Sağlıklı bir bronzluk için.
Abone olYazın vazgeçilmez unsuru güneşin vücudumuz üzerindeki etkilerinden ne kadar haberdarsınız? Güneşin zararlı etkilerinden nasıl korunuyorsunuz?
Amerikan Hastanesi Dermotoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Yasemin
Oran, güneşin zararlı etkilerinden korunmamız için neler yapmamız
gerektiğini anlattı.
Yaz geldi, çoğumuz deniz ve güneşle kucaklaşacağımız sahillerle
buluşmanın tatlı bir sabırsızlığı içerisindeyiz. Peki, yaz
tatillerinin vazgeçilmez unsuru güneşin vücudumuz üzerindeki
etkilerinden ne kadar haberdarsınız? Ya da sağlıklı bir bronzluk
için neler yapmanız gerektiğini biliyor musunuz?
VKV Amerikan Hastanesi Dermotoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Yasemin
Oran, güneşin zararlı etkilerinden korunmamız için neler yapmamız
gerektiğini anlattı.
GÜNEŞSİZ BİR HAYAT DÜŞÜNÜLEMEZ! AMA...
Dünyadaki tüm varlıklar için güneş bir hayat kaynağı. Güneşin
insanlar üzerinde yarattığı en temel faydalar arasında, birçok
hastalığın tedavisinde kullanılan antibaktriyel etkisi yer alıyor.
Aynı zamanda vücut üzerinde D vitamini sentezlenmesini
gerçekleştirdiği için özellikle çocukların kemik gelişiminde temel
bir rol üstleniyor. Sağladığı bronzluk etkisi ile estetik bir öneme
sahip olan güneş, akne ve sivilce tedavisinde de çok işe
yarayabiliyor. Ancak, tüm bu faydaları içeren temel hayat
kaynağımız güneş, ozon tabakasının incelmesiyle birlikte artık
insanlar için bir tehlike unsuru haline gelmeye başladı. Ozon
tabakasının incelmesiyle birlikte, yer yüzüne ulaşan ultraviyole
radyasyonu miktarında büyük bir artış oldu. Eskiden, yeryüzüne
sadece A ve B ultraviyole radyasyonu ulaşırken artık C ultraviyole
radyasyonu da ulaşmaya başladı.
Peki, ya sonuç? Sonuç hiç de iç açıcı değil. A ultraviyole
radyasyonu cildin erken yaşlanması ve kırışmasına neden olurken, B
ve C ultraviyole radyasyonları ise deri kanserleri riskini
artırıyor. Bu yüzden de sadece deniz ya da havuz kenarında
güneşlenirken değil, günün her saatinde güneşten korunmamız büyük
bir önem taşıyor.
AÇIK TENLİLER VE KIZILLAR EN RİSKLİ GRUBU OLUŞTURUYOR!
Güneşe karşı nasıl korunmamız gerektiğini belirlemede cilt tipiniz
büyük bir önem taşıyor. Güneşin zararları açısından en fazla riski,
beyaz tenliler, kızıllar ve hiç bronzlaşamayan ya da güneşe
çıktıkça deri yanıklarıyla sonuçlanan cilt tipleri taşıyor. Cildin
rengi koyulaştıkça yanma riski de o oranda azalıyor. Ancak, esmer
tenlilerde de ozon tabakasının incelmesiyle birlikte güneş yanığı
oluşması hiç de az rastlanır bir durum değil.
NE ZAMAN GÜNEŞLENMELİ?
Yapılan araştırmalar, güneşlenme için en ideal saatlerin sabahları
saat 10.00’a kadar, öğleden sonraları ise saat 15.30’dan sonra
olduğunu ortaya koyuyor. Bu saatlerin dışında ise, kesinlikle ve
kesinlikle gölge yerlere çekilmen ve dinlenmen öneriliyor. Bu
arada, beton zeminlerin ve deniz suyunun ultraviyole ışınlarını çok
iyi yansıttığını da aklınızdan çıkarmayın. Bu yüzden de gölgede de
yanabileceğinizi asla unutmayın!
NASIL GİYİNMELİ?
Şapkalar, yüzümüz için tam bir koruma sağlamasa da mutlaka
kullanılmalı. Giysilerimiz de güneşin etkilerinin cildimize
ulaşmasını engellemiyor. Özellikle, tatil beldelerinde tatil
yapanların giysilerini giymeden önce ciltlerine uygun bir koruyucu
krem sürmelerinde büyük yarar var. Açık renkli ve pamuklu giysiler,
ultraviyole ışınlarını daha fazla geçiriyor. Ancak, koruyucu
kremlerle bu etkiyi bertaraf etmek mümkün.
Çalışan kişiler ise, eğer serin bir ortamda çalışıyorsa, koyu
renkli giysileri tercih edebilirler. Zira, koyu renkler,
ultraviyole ışınlarını yansıttığı için güneşin etkilerini
azaltıyor. Ama buna karşılık sıcağı absorbe ediyor. Bu yüzden de
serin yerlerde çalışan kişiler, koyu renkli giysileri tercih ederek
güneşe karşı daha fazla koruma sağlayabilir.
EN UYGUN KORUYUCU ÜRÜNÜ NASIL SEÇMELİYİZ?
Öncelikle, koruyucu kremlerin güneşe karşı tam bir koruma
sağlamadığını unutmayın!
Güneş kremlerinde yer alan ve SPF olarak adlandırılan farklı
derecelerden oluşan koruma faktörlerinden, cilt tipinize en uygun
olanını seçmeliyiz. Peki, koruma faktörü ne işe yarıyor? Bunu bir
örnekle açıklayalım: Deriniz güneşle buluştuğunda, 15 dakikada
kızarıyorsa ve yanma reaksiyonu gösteriyorsa, koruyucu bir kremde
yer alan 15 koruma faktörü, sizi güneşe karşı 15x15 dakika
koruyacak anlamına geliyor.
Güneşe en fazla hassasiyet gösteren yaşlılar ve bebekler 45-50 SPF,
çok açık tenliler 60 SPF, esmerler 15-25 SPF içeren ürünleri tercih
etmeliler.
Koruyucu ürün seçerken yüzünüz için krem, vücudunuz için süt
formundaki ürünler kullanabilirsiniz. Çok yağlı bir cilde sahip
iseniz jel formundaki kremler ile serinletici sprey
kullanabilirsiniz.
Terleme, deniz suyu gibi etkiler koruma faktörünün bir kısmının
deriden atılmasını sağlıyor. Bu nedenle de koruyucu kreminizi dört
saatte bir yenilemeniz gerekiyor.
Güneş koruyucularını deride emilmesi ve etkin bir koruma
sağlayabilmesi için de güneşe çıkmadan yarım saat önce sürmeniz
gerekiyor. Aksi takdirde, cildiniz direkt olarak güneşin zararlı
etkilerine maruz kalıyor.
İçinde, havuç ya da hindistan cevizi gibi katkı maddeleri içeren
koruyucu ürünleri, güneşin etkisini artırdığı ve egzamaya neden
olduğu için önerilmiyor.
Bitkilerle (örneğin havuç) ya da tablet olarak aldığımız
betakaroten de deride boyama etkisi yaratarak hoş bir bronzluk
yaratıyor ve aynı zamanda derinin güneşe karşı korunmasına yardımcı
oluyor. Tatile çıkmadan önce veya tatil sırasında da betakaroten
alabilirsiniz.
Tatile gitme şansı olmayanlar içinse hoş bir müjdemiz var: Piyasada
birçok marka adı altında üretilen self bronzanlar oldukça güvenli
bir bronzluk sağladığı gibi, koruma faktörü içerdikleri için de
oldukça etkililer.
OLAN OLDU... YA ŞİMDİ?
Deniz ve güneş banyosunun ardından cildiniz reaksiyon vermeye
başladı. Şimdi neler yapmalısınız?
Hafif derecede bir yanma ya da kızarıklık oluşmuşsa, soğuk su
uygulamasının yanı sıra, uzman tavsiyesiyle anti-allerjik bir ilaç
kullanmalısınız. En son olarak da cildinizin rahatlaması ve
kaybettiği nemi tekrar kazanabilmesi için nemlendirici bir krem
kullanın.
Yüksek ateş, titreme gibi belirtilerle birlikte, ciltte su toplama,
ağrı gibi etkiler görülüyorsa, bu uygulamaların yanı sıra, Aspirin
ve uzman tavsiyesiyle antiromatizmal ilaçlar (apranaks)
kullanmanızı öneririz.
Yanma vakalarında asla, sulu pudra kullanmayın. Bu tür ürünler,
geçici bir rahatlama hissi yaratsa da, bir süre sonra deriyi
gerginleştirir ve daha fazla rahatsızlık verir.
Kaynak: www.ntvmsnbc.com