Sağlıklı yaşamın anahtarları
Abone olSağlıklı bir yaşam sürmenin anahtarı, yaşam biçiminde yapılacak küçük değişikliklerde saklı.
Uzmanlar, daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmenin anahtarının,
yaşam biçiminde yapılacak küçük değişikliklerde saklı olduğunu
belirterek, kalp hastalıklarından korunma yollarını sıraladı.
Prof. Dr. Bingür Sönmez, kalp hastalıklarına karşı korunma
yollarını anlattı. Dr. Sönmez, kalp hastalıklarına karşı mücadeleyi
3 ana grupta topladı. Sağlıklı bir yaşam sürmek isteyen kalp
hastalarının yakınlarına büyük görevler düştüğünü ifade eden Prof.
Dr. Sönmez, kalp hastalıklarından korunma yollarını anlattı.
Kalp sağlığı için en kolay yollardan birinin sağlıklı yiyeceklerin
tüketilmesi olduğunu vurgulayan Dr. Sönmez, kolestrolü gerekli
seviyeye düşürmek ve kalp hastalıklarından korunmak için tereyağı,
iç yağı gibi hayvansal kaynaklı yağlardan uzak durulması konusunda
uyarılarda bulundu. Dr. Sönmez, "Zeytinyağı, ayçiçek, mısırözü,
soya gibi bitkisel yağları tercih edin. Kırmızı eti mümkün
olduğunca yemeyin.
Et tercihleriniz balık, hindi, tavuk olsun. Son zamanlarda devekuşu
eti de artık piyasada mevcuttur ve önerilmektedir. Beslenmenizde,
fasulye, mercimek, bezelye gibi kolesterolsüz protein kaynaklarına
yer verin. Yağsız veya az yağlı, süt ve süt ürünleri tüketin.
Konsantre süt, karaciğer, işkembe gibi sakatatlardan, sosis, sucuk,
salam gibi gıdalardan uzak durun" diye konuştu.
Sebze ve meyvelerin, hem lif hem de vitamin ve mineral kaynakları
açısından çok zengin besinler olduğunu, düşük kalorili olan sebze
ve meyveler ayrıca kalp hastalıklarına karşı koruyucu maddeler
içeridiğini belirten Sönmez, "Bu nedenle mümkünse günde 5 porsiyon
sebze ve meyve tüketmeye özen gösterin. Beslenmenizde beyaz un
yerine işlenmemiş buğday unu (kepekli) tercih edin. Örneğin
seçimleriniz kepekli makarna, kepekli pirinç olabilir.
Porsiyonlarınızın dengeli olmasına dikkat edin. Diyet-sağlıklı
beslenmeye çocuk yaşlarda başlanması gerektiğini unutmayın.
Köfte-pilavdan başka yemek yemeyen çocuklarınıza bamya, fasulye,
salata, meyve yemesini öğretin. Çocuklarınızı fast
food-hamburgerden uzak tutun. Unutmayın, 60 yaşında kalp hastası
olduktan sonra diyet yapmak kalp ağrısını geçirmez" dedi.
BEL ÖLÇÜNÜZE DİKKAT EDİN VE MENOPOZU GECİKTİRİN
Yağların karın çevresinde toplanmasının özellikle kalp-damar
hastalığı riskini arttırdığını ve bel çevresinin kadınlarda 88,
erkeklerde 102 santimi geçmemesi gerektiğini unutulması gerektiğine
değinen Sönmez, "Fazla kilolarınızdan kurtulmaya çalışın. Bunun
için öğün aralarında atıştırmalara, hızlı yemek yemeğe son verin.
Yavaş ve istikrarlı kilo vermenin daha sağlıklı ve kalıcı olduğunu
unutmayın. Kilo kaybı sağlıklı bir yaşam için ilk adımdır.
Kilo vermek; kan basıncını, kan şekerini, kan yağlarını ve erken
ölüm riskini azaltır" şeklinde konuştu.
"Östrojen hormonu kadınları damar sertliğine karşı korur. Ancak
menopozla birlikte östrojen hormonu ortadan kalktığı için
kadınlarda anormal bir damar sertliği süreci başlar" şeklinde
konuşan Dr. Sönmez sözlerine şöyle devam etti:
"Bu nedenle kadın hastalıkları uzmanlarının menopozu geciktirmek
için tedavi uygulaması gerekmektedir. Her ne kadar bu hormonun meme
kanseri riskini arttırdığına ilişkin tartışmalar olsa da, yapılan
çalışmalar bu ihtimalin küçük olduğunu gösteriyor. İstatistiklere
göre kanser olma riski ile koroner kalp hastalığı riski
karşılaştırıldığında, kanser riski çok düşüktür.
Araştırmalara göre, Amerika'da her yıl 250.000 kadın koroner kalp
hastalığından yaşamını kaybediyor. Meme kanserinden ölenlerin
sayısı ise 45.000 civarındadır. Kısacası koroner kalp hastalığında
risk daha büyük. Ayrıca östrojen tedavisi sırasında 6 ayda bir
mamografi çektirerek östrojen hormonu takviyesinin olumsuz
etkilerine karşı önlem alınabilir".
SPOR KALP KRİZİNDEN KORUYOR
Tembellik (sedanter hayat) ve aşırı stresten uzak durulaması
uyarısında bulunan Dr. Sönmez, "Düzenli egzersiz kalp hastalıkları
ve kalp krizinden sizi korur. Kalbinizi, kemiklerinizi ve
kaslarınızı güçlendirir. Ancak 35 yaşından sonra yoğun efor
gerektiren bir spora başlayacaksanız, gizli kalp hastalığı riskine
karşı mutlaka iyi bir kalp kontrolünden geçin. Egzersizin en ideali
uzun yürüyüşlerdir. Kandaki kötü kolesterolünüzün yakılması için 5
kilometreyi 45 dakikada tempolu şekilde yürüyün. Egzersizler
sırasında ara vermeyin, kesintili yaptığınız yürüyüşün kalp
sağlığınıza olumlu bir katkısı olmaz. Efor sırasında göğüs ağrısı,
halsizlik, kramp, nefes darlığı gibi şikayetlerle karşılaşırsanız
egzersize derhal ara verin" ifadesini kullandı.
İş ve meslek konusunda hiçbir zaman beceri ve olanaklarınızı
zorlanmaması gerektiğine değinen ve özellikle aile şirketlerinde
kalp krizi sorunuyla sık karşılaşılabileceğinin altını çizen Dr.
Sönmez, "Zengin ailelerin çocukları yurt dışında çok iyi eğitim
alırlar ve genç yaşta şirketin üst düzeyde yönetimine getirilirler.
Ancak mesleki deneyimi olmadığı için bu kişi kendisini sürekli
ailesine kanıtlama çabası içinean. Diyet-sağlıklı beslenm girer ve
stres altında kendisini zorlar. En nihayetinde de omuzlarına
yüklenen ağır sorumluluk bu kişinin önce ülser, sonra kolit
olmasına, en son da kalp krizi geçirmesine neden olur. Bunun
toplumumuzda çok örneği vardır.Bu nedenle çocuklarınıza hazır
olmadıkları sorumlulukları vermeyin" diye konuştu.
AİLEDE KALP HASTASI VARSA DİKKAT
Dr. Sönmez, ailelerinin geçmişinde kalp hastası olan, şişman,
diyabet veya yüksek tansiyon hastası olan, sigara kullananların ve
30 değil de 40 yaşında olan şahısların yaptırması gereken testleri
şöyle sıraladı:
"Total kolesterol, HDL (iyi huylu kolesterol), LDL (kötü huylu
kolesterol), tigliserid ve kan şekeri. Kan yağları dışında düzenli
olarak yüksek tansiyonunuzu ölçtürün. Koroner kalp hastalığından
korunmak için hekim tavsiyesiyle birinci guruptakiler 30, ikinci
guruptakiler 40 yaşından sonra günde 100 mg aspirin almalıdır".
Hastalığı olan kişilerin aileleriyle veya çevreleryle ilgili
sorunlarını bir Liyezon Psikiyatri uzmanı ile görüşülmesi
tavsiyesinde bulunan Dr. Sönmez, "Liyezon Psikiyatri uzmanı,
organik bir hastalığın (kalp hastalıpınızın) psikolojiniz üzerinde
yaptığı bozuklukları inceler. Kendinizle, yaşamla, ailenizle,
eşinizle, dostlarınızla barışık olun. Çok çabuk karar veren, hızlı
hızlı konuşan, merdivenleri birkaç basamak birden çıkmaya çalışan,
sabırsız biriyseniz (A tipi kişilik) yavaşlayın. A tipi kişilikte
kandaki adrenalin seviyesi çok yükselir, bu da spazma neden olur.
Riskinizi azaltmak için daha yumuşak, sakin hareket eden, huzurlu
biri olmaya özen gösterin" ifadesini kullandı.
"Kalbiniz için alkol yararlıdır demiyoruz, fakat eğer içki
içecekseniz tercihiniz yararlı kolesterolü yükselttiği bilinen
kırmızı şaraptan yana olsun (günde bir su bardağı)" diyen Dr.
Sönmez, "Fakat kırmızı şarap içmiyorsanız içinde kalbi koruyucu
maddeler içeren üzümü çekirdekleriyle birlikte yiyebilirsiniz. Üzüm
çekirdeği toz ve kapsül olarak satılmaktadır" uyarısında
bulundu.
KALBİNİZ YORGUNSA DİKKAT EDİN
Kalbi yorgun olanlara uyarılarda bulunan Dr. Bingür Sönmez,
uyarılarını şu şekilde sıraladı:
"Sigara içmeyin, sigara içilen ortamda bile bulunmayın. Düzenli
olarak bir kardiyoloji uzmanının kontrolünde olun. Tedaviniz ilaç,
balon-stent veya ameliyat olabilir, hepsinin olumlu, olumsuz
yanlarını, uzun dönem sonuçlarını doktorunuzla tartışın. Abartılmış
fizik aktivitelerden kaçının, bir kardiyak rehabilitasyon
programına başlayın. Seks konusunda sevgilinizi değil eşinizi, otel
odasını değil evinizi tercih edin. Seksin kalbe herhangi bir zararı
yok. Ancak koroner kalp veya kapak hastasıysanız ya da kalp
yetmezliğiniz varsa seks yapmanızda bir sakınca olabilir. Bu
nedenle gerekli önlemleri aldıktan sonra seks yapmalısınız.
Kalbinize iyi gelen seks değil aşık olmaktır, yani sevmektir.
Aşık olunca mutluluk hormonu olan endorfin salgılanır. Bu hormon
adrenalinin aksine kalbe iyi gelir. Önce eşinize ve çocuklarınıza,
sonra mesleğinize, sonra ülkenize aşık olun. Kalbinize iyi
gelecektir. Birçok kez konuşulduğu gibi haftada şu kadar seks
yapmak kalbe iyi gelir şeklinde tavsiyeler sakıncalıdır. Devamlı
kullanmanız gereken ilaçlarınızı ihmal etmeyin, özellikle yüksek
tansiyon ilaçlarınızın yedeğini bulundurun".
Kan yağlarının 3 ayda bir an. Diyet-sağlıklı beslenmkontrol
ettirilerek tahlil raporunda yazan normal sınırının altında
tutulması gerektiğini belirten Dr. Sönmez, "By-pass ameliyatı
olmuşsanız her yıl bir efor testi, 5 yıl sonra bir kontrol anjiyosu
yaptırın. Bu, hem yapılan by-pass'ları hem de diğer damarlarınızın
durumunu gösterrcektir. Kan yağlarınızı kontrol için diyetin
yetmediği durumlarda mutlaka ilaç kullanın. Bu ilaçların bazı yan
etkileri olabilir ama bir kardiyolog kontrolünde uygulanması sorunu
çözer, Aile ve sosyal yaşamınızı bir kez daha gözden geçirip
hayatınızdaki olumsuzlukları en aza indirin."
HASTA OLAN KİŞİLER ÇEVRELERİNİ SUÇLAMAMALI
Hasta olanların hastalıkları için ailelerini ve çevrelerini
suçlamaması gerektiğinin altını çizen Dr. Bingür Sönmez, "Kalp
hastaları genellikle 3 aşamalı bir süreçten geçer. Özellikle
gençler hasta olduklarını öğrendiklerinde bunu reddetme
eğilimindedir. Bir süre sonra göğüslerine gelen ağrılar onlara
hastalıklarını kabul ettirir. Hastaların 2'nci döneminde ciddi bir
suçlama dönemi başlar. Önce eş, akrabalar sonra patron, meslek,
ülke hastalıktan sorumlu tutulur. Bunun ardından suçlama bir anda
kendisine döner:"Ben iyi bir insan değilim, kendime iyi bakamadım
ve Tanrı beni cezalandırdı."
Hastalığın 3'üncü döneminde hasta tedavi edilir, iyi bir stent ya
da by-pass yapılır. Ama buna rağmen depresyon dönemi başlar.
Hastada "Yarım adam oldum, tamamen iyileşebilecek miyim?" gibi
kaygılar olur. Bu durumda bir liyezon psikiyatri uzmanından yardım
almak uygun olur. Hiçbir zaman yakınınızı (eşinizi-babanızı) hasta
olduğu için suçlamayın" dedi.
Ayrıca hasta olan kişilere çeşitli uyarılarda bulunan Dr. Sönmez,
"Tetkik ve tedavinin her aşamasında onu destekleyin, teşvik edin"
dedi. Sönmez, "Hastalığın oluşmasında kendinizi de hatalı
buluyorsanız, bunu abartılı şekilde telafi etme telaşına girmeyin.
Onun hastalığını hep aklınızda tutun, fakat ona unutturmaya
çalışın. Cinsel konularda olabilecek yetersizlik veya
isteksizliklerde anlayışlı davranın. Diyetin bir aile programı
olması gerektiğini aklınızdan çıkarmayın.
Eşinizin ilaçlarını ve kontrol günlerini yakından takip etmenizin
ona yaşama sarılma ve güven duygusu vereceğini unutmayın. Bu
hastalığın ekip çalışmasıyla, yani eş, çocuk, kardeş, yakın
arkadaşla daha kolay yenileceğine inanın. Eşinize yardımcı olmak
için sizde sigara içmeyin ve sağlıklı beslenin. Hastanızla iyi bir
iletişim kuramıyorsanız bir liyezon psikiyatri uzmanından yardım
isteyin" diye konuştu.