Sağlığı tehlikeye sokan inanışlar
Abone olBirçok kadın hala gebelikten korunmak için, yemeklerine katır tırnağı, bal veya at sineği koyuyor.
Kayseri'de yapılan bir araştırmaya göre, doğum sırasında ve
bebek bakımıyla ilgili, sağlığa hiçbir yararı olmayan hatta sağlığa
zararlı olan bazı adet ve davranışların bazı yörelerde yaygın
olarak kullanılmaya devam edildiğitespit edildi. Erciyes
Üniversitesi (EÜ) öğretim üyeleri Vesile Şenol, Demet Ünalan, Yusuf
Öztürk ve Fevziye Çetinkaya, Kayseri bölgesinde 22 beldede, mevcut
halk ebeliği uygulamalarının tespiti, tanımlanması amacıyla bir
araştırma yaptı. Araştırmadan çıkan sonuca göre, halk ebeliği
uygulamalarında faydalı olmayıp, bazısı sağlığa zararlı, bazısı da
zararlı olmasa da hiçbir yararı olmayan adet ve davranışların
önemli boyutta yaşandığı tespit edildi. AKIL ALMAZ YÖNTEMLER
UYGULANIYOR Araştırmada, kadınların yüzde 8.3'üne kolay doğum için,
daha önceden doğumu kolay yapan bir kadının elinden, eteğinden ya
da üzerindeki gömleğin ıslatılarak suyunun içirilmesi ve kadına
hamileliği boyunca ağır işler yaptırılması gibi yöntemler
uygulandığı anlaşıldı. Araştırmada sağlığa hiçbir faydası olmadığı
halde halk ebeleri tarafından uygulanmaya devam edilen ilginç
yöntemlerden bazıları şöyle: ''Geleneksel uygulamalarla faydalı
olacağı inancıyla bebeklerin yüzde 18.3'ünün göbek kordonu cam
kırığı ve jilet ile kesiliyor. Yüzde32.6'sının göbek kordonunun
kuruyup düşmesi için penisilin tozu ekiliyor. Yüzde .8'inde göbeğin
ufalanıp dökülmesi, tükürülmesi, anne sütü, tereyağı, zeytinyağı
sürülmesi gibi işlemler yapılıyor. Yenidoğan bebeklerin yüzde
23.4'ü üç ezan vakti geçtikten sonra emziriliyor ve yüzde 62.5'ine
besin olarak şekerli su veriliyor. Bebeklerin yüzde 51.1'inde kırkı
basmadığından şüphelenildiğinde nazarı değdiğine inanılan kişilerin
sokak kapısı eşiğinden gizlice biravuç toprak alınıp, bebeğin
odasının dört tarafına serpiliyor.'' BEBEKLER TUZLANIYOR
Araştırmada kırkı basan çocuklara ilginç yöntemler uygulandığı
tespit edilirken, bu bebeklerin yüzde 28.6'sına ocaktan alınan odun
ateşi, ard arda üç kez bebeğin başı ve gövdesinden geçirildiği ve
yatağının altındaki su dolu tasa atıldığı, yüzde 14.3'ünün ise
kundağıile tuvalette ters tutulduğu, üzerinden muşamba geçirildiği
ve tepesinden aşağıya doğru su dolu maşrapa boca edildiği saptandı.
Araştırmada, yenidoğan bebeklerin geleceklerinde
yaşayabileceklerisorunlarla ilgili de ilginç yöntemler uygulandığı
belirlendi. Buna göre, bebeklerin yüzde 44.4'ünün pişik olmaması ve
büyüdüklerindeter kokmaması için tuzlandığı, yüzde 37'si bezleri
yıkamadan ve temizlemeden kurtulmak, sancıyı alması, tahta beşikte
yatan bebeğin etlenmesi, gelişmesi için höllüğe yatırıldığı, yüzde
59.6'sının da bacakları düzgün olsun, asabi ve hareketli olmasın
diye kundaklandığı tespit edildi. 21. YÜZYILDA EŞEK SEMERİYLE
TEDAVİ Araştırmada bebekleri sarılık hastalığından korumak,
loğusaların tedavisi, kısırlık ve doğum kontrolü gibi konularda
batıl yöntemlerin uygulanmaya devam edildiği tespit edilirken, bu
yöntemlerden bazıları şöyle sıralandı: ''Bebeklerin yüzde 54.5'inin
sarılıktan korunması için yüzüne sarı yazma örtülüyor. Yüzde
10.9'unun alnına bal mumu ile altın yapıştırılırken, yüzde yüzde
32.72'sine tatlı türü yiyeceklerin verilmesi, anne ve babasının
altın yüzüklerinin bebeğin üzerine takılması gibi yöntemler
uygulanıyor. Sarılık tedavisi için bebeklerin24.4'ünün kaşının
arası kesilirken, yüzde 8.9'una kendi idrarı içiriliyor.'' Doğum
sonu ağrıları geçmeyen loğusaların yüzde 12.1'i günde üç kezsıcak
samanlı suya sokulup oturtulurken, yüzde 11.1'inin ise karnına
''eşek semeri'' bağlanıyor. Çocuğu olmayan kadınların yüzde
52.0'ına hocaya yazdırılan ve yarısını kocasının yediği meyvenin
diğer yarısı yedirilirken, yüzde 24'ünün rahmine tarçın, karanfil,
anason, kuyrukyağı, soğan, kütükte dövülmüş yağlı et sıyrıntısı ile
karabiber karıştırılarak hazırlanan merhem koyuluyor. İstenmeyen
gebelikten korunmak için ise, kadınların yüzde 23.0'ının
yemeklerine katır tırnağı, bal veya at sineği konulurken, yüzde
23.0'nın ise cinsel organına limon, şap, limon tuzu, nışadır, göz
taşı, ebe gömeci, çorap şişi, tavuk tüyü, çuvaldız ve çöp
konuluyor. Uzmanlar, bu uygulamalarının sağlığa hiçbir yararının
bulunmadığını hatta bazılarının sağlık açısından tehlikeli sonuçlar
yaratabileceğine dikkat çekiyor.