bu bakımdan sevindirici bir noktadır. Biz
muhafazakar demokrat bir partiyiz. Millet iradesi üzerinde beşeri
anlamda başka iradeyi asla kabul etmiyoruz."
Şahin, çözüm süreciyle ilgili olarak ise, "Bu gemi yola çıktı,
durduramayacaklar" dedi.