Sağlıkçıların 'vatan nöbeti' ağlattı
Abone olSağlık Bakanlığı, 15 Temmuz gecesi görevde olan sağlıkçıların anılarını kitaplaştırdı. Yayın yönetmenliğini İbrahim Barbaros Akçakaya'nın yaptığı kitabın editörlüğünü ise Doç. Dr. Şervan Gökhan, Özlem Şimşek Çelik ve Elif Yardım üstlenmiş.
Sağlık Bakanlığı, 15 Temmuz gecesi görev başındaki
sağlık çalışanlarının anılarını kitaplaştırdı. "Vatan İçin Sağlık
Nöbetinde" adlı kitapta yer alan anıların bir de belgeseli
hazırlandı. İşte gizli kahramanların gözünden 15 Temmuz
gecesi;
Yayın yönetmenliğini İbrahim Barbaros Akçakaya, editörlüğünü ise Doç. Dr. Şervan Gökhan, Özlem Şimşek Çelik ve Elif Yardım'ın üstlendiği kitap, Sağlık Bakanı Recep Akdağ tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunuldu. Kitapta, 15 Temmuz'da görev başında yer alan sağlıkçıların yaşadıkları yer alıyor. İşte kitaptan bazı bölümler;
"30 ARKADAŞIM ŞEHİT OLDU"
15 Temmuz gecesi hastaneye gittiğimde yoğunluk vardı. Herkes
olayın şoku içindeydi. Acil Servis'te 200'den fazla personel vardı.
Çalışırken bir yandan da patlama sesleri duyuyorduk. Hastalardan
bir tanesi 50 yaşında bir kadındı. Üzerinden tank geçmişti.
Ortopedi'ye yatırdım. Bir hastam Özel Harekat'ta görevliydi. 60
yaşında bir erkek. İfadesine göre arkadaşlarıyla toplandığı sırada
üzerlerine bomba atmışlar. Elimi tutarak ağladı: "30 arkadaşım
şehit oldu" dedi.
Erdem Haytaç
Doktor/ Ankara
"MORGLARDA YER KALMADI"
Şehitlerimiz toplu halde geldi (Gölbaşı Özel Harekat). Vücut
bütünlükleri yoktu. Morgda dört yerimiz kalmıştı, belediye morgunda
da yer kalmamıştı. Ne yapacaktık? Polikliniklerin klimalarını
açarak şehitlerimizi oraya koymaya başladık. Sonrasında
şehitlerimizi Gölbaşı'nda bulunan bir firmanın soğuk hava deposuna
koyduk. Bu arada bir hemşire arkadaşımızın eşinin ve bir
personelimizin de abisinin şehit olduğu haberini almıştık, o anda
yıkıldık.
Sebahattin Yetim
Müdür Yardımcısı/ Ankara
"ÇOCUĞUNU BIRAKIP YARALILARI GETİRMEK İÇİN
GİTTİ"
Sabaha karşı 04:30- 05:00 sıralarında Acil'den içeri tekerlekli bir
sandalyede 17-18 yaşlarında genç bir çocuk getirildi. Görünüşte
hiçbir şeyi yok gibiydi. Yanına yaklaştığımda bir şeyi olmadığını,
sadece biraz başının ağrıdığını söyledi. Kontrol ettiğimde başından
yaralandığını gördüm. Vurulmuştu ama o farkında değildi. "Seni
buraya kim getirdi" diye sordum. "Babam getirdi" dedi. "Baban
nerede?" diye sordum. Duyduğum cevap karşısında çok duygulanmıştım.
Biz çocuğumuzu azıcık ateşlendi diye gözümüzün önünden ayırmazken
onun babası diğer yaralıları aracıyla hastaneye yetiştirebilmek
için çocuğunu Acil'in kapısına bırakıp geri dönmüştü.
Yelda Çemrek
Hemşire/ Ankara