Bazı istisnalar dışında yazılı ve görsel medyanın ve yine digital
medyanın sağlam aile yapısına saldırmaları, cinsel sapıklık ve
edebe aykırılığı yayma gayretleri elbette sebebsiz değildir.
Bugüne kadar sağcı-solcu, gerici-ilerici, dinini yaşayan
müslümanlara aşırı dinci, fundamentalist, dini köktenci gibi
uydurma sözlerle sataşarak dindar-laik ya da bin yıl bir arada
yaşayan bu ülke insanını etnik ve ya mezhep farkı ile bölemeyenler,
uzun bir süredir Türkiye’de yaşayanların sağlam aile yapısını, örf
ve adetlerini çökertme peşindedir.
Türk devletini yıkmak, Türk milletini bölmek ve bu ülkede
yaşayanların öncelikle dini inançları olmak üzere milli ve manevi
değerlerini imha etmeye özeniliyor.
Karlı dağ başında hurma yetişmez. Kardelen çiçeği de çölde değil
karlı dağlarda yetişir. Her çiçek ve ağacın hatta canlının yaşadığı
bir ortam vardır.
Türk milleti en az 5 bin yıllık şerefli bir tarihe sahiptir. Hiç
bir millet Türk milleti kadar çok sayıda medeniyet ve devlet
kuramamıştır. Ayrıca son hak din olan İslamiyete bin yıl hizmetle
şereflenmiştir.
Batının ilim, teknoloji ve faydalı yönlerini almamız esasen
dinimizin emridir. Ama batının köhneleşmiş cinsi sapıklıklarla
kirlenen medeniyetini almak zorunda değiliz.
İçinde bulunduğumuz asrın Türk ve İslam asrı olmasını istiyorsak
sebeplere sarılmak zorundayız.
Bu ise batı taklitçiliğinden kurtularak kendi öz benliğimize,
örf ve adetlerimize, asırlardır bizi ayakta tutan ve köklerimiz
olan milli ve manevi değerlerimize dönmeliyiz.
Osmanlı sadece Rusya ile 16 savaş ve diğer ülkelerle yapılan
savaşlar dahil edilirse yüze yakın savaş ve binlerce muharebe,
Osmanlı dahilinde çıkartılan yüzlerce fitne ve isyanlara ve bütün
dünyanın Osmanlıya karşı açtığı soğuk savaşın
psikolojik-kültür-ekonomik-siyasi, savaşlara rağmen 626 yıl ayakta
kalabilmiştir.
Osmanlıyı yıktılar ama onun yıkılışına da sebep olan menfi
yönleri teşhis edilerek Osmanlıyı yükselten iyi yanları alınarak
yeniden süper güç olarak dünya siyaset platformuna çıkmalıyız.
Bu millet ve bu devlet Avrupa Birliği kuyruğu olmaya layık
değildir.
Batı sadece öldürücü silahlar ve zehirli gazlar imal
etmiyor.
Batının imandan, ahlaktan, iffet ve namustan uzak materyalist
ikliminde; Aids, fuhuş, alkol, kumar, uyuşturucu alışkanlığı, cinsi
sapıklık, seviyesizlik, sevgisizlik, evlilik dışı hayat ve
doğumlar, cinayetler, saldırganlık, gasp, ırza tecavüzler ve daha
nice sosyal felaketler Batı’da ve onu körükörüne taklit edenlerde
çığ gibi artmaktadır. Ve batı medeniyeti ile birlikte onu taklit
edenlerde de temeller çatırdamaktadır.