Sağlıklı kent İstanbul için

Gürsel TEKİN gursel@internethaber.com

Son günlerde İstanbul’da yaşanan bir çok olay ve ardından gelen tartışmalarla ilgili Internet haberde yazdığım bir yazımı anımsamak için göz attığımda, bugün bu yaşananlar ve tartışmalara denk düşen ifadeler olduğunu fark ettim. “Şansız Kent İstanbul” başlıklı yazımda can çekişir bir şehirden bahsediyor ve yaşanan sorunları kaynağındaki zihniyetten ve çözüm aşamasında iktidarın kendini olayın dışında görme yaklaşımından bahsediyordum. Sokakta yaşamak zorunda bırakılan çocuklardan, her tarafı saran arazi mafyasından, kaçak yapılaşmadan, deprem riskine karşı hazırlıksız olan şehirden, içinden çıkılmaz hale gelmiş trafikten bahsetmiş ve bunlar gibi birbirini besleyen bir çok sorun olduğu gerçeğini vurgulamıştım. Bu sorunların güzelim kente hiç yakışmadığını, çözümünde ise bu kentte yaşayan ve kentin işleyişinde sorumluluğu olan herkesin çözümde katkısı olması gerektiğini söyleyerek yazımı bitirmiştim.

Bugün başbakanın İstanbul ile ilgili yaptığı açıklamalara baktığımda, O’nun ve yönetiminin İstanbul’da yaşanan sorunlardan kendilerini nasıl sıyırdıklarını ve bundan hareketle ne kadar yersiz çözümler ürettiklerini görüyorum. Kusura bakmayın Sayın Başbakan, bu şehirde ne kadar sorun yaşanıyorsa, bu sorunlarda sizin ve partinizin 12 yıllık büyük sorumluluğu vardır ve bundan kaçamazsınız. Kaç yıl belediye başkanı olarak İstanbul’u yönettiniz? Şu anda sorun olarak tanımladığınız şeyler, sizin yönetiminizde açık şekilde yaşanan ve giderek büyüyen şeylerdi. Şimdi sanki hiçbir şey olmamış gibi elinizde bir altın değnek varmış gibi çözümler üretiyorsunuz. Şunu açıkça belirtmek istiyorum, bu ülkeyi son yıllarında hep sağ partiler yönetti, merkezi politikalarını ekonomik programlarını hep sağ iktidarlar belirledi. Özellikle de İstanbul’un son on yılını, ağırlıkla AKP ve onun öncülü bir siyasi yaklaşım şekillendirdi.

Oy karşılığı izin verilen ve artık varoş bile diyemeyeceğimiz büyük yerleşim alanları oluştu ve belediyeye yakın çevrelere verilen ihalelerle bir çok plansız yapılaşmalara izin verildi. Şimdi bir kenara çekilip tüm bunlardan hiçbir sorumluluğunuz yokmuş gibi davranamazsınız.

İstanbul’a vize uygulama gibi bir niyeti olanlara şunu sormak gerekiyor : İnsanlar yerlerini yurtlarını bırakıp neden İstanbul’a gelmek istiyorlar? Bunun asıl nedeni uygulanan ekonomik politikalardan iflas etmiş Anadolu’daki insanlarımızın çaresizliği olmasın? Uygulanan tarım politikaları ile topraktan kopmuş, işsizlikten ve daha bir çok şeyden kaynaklı olarak yaşadıkları yerlerde tutunacakları hiçbir şey kalmamış insanlara İstanbul’un kapılarını kapatıyorsunuz. Bravo Sayın Başbakan çözümleriniz çok şahane. Her gittiğiniz yerde size tepki gösteren vatandaşları tersleyerek ne kadar idare edebilirisiniz bu ülkeyi? Daha dün Okmeydanı’nda insanlar Büyükşehir Belediyesi’nin yıktığı binalarına tepki gösterirken “Söz Vermişti Bize Kasımpaşalı” diyorlardı. Bunun sorumluluğu da mı başkalarına aittir?

Sadece bu ülkede değil, bu dünyada yaşayan herkesin sağlıklı bir çevrede, huzurlu bir ortamda ve kentsel sorunları çözülmüş şehirlerde yaşamaya hakkı var. İnsanları kentli ve köylü olarak ayırmak ve bunun üzerinden politika yapmaya ise kimsenin hakkı yok. Ayrıcalıklı olmak, yaşadığınız yerle değil, yaşadığınız yerdeki sosyal ekonomik ve kültürel yapının ne kadar iyi olduğu ve gelecekte nasıl daha iyi olabileceği üzerinden değerlendirilebilir. Bugün güzelim İstanbul’u ağırlıklı olarak sorunlarıyla konuşuyorsak, bu durumun sadece İstanbul’un sorunu olmadığını kabul etmek gerekir. Bu noktada merkezi yönetimler işlerine geldiğinde yerel yönetimlerden yanaymış gibi görünüp, gerektiğinde merkezi politikalarını dayatmazlar.

Buradan da tekrar belirtmek istiyorum, bir kentli olarak ben üzerime düşen sorumluluğun farkındayım, sorunları çözümsüz duruma getirenler, sorumlu görünüp işlerini yapmayanlardır. Antik Yunandan beri kentli olmak, yurttaş olmak, yaşadığı yeri sahiplenmek ve yaşadığı yere sadakat duygusuyla bağlı olmak anlamına gelmektedir. Bugün “ben İstanbulluyum” diyorsam, her şeyden önce kentli olmamdan kaynaklanan bir sorumluluk bulunmaktadır üzerimde. Herkesin kent yaşamı içerisinde nerde bulunuyorsa yapması gerekenler vardır. Ülkeyi yönetenler ve şehrin idarecileri ne kadar vurdum duymaz olurlarsa olsunlar, kentli bir yurttaşa düşen daha katılımcı ve eleştirel olmasıdır.

Sağlıklı kent İstanbul için…