Şahenk, otomotivi anlattı
Abone olVolkswagen, Audi, Porsche, Seat, Skoda ve Scania markalarının Türkiye temsilcisi Doğuş Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, otomotiv sektörünü anlattı...
Finans, turizm, inşaat ve perakendecilik sektörlerinde faaliyet
gösteren Doğuş Grubu bünyesinde bulunan şirketler arasında bir
ayrım yapmaktan kaçınan Şahenk’in otomobillere olan ilgisi
çocukluğunda başlamış. Otomobili yaşamın bir parçası olarak gören
Şahenk, o dönemde VW Scirocco ve VW GTI modellerine hayranmış.
Doğuş Grubu’nun Başkanı olarak bugüne kadar gazeteler ve
televizyonlarda ekonomi konularında yaptığı açıklamalarla
tanıdığımız Şahenk’le bu kez otomobillerin keyifli dünyası üzerine
konuştuk. Her dönemde otomotiv vergi sağlayıcı bir sektör olarak
görülüyor. Bir süre önce hükümet otomobilde ÖTV oranlarını artırdı.
Otomotive bu kadar yüklenilmesini nasıl karşılıyorsunuz? Bu olaya
şöyle bakmak lazım. Türkiye Cumhuriyeti’nin şu anda uygulamakta
olduğu ve çok da başarılı olduğu bir IMF programı var. Bir kere
vatandaş olarak hepimizin görevi, bu programın devamlılığını ve
başarı sağlandığını görmek ve ne gerekiyorsa onu yapmak. İkincisi
bizler hep rakamların belirli taraflarını ve memleketimizin belirli
gerçeklerini ancak görebiliyoruz. Eminim ki, şu andaki bu kararları
alan hükümetimizin de, bizden daha fazla gördüğü, bildiği ve IMF
programıyla ilgili olsun, yurtdışına Türkiye’nin rakamlarının
görünüşü yönüyle olsun verdiği bazı sınavlar var. Bir mecburiyetten
dolayı bu son vergilerinin geldiğine inanıyorum. Yoksa bugün
hükümet böyle bir talep canlılığı olan, böyle istihdam yaratmış
olan otomotiv sektörüyle ilgili bu tip kararları almaz. Onun için
bazen bazı şeyleri bizim de bilmediğimizi ve hükümetimizin de bunu
muhakkak belirli şekilde, belli yarayı sarmak için yaptığına
inanmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Bunlar IMF programımızın bir
parçasıdır, bu rakamların sağlanması. Bugün bunun yapılması
gerekiyor ki bunlar yapılmıştır. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin,
hükümetimizin aldığı bir karardır. Buna saygı göstermemiz lazım.
Bence bunlara fazla tepkili olmamak lazım. Çünkü hiçbir hükümet
böyle kararları zaten almak istemez. Olgun karşılamak lazım,
çalışmaya devam etmek lazım. Bizim amacımız, sonunda müşterimize,
tüketicimize, Türk halkına istediği malı istediği şekilde, en iyi
kaliteli malı sunmak ve sunduktan sonra da satış sonrası
faaliyetlerimizle, kalitemizle müşterimizin hakkını vermek. Öyle
hakkını vermek ki, bir kere aldığı otomobilden sonra o otomobili
yenilendiğinde yine bizden alsın ve bu zincir sağlansın. Onun için
ben bu vergi olayına açıkçası böyle bakıyorum. İkincisi tabi ki
otomotiv özellikle Türkiye’de artık bir merkez haline gelmeye
başladı. Bu sadece Türkiye’de iç pazar için değil, belli başlı
dünya markalarının Türkiye dışına da net satışı olduğunu görüyoruz.
Dünyada turist olarak gittiğimiz zaman bazı memleketlere sokakta
artık belli dünya markalarının Türkiye’de yapılan ürünlerine
biniyoruz, görüyoruz. Bunlar bizim için önem taşıyor. Otomotiv
önemli bir sektör bildiğiniz gibi. Memleketin inşaat olsun,
otomotiv olsun bunlar parametre sektörleri. Bu belli bir süre sonra
yine dönecektir, yine talep yerine gelecektir. Türkiye’de birçok
otomobil markasının temsilcisi olmanızın dışında, bir insan olarak
otomobil sizin için neyi ifade ediyor? Otomobil ve otomotiv benim
için hayatın bir parçası. İlk başlarda sadece bir yerden bir yere
gitmenin bir parçasıydı. Sonra gençlikle beraber yaşamın bir
parçası olmaya başladı. Bugüne kadar kullandığım otomobiller içinde
en fazla hatıralarımın olduğu model VW Scirocco’dur. Müthiş bir
otomobildi. Gençlik yıllarımın otomobiliydi. Ayrıca, Amerika’ya
gittiğimde de hayalimde Golf GTI vardı. Yıllar içinde otomobile
bakışınızda bir değişiklik oldu mu? Değişti tabii. Şimdi de
Transporter’a biniyorum. Geçenlerde normal bir binek otomobile
bindim. Çok da sevdiğim bir otomobildi. Ama rahat edemedim.
Otomobil kullanmaya fırsatınız oluyor mu? Haftasonları
kullanıyorum. Distribütörü olduğunuz markaların yeni modelleri
Türkiye’ye geldiğinde test sürüşü yapıyor musunuz? Belli
sınıftakileri deniyorum. Mesela son zamanlarda hem Phaeton hem de
A8 kullanıyorum. A8’in kendini kanıtlamış bir otomobil olmasının
yanında Phaeton’un neden hala Türkiye’de hakkı olan yerde
olmadığına aklım ermiyor. Bence Phaeton’un pazarlama açısından
incelemek lazım. Müthiş bir otomobil. Çok yakın bir arkadaşımda da
var. Arada sırada beni işten alır. Yani sadece kullanırken değil,
dururken de bakıyorum muazzam. Sanıyorum halen VW markasını üst
sınıf bir araç olan Pheaton’la bağdaştıramıyorlar. Ama yazık. Bir
Avrupa dinamizmi içinde tam bir Amerikan otomobili rahatlığı var.
Çocuklu aileler için otoda güvenlik önemli Sizce otomobilde olması
gereken en önemli özellik nedir? Aile olarak baktığımız zaman
ailenin kaç ferdi var o da önemli. Bir kere önemli olan bence
güvenlik. Araba sağlam bir araba, ayağı yere basıyor mu? İkincisi
arabanın içindeki kullanım kolaylığı. Üçüncüsü gücü ve bunun sizi o
kritik anlarda yolda bırakıp bırakmayacağı. Dördüncüsü tabii ki
genel dizaynı. Ama, o dizayna giderken belki hani şu olabilir; ilk
önce dizaynı seçip ondan sonra da gidiyor olabilirsiniz. Mesela,
bir genç adam için önemli olan dizaynıdır, motorudur bu insandan
insana değişir. Tabii birçok kişi için fiyat önemli gibi görünse de
maalesef, aslında otomobil bir tüketim ve yatırım aracı. Bunu
aldıktan sonraki hayatı boyunca aynı kalitede ve standartta tutmak
için yapacağınız harcamalar da önemli. Hani bazı markalar vardır
ucuzdur, ama yola çıktıktan sonra 5 senede size yaptıracağı masraf
çok büyük olabilir. Mesela bizim çok muazzam bir markamız Scania,
fiyat olarak baktığınız zaman çok pahalı gibi görünüyor. Ama o
kadar sağlam, parçasıyla, 5-10 senesine baktığınız zaman çok ucuza
geliyor yatırım bakımından. Genellikle ben ona bakarım, ama aile
dendiği zaman tabii ki güven çok önemli. Bence bir anne, baba için
arabanın sağlamlığı önemli. Trafik yoğunluğu sadece İstanbul’a özel
değil Günde kaç saatiniz otomobilde geçiyor? Ortalama iki saat.
Büyük şehirlerdeki trafiği nasıl değerlendiriyorsunuz? Dünyadaki
bütün büyük şehirlerde yoğun bir trafik var. Üç aşağı beş yukarı
aynı yoğunluk İstanbul’da da yaşanıyor. Bunu sadece İstanbul’a özel
diye düşünmemek lazım. Tabii insanlar hep belli saatlerde işten
çıkıyor, işe gidiyor. Bu yüzden belirli saatlerde trafik yoğunluğu
artıyor. Ama yurtdışında farklı örnekler var. Amerika’da insanlar
tek tek kendi otomobilleri yerine, 2-3 kişi bir araya gelir beraber
yolculuk yaparlar. Ayrıca, Amerika’da belirli şeritler, 2-3 kişinin
beraber yolculuk yaptığı otomobillere açıktır sadece. ‘Yurtdışında
olan Türkiye’de de olmalı’ deme lüksüne sahip değiliz diye
düşünüyorum. Bunlar yavaş yavaş olacak. Belki bunlar da Türkiye’nin
güzellikleri onu da unutmayalım. VW’yi Türkiye’de yatırıma ikna
etmeye çalışıyoruz Doğuş Otomotiv’in hedeflerinden söz eder
misiniz? VW araçların Türkiye’de üretimiyle ilgili bir hedefiniz
olduğunuzu biliyoruz. Bu konuda bir gelişme var mı? Ekonominin
geliştiği, güvenin arttığı bir ortamda, otomobil gibi ürünlere daha
fazla güvenle bakma imkanı doğuyor. Ekonomideki havanın değişmesi,
istihdamın artmaya başlaması, finansman imkanlarının iyileşmesi ve
vadelerin uzamasıyla birlikte tüketici piramidindeki değişimler
görülüyor. Yani dün belirli malı alabilecek insan daha yukarı bir
kata çıkma imkanı buluyor. Böylelikle, firmalar tüketici nüfusunda
değişik modellere olan talebi artırma yoluna gidiyorlar. Bu
ekonominin otomotive getirdiği bir şey. Ayrıca, markalar arasındaki
rekabet ortamında araçların üretim teknolojisi, dizayn o kadar
birbirlerine yaklaştı ki artık farkı yaratan en önemli şey satış
sonrası hizmet olarak görülüyor. Artı marka ve markaya olan bir
hissi bağ... Biz de zaten bu sene arkadaşlarımızla beraber
aldığımız kararla, değişik ürünlerimizde ve markalarımızda yavaş
yavaş bunu oluşturmaya başladık. Otomotivde şu anda değer zinciri
dediğimiz olayın bir çok parçasında varız. Yani finansmanından
ikinci eline, satışa sigortasına kadar... Burada bir tek
yapmadığımız açıkçası üretim. Üretimde tabii ki markanın sahibi
olan VW Grubu’nun dünya stratejisinde vereceği bir kararın
sonucunda olur. Bizim amacımız bir Türk vatandaşı, işadamı, grubu
ve işvereni olarak Türkiye’nin coğrafi önemini, iş kalitesini, yan
sanayisini anlatarak onları Türkiye’ye getirip üretim yaptırmayı
sağlamak. Bu tabii ki sadece bizlerin ümidiyle, gayretiyle olacak
bir şey değil. Bu VW Grubu’nun iki dudağı arasındadır, onların
vereceği bir karardır. Böyle bir şey olursa bizler seviniriz.
Gerçekten VW Grubu halka inmiş bir gruptur. VW Grubu’nun Türkiye’ye
yatırım yapması otomotiv sektörü ve istihdam açısından önemli
olduğu kadar, Türk-Alman ilişkilerinin yeni bir yüksek noktaya
çıkması açısından da önem taşımaktadır. Biz bunu bütün
temaslarımızda hep söylüyoruz. Her iş adamının, her grubun bir
hedefi olur. Bu da bizim hedefimiz. İnşallah bir gün VW Grubu’nu
Türkiye’ye getirmek istiyoruz. Bu sadece kuru bir inşallah ya da
kuru bir ümit değil. Biz Türkiye’nin buna layık olduğunu görüyor ve
bizim iş ortağımız olan VW Grubu’nun da bu potansiyelden yarar
sağlayacağına inanıyoruz. hurriyetim