Sağ'a göre Madımak'ı devlet yaktı
Abone olSanatçı Arif Sağ, 1993 yılında Sivas’ta Madımak Oteli’nin yakılmasının ‘Türkiye’deki irticanın boyutunu görmek isteyenlerce tezgahlandığını’ öne
Söz konusu hadisenin bant kayıtlarının tarafsız kişilerce
yeniden incelenmesini isteyen Sağ, olayların başlangıcı sırasında
resmi elbiseli bir subayın rolüne dikkat çekti. Sağ, İş Bankası
Kültür Yayınları arasında çıkan “Muhalif Bağlama” isimli kitapta
Sivas olaylarından Aleviliğe, Orhan Gencebay’dan Mesut Yılmaz’a
birçok konuda ilginç açıklamalarda bulundu. Madımak olayında tek
suçlunun yargılanan ve hüküm giyen 33 sanık olmadığını vurgulayan
Sağ, “Onlar sadece saptanan ve yargılanan ve mahkum olanlar...
Gerçek suçlular nerede? Bu olaya göz yumanlar, yangına körükle
gidenler, müdahale etmeyenler nerede? En az yargılanıp idama mahkum
olanlar kadar suçlular onlar da. Belki devleti yönetenler o gün
olaya ciddi baksalardı bugün 37 insanın acısı yaşanmayacaktı.”
dedi. Devleti yönetenlerin Sivas olaylarına seyirci kaldıklarının
altını çizen Sağ, yaşananları şöyle değerlendiriyor: “Diyorum ki
devlet irtica diye bir yapıdan giderek rahatsızlanmaya başladı. Ama
buna rağmen irtica diye bir gelişme vardı Türkiye’de. İrticacıların
işi nereye kadar götüreceğini görmek isteyenler bu senaryoyu hayata
geçirdiler; ama fatura çok ağır ve acı oldu.” Sivas olaylarının
tarafsız insanlar tarafından yeni baştan incelenmesini talep eden
Sağ, o günle ilgili ilginç bir detaya dikkat çekiyor: “Bant
kayıtlarında her şey apaçık ortada. Mesela o günlerde
televizyonlardan izlediniz, gazetelerden okudunuz. Üniformalı biri
geliyor, arabasından iniyor, orada kalabalığın içinde kareli
gömlekli bir herif var, oteli yakan. Geliyor onunla öpüşüyor,
arabasına binip gidiyor subay. Olaya müdahale etmiyor.” Arif Sağ’ın
eşi ve annesi Sünni Annesi Ayşe Sağ ile karısı Yıldız’ın Sünni
olduğunu anlatan Arif Sağ, Aleviliği bir yaşam felsefesi olarak
değerlendiriyor. Sağ, fikrî açıdan sola kayışının 12 Mart döneminde
gerçekleştiğini anlatıyor. O tarihe kadar tek derdinin bağlamayı
iyi çalmak, kentli olmak ve para kazanmak olduğunu söyleyen Sağ, “O
döneme ‘aydınlanma dönemim’ bile denilebilir. Kendime geldim ve
eski Arif Sağ’ı 1975’te mezara gömdüm.” diyor. Sağ, bu tarihten
itibaren gerçek Pir Sultan anlayışını kavrayabildiğini belirtiyor.
Sol partilerde siyaset yapan Sağ, ANAP eski Genel Başkanı Mesut
Yılmaz’ı CHP’lilere göre daha demokrat buluyor. Arif Sağ,
“Kökeninde Turgut Özal ve onun dünya anlayışı olmasaydı, Mesut
Yılmaz da 12 Eylül’ün bir ürünü, yapının bir devamı olmasaydı,
belki ben yanında bile yer alabilirdim.” diyor. Sağ, müzik hayatına
aynı dönemde başladığı ve İstanbul’da bağlama kurslarına birlikte
gittiği Orhan Gencebay’ı ‘kendini geliştirmedi’ diye eleştiriyor.
Alevi tekkelerinin devlet tarafından işletildiğine dikkat çeken
Sağ, Tekke ve Zaviyeler Yasası’nın günümüze hitap etmediğini iddia
ediyor. Yasanın değişmesini isteyen Sağ, Türkiye’de Sünnilerle
Alevilerin arasında tarih anlamında bir çelişki bulunmadığını
belirtiyor. Sağ şunları söylüyor: “Türkiye’de Yezid adında adam
yoktur. Eğer Türkiye’deki Sünniler, Yezid’in ve Muaviye’nin yapmış
olduğunu tasvip etseydiler, sevseydiler, çocuklarına onların adını
koyarlardı, koymamışlar. Yani ben ‘lanet Yezid’ demişim, Sünniler
de demiş.” Haber: Erkan Acar Kaynak: Zaman