Şafak Sezer'in ilginç itirafı!
Abone olÜnlü oyuncu Şafak Sezer oyunculuğunu, dizisini, reklamlarını.. kısacası hayatına dair samimi itiraflarda bulundu.
'İner Misin Çıkar Mısın' adlı programda adını duyurduktan sonra
şöhret basamaklarını hızla çıkan Şafak Sezer oyunculuğunu; film ve
dizilerin yanı sıra reklamlarda da sürdürüyor. Reklamlar sayesinde
kendisini rahat ettirecek paraya kavuştuğunu söyleyen ünlü
komedyen, Vodafone'un reklam çekimi için gittiği Paris'te, Yeni
Aktüel Genel Yayın Yönetmeni Hakan Turpçu'ya bu aşk kentiyle ilgili
gözlemlerini ve canlandırdığı karakterleri anlattı... ;
Paris'teki romantizmden etkilendiniz mi?
Paris'in bütün dümeni Eyfel'in etrafında dönen ışıklandırma. Bana
göre öyle ahım şahım bir yer de değil. Mesela bir Roma değil...
Bizim Mimar Sinan'ın eserleriyle Paris'in tarihi yapıları dans bile
edemez. Bir Ayasofya mesela, üç Notre Dame eder... Noel
münasebetiyle tüm dükkanları ışıklandırmışlar. Tamam, çok güzel
olmuş... Ama aynısını bizde yapmaya kalksan olmuyor. Adam para
harcayıp dükkanı buradakiler gibi ışıklandırsa, aynı gece onca
'yanardöner'i gören muhitin tüm tinercileri camı kırıp içeri
dalar.
PARİS'İN İMPARATORLARI GARSONLAR
İstanbul'a döndüğünüzde Paris'i soranlara ilk ne
anlatacaksınız?
Paris'in imparatorları olan garsonlarını... Müşteriyle göz göze
gelmemek için özel ders alıyorlarmış. O derece soğuklar yani... Her
biri garson değil, sanki Napolyon Bonapart. Hepsinin altında son
model arabaları, güzel evleri varmış. Paris'in kralı onlar. Mesela
bir garsonla iki dakika muhabbet ettik. Geçenlerde bir maç izlemek
için Türkiye'ye gelmiş. Beni televizyonda görmüş. "Sen o
reklamlardaki 'Kırmızı' diyen adamsın" diyor. "Prison Break izler
misin?" diye sordu. "Hastasıyım" deyince, "Ben o dizideki Sarah'la
birlikte oldum" dedi. Sarah ve yanındaki kız arkadaşıyla hem de.
'Vicky Cristina Barcelona' filmindeki gibi takılmışlar. Sarah bir
kız arkadaşıyla Paris'te bunun çalıştığı dükkana gelmiş, bizimki
zaten buraların imparatoru olduğu için kızı tavlamış, birlikte
olmuşlar. Bunu da bana anlatıyor. "Ülkende ünlüsün diye kendini bir
şey sanma" mesajı veriyor.
Reklamlardaki karakteriniz aslında rakip şirketi temsil
ediyor. Aslında siz Vodafone'un değil de rakibin ekran yüzü mü
oluyorsunuz?
Canlandırdığım Selim karakteri, başka operatörü kullanan bir
vatandaş. Sürekli kendi kullandığı operatörü övmeye çalışıyor ama
sonunda Vodafone'un kırmızısı karşısına çıkınca sinirlenip kaçıyor.
Selim'in yanı sıra bir de hemşire tiplemesi var. İnsanlar onu daha
çok beğendi sanki... Aslında ben hemşireye karşıydım. Kadın
kılığına girmek istemiyordum. Bunu ekiple epey tartıştık. Ama
reklam serisinde en çok izlenen ve ilgi odağı olan hemşireli
olanlar oldu.
'KOLPAÇİNO' SONRADAN PATLADI
"Kadın kılığına girmem" kaprisi profesyonel bir oyuncuya
yakışıyor mu?
Evlenip çoluk çocuk sahibi olunca bir başka düşünmeye başladım. "Bu
tür rollerde de olmayıvereyim" duygusu sardı beni. O yüzden hemşire
kılığına girme fikrine soğuk yanaşmıştım. Zaten çevremden gelen
"Şafak Sezer hemşire fantezisinin sonudur" eleştirileri doğru
düşündüğümü kanıtladı. Ama iş işten geçmişti artık. Hemşire
kılığında aynı Ankara'daki ablama benzedim. 47 yaşında ve hâlâ
evlenemedi.
Altı yıl kadar önce hayatınızdaki kırılma noktası olarak 'İner
Misin Çıkar Mısın'daki birinciliğinizi işaret etmiştiniz. Bir
yandan 40 reklamlık bir kampanya, diğer yandan herkesin dilindeki
Erman Kuzu tiplemesi... İki kırılma noktası her kariyere nasip
olmaz...
İkinci kırılma noktası yaşadığım doğru. Ama bütün bunlar olurken
bir yandan da 'Kolpaçino'nun DVD'leri yok satıyor. Birbirini
etkiliyor. Bakın size gerçeği söyleyeyim; 'Kolpaçino' filmi
sinemalarda gösterildiğinde sadece 600 bin seyirci yaptı. O dönem
domuz gribi salgını vardı. "Sinemaya gitmeyin" falan diyordu
herkes. Ama film şimdi bir patladı, arkadaşıma filmin DVD'sini
götüreceğim, kaç haftadır bulamıyorum hiçbir yerde. Reklamsa al
sana reklam. Filmimin tanıtımını biraz geç de olsa kendim yapmış
oldum.
TÜM DİZİLERİ İZLİYORUM AMA 'EZEL'
FANATİĞİYİM
'Türk Malı' ile ilgili ne zaman bir haber çıksa, içeriği ya "Sette
tartışma çıktı" ya da "Falanca oyuncu Şafak Sezer'le anlaşamadı ve
ayrılıyor" oluyor. En son Binnur Kaya için aynı şeyleri okuduk.
Binnur'un bir sözleşmesi vardı. Süresi sona erince tercihini
ayrılmaktan yana kullandı. Sırf kavga ettiğimiz için diziden
ayrılması gibi bir durum söz konusu değil. Önceleri sinirlerimiz
bozuluyordu bu tür haberlere, artık sallamıyoruz. Mesela bir
keresinde Melek Baykal'ın odasında toplanıldı, "Şafakçığım, biz bir
haber duyduk, diziye katılmamız sorun olmuş" dediler... Hesapta
setin ortasında "Onlar gidecek" diye bağırıyormuşum. Melek Abla
üzerime oturup istese beni oracıkta öldürür.
Peki neden hep bu söylentiler çıkıyor? İsminizin önüne
eklenmiş 'asabi' sıfatıyla yaşamak nasıl bir şey?
Konu işse asabi olunur. Mesela hemşire kılığına girmişim, makyajım
yapılmış, rujum sürülmüş. Yönetmen trafikte takıldığı için bizi iki
saat bekletince asabi oluyor tabii insan.
Siz hangi dizileri seyrediyorsunuz?
İstisnasız hepsini izliyorum. Ama 'Ezel'in özellikle fanatiğiyim.
Ufuk Bayraktar adında bir kardeşimiz var, Ramiz Dayı'nın gençliğini
oynuyor... 10 numara oyunculuk yapıyor. Beni 1970'lerin başına
götürüyor.