Yüzyıllar önce Almanya ve Hollanda'dan gelerek Meksika, Paraguay ve Bolivya'ya yerleşen bu topluluk diğer insanlardan uzak ve farklı bir hayat yaşıyor. Teknolojiyi hayatlarına sokmayan Mennonitler, kendi yaşadıkları sade hayatın en doğrusu olduğuna ve sadece kendilerinin cennete gideceğine inanıyorlar. Doktor ve öğretmen istemiyorlar. Kendi hastalarını kendi yöntemleriyle iyileştiriyorlar ve çocuklarına eğitimi kendileri veriyorlar. Değişik bir inançları ve ibadetleri var. Yüzlerini masalara gömerek ibadet ediyorlar. Hayatlarında şiddetin yeri yok. Bu köyde suç işlenmiyor. Hırsızlık yok, cinayet yok, kavga yok, küfür yok. Birbirlerine karşı son derece saygılı davranıyorlar. Doğruluk ve dürüstlük en büyük öğretilerinden biri. Evlerinde telefon yok, televizyon yok, radyo yok, ilaç yok; hatta elektrik yok. Mennonitler, akşamlarını yıldızların ışığında sohbet ederek geçiriyorlar. Dünyanın geri kalanı gibi televizyon veya bilgisayar kullanarak zamanlarını boş boş geçirmiyorlar. En büyük lüksleri ise gaz lambaları kulanmaları; bu, onlar için çok lüks bir teknoloji. Hatta onu bile bazen kullanmayı red ediyorlar. Bunların yanında sadece doğal bir hayattan yana oldukları için doğumlarını evde kendileri yapıyor. Köylerinde doktor, öğretmen yok. Kendi eğitimlerini kendileri planlıyor ve sadece ihtiyaçları oldukları bilgileri çocuklarına öğretiyorlar. Gençler pazar günleri buluşup tanışıyorlar. Bu tanışmalar, zamanla evliliğin önünü açıyor ve aile hayatına hızlı bir geçiş yapıyorlar. Müzik dinlenmiyor ve dans edilmiyor.