Şafak Pavey'in geçirdiği bir tren kazası sonrası sol bacak ve
sol kolunu kaybettiğini biliyoruz.
Yeter!
Ne nasıl olduğu ne de neden olduğu bizi ilgilendirmez!
Kocası için mi trenin altına atladı, sevgilisi için mi atladı,
bir çocuğu kurtarmak isterken mi oldu, yoksa dengesini kaybedip mi
düştü!
Velev ki kocası için atladı ne olacak yani kürsüdeki konuşmasını
haksız mı çıkaracak!
Yani, Şafak Pavey'in konuşmasını haksız çıkarmanın yolu
bu mu?
Özel hayatına çomak sokmak mı, acılarına tuz basmak mı, olmayan
uzuvlarını acıtarak canını yakmak mı?
Bir insanın hayatındaki en kara günü günyüzüne çıkarıp,
"keskin cümle" darbeleriyle oluk oluk kanatmak
mı?
Bir vekilin sözlerini haksız çıkarmanın yolu, onu can
evinden vurmak mı?
Fikirlerle savaşmanın yolu, bir insanı en çok acıyan
yerinden kurşunlamak mı?
Bir insana böylesine acımasızca vururken bir yandan da uzvunu
kaybetmiş bütün insanların canını acıtmak mı?
Düşüncelerle baş etmenin yöntemi bu mu?
Bir milletvekilinin bizi ilgilendirebilecek tek şeyi, kürsüde
yaptığı konuşmalar, partisiyle birlikte hangi icraatların içinde
olduğu, fikirleri, yaptıkları ve yapacaklarıdır.
Ama...
Eğer, habercilikle dedikodu arasındaki devasa uçurumu
göremiyorsa gözler, söylenenleri hazmedemiyorsa mideler çirkinliğe
başlamanın yaşı da mesleği de yok!
Kürsüde yaptığı bir konuşma sonrasında bir vekile, konuşmasıyla
zerrece alakası olmayan, "Biz senin kolunun bacağının neden
koptuğunu biliyoruz" demenin neresi gazeteclik, biri
anlatsın cehaletimi gidereyim!
Bir insana durup duruken, "Senin bacağının nasıl
koptuğunu yazacağım" diye tehditte bulunmanın neresi
sığıyor insanlığa, biri anlatsın insanlığımı sorguya çekeyim!
"Bugün yazdım ama daha devamı var, salı günü devam
edeceğim, onun yalanlarını ortaya çıkaracağım, olmadı çarşamba günü
de devam ederim" demenin neresi yazarlık biri bana
anlatsın da kalemimi kırıp atayım!
Madem onun gazetecilik anlayışı
"arşivindekileri" birer kirli çamaşır gibi, kara
günler için saklanmış "oh olsun" paketi gibi
ortaya dökmek, kim hakkında ne biliyorsa her gün onları yazsın,
rica ediyoruz!
Ayrıca benden söylemesi, kimse bu saatten sonra kendisine bir
şey anlatmasın!
Zira; bir gün yazınızı beğenmez, tweet atar, "ben senin
karını kiminle aldattığını biliyorum" der!
Bir gün attığınız bir tweeti beğenmez, "ben senin
hastaneye neden yattığını biliyorum" der!
Bir gün ona selam vermediğinizi bahane eder; "ben senin
kocanı kiminle boynuzladığını biliyorum" der!
Bir gün canı sıkılır, "ben senin o parayı nereden
bulduğunu çok iyi biliyorum" der!
Der de der...
Maşallah arkadaşın "ekibi" güçlü, yıllar önce
kayıtlara geçmiş bir kazanın arşivlere geçen şeklinden başkaca tüm
ayrıntılarını biliyorsa, ve bununla da siyasi bir fikir yarışına
giriyorsa...
Bildiği bütün kirli çamaşırları, kendisine anlatılmış
sırları döker ortaya...
Döker ve sıvamaya da devam eder!
Demek ki onun anlayışında yazarlık, gazeteclik buysa...