Zayıflamayla ilgili yazılarda, duygusal açlıktan, depresyon ya da sıkıntıdan alınan kilolara sıkça rastlarız. Duygusal yaşantımız, yeme-içme alışkanlılarımızı etkilerken, kilo alma süreci başlıyor. Peki aynı zihin, tam tersi olarak zayıflamayı hedefleyen bir şekilde çalışamaz mı? Yapılan çok sıkı diyetlerin bazen başarısız olmasında, spor salonunda geçirilen saatlere karşılık alınan sonuçların istenildiği gibi olmamasında “zihnimizin” etkisini kontrol altına alamaz mıyız? Her geçen gün biraz daha keşfedilen ve kişisel gelişim ile tanımaya başladığımız “zihin gücü”, “bilinçaltı kodlamaları” ve “kuantum fiziği” artık zayıflamak isteyenlerin google’da en çok arama yaptıkları konu başlıkları. “Zihin gücü” ile zayıflamak isteyenler, bunun profesyonel eğitimini veren uzmanların kapısını aşındırıyor. Alınan sonuçlardan ise herkes memnun. “Zihnimdeki değişimle görüntüm de değişti” Konuştuğumuz insanlar, değişim ve olumlama süreçleri ile kolaylıkla istedikleri kiloya ulaştıklarını ve zihinlerindeki değişimle görüntülerinin de değiştiğini anlatıyorlar. Televizyon programı, kitapları ve verdiği eğitimlerle tanınan kuantum koçu Nilda Ferhan Efeçınar, zihnimizdeki süreci 21 gün olarak belirliyor. İyi de bu nasıl oluyor? Bir yandan inanılmaz paraların döndüğü bir zayıflama sektörü, her geçen gün ortaya çıkan farklı yöntemler ve küresel tanıtımı için harcanan bütçeler… Öte yandan sadece zihin kullanımıyla verilen kilolar ve sağlıklı bir vücut… “Bilinç yüzde 10 etkiliyken, bilinçaltımız yüzde 90 etkin hâldedir. Aldığım her nefeste, bilinçaltım tarafından yönetiliyorum. Bir kez karar vermek çok önemli. Ben 50 kiloda olmaya karar veriyorum, bedenim sağlıklı ve metabolizmam doğru çalışıyor, vücudumdaki fazla yağların yakılmasına izin veriyorum gibi bir komutu bilinçaltıma kodlamam lazım. Ego değişime direnç gösterir, devrede olmadığı zaman dilimi ise gece uykuya dalmak üzereyken ve sabah uyandığımız ilk anlardır. Kodlama, tam da bu anlarda sözlü ve imajinasyon ile iki şekilde yapılır. Gece yatağa yattığınızda, ‘Ben 50 kiloyum, sağlıklı ve zayıf bir bedene sahibim’ cümlesini kullanabilirsiniz. ‘Zayıflama’ kelimesi kullanılmamalı, çünkü olumsuzluk barındırıyor, bu da irade zayıflığı yaratır. Kendinizi hayal ettiğiniz kiloda canlandırmaya başlamalısınız. Bu uygulamayı 21 gün boyunca, gece yatarken ve sabah uyandığınız zaman yapmalısınız. 21 günün sonunda, yedi günlük bir nadas süreci var ve çalışmaya ara verilmeli. Ardından yeniden, 21 günlük sürece başlanmalı. Bilinçaltını yeni bir şeye inandırmak kolay değildir, öncelikle onu ikna edebilmek lazım. Dolayısıyla ilk 21 gün, ‘Egom inanmasa da ben bunu yapacağım’ diyerek telkinde bulunulmalı. Zihin ‘Neden olmasın ki’ demeye başlıyor. Tabii bu çalışma kişiye göre değişir. Obezite ve fiziksel bir rahatsızlığı olan insanlarda geribildirim alamayabiliyoruz. Bu kişilerin tıbbi destek alması gerekir. Kilo alımında etkin iki önemli sebep var. Bunlardan ilki duygu bastırması. Birey sevgiliden, eşten ayrılmıştır veya onu kaybetmiştir. Duygusunu bastırmak için, kendini lezzetlik tatlara yöneltir. Diğerinde ise kişiler kendilerine dokunulmasını istemezler, mahremiyet alanlarını genişletmek isterler. Mesela, bir kadın eşiyle cinsel ilişkiye girmek istemez ve kilo almayı seçer.” Nilda Efeçınar, kilo vermek isteyen kişilerde kuantum olumlamanın ve imajinasyonun çok etkili olduğunu belirtiyor ve takıntı yapılmamasının, zorlama olmamasının altını çiziyor. Zayıflamak isteyenlere büyük kolaylık sağlayacak “kilo verme CD’leri” hazırlamış. Müziğin altına gömülen mesajlarla hazırlanan CD’lerle hedef, “zihin altına mesaj” göndermek. Bu sistemle egonun gösterdiği direnç azalıyor. “Bahsettiğimiz sürece giren ve zihninde hedef belirleyen insanlar, belli bir zamandan sonra, gereksiz tükettikleri yiyeceklerden uzak durmaya başlıyorlar çünkü vücut artık arzu etmiyor.” “Tek Şişman Beyniniz” kitabının yazarı Yasemin Sosyal, spor akademisi kökenli bir isim. Yüksek lisans tezi için, zihnin beden üzerindeki etkilerini araştırmış ve geliştirdiği yöntemi 1000 kişi üzerinde denemiş. Sonuç başarılı olmuş. Zayıflamak için, “beden-ruh-zihin” üçlüsünün birarada işlemediği takdirde çabaların sonuç vermeyeceğini söylüyor. “Zihin Gücü ile Zayıflama” tekniğini yazdığı kitabıyla geniş kitlelere ulaşan Sosyal’ın yorumu ise şöyle: “İnsanlar normal süreçlerinde kilo alıyorlar ama verdiklerinde herkes şaşırıyor. Hâlbuki, nasıl kilo alınıyorsa, vermek de aynı şeydir. Doğanın kanunu budur. Hayvanlar şişman değildir, eğer obez bir hayvan görürseniz onu da insan besliyordur. Diyet yapmak kıtlık bilincini getirir. Kalp hastası olan, kolestrol problemi yaşayan veya benzer sağlık sorunları olan kişilerden bahsetmiyorum. Ama sağlıklı insanlar için bu geçerli değil. Dünya Sağlık Örgütü diyet yapmanın olumlu bir şey olmadığını vurguluyor. Diyet yaparken beden direnmeye başlar. Biz gün içinde farklı ruh hâllerinde olabiliriz ve diyette söylenen protein veya karbonhidrat bana üç saat sonra iyi gelmeyebilir. O anda, kan şekerim de düşebilir. Öncelikle zihnin nasıl çalıştığını saptamak lazım. ‘Şişmanlığımdan kurtulmalıyım’ diye düşünüldüğünde, kurtulunması gereken ‘şişman hâl’ hayal ediliyor. Beynin algıladığı sözcüklerin çok iyi seçilmesi gerek. Eğitimlerimde püf noktası, kişinin çekirdek kısmında özde yaydığı frekansın ne olduğunu anlamak. Beynimiz milyarlarca frekans yayar ve herkesin frekansı da birbirini etkiler. Kişi, çekirdekte değersizlik duygusu yayıyor olabilir. Kilo vermeyle ilgili çok büyük bir piyasa var. Ben dört seviyede eğitim veriyorum, tabii birinci aşamada sonuca ulaşan da oluyor. Bilinçaltı kayıtları çok önemli bu süreçte. Çocukken çikolatayı size ödül olarak verdilerse, tatmin için hep çikolatayı tercih edersiniz.” R. ŞANAL (KUANTUM DÜŞÜNCE MERKEZİ) “İstediğiniz kadar spor yapın kilo veremezsiniz” “Kuantum Düşünce Merkezi”nden eğitmen R. Şanal, kiloyu tetikleyen nedenin kişinin kendini güzel bulmaması olarak yorumluyor: “Bu tip durumlarda kişi ihtiyacı olan sevgi frekansını gidermek için gıdalara yönelir. Elbette ki, bir gıdanın yarattığı tatmin duygusu ile gerçek sevginin frekansı farklıdır. Kişi kendiyle ilgili çabaya girip, olduğu gibi güzel bulmazsa süreç olumsuz olur. Mesela, spor size gerçekten keyif veriyorsa sonuç alırsınız. Benzer durumu eşim yaşadı, kilo fazlasını vermek istediği için spora gitmeye başladı fakat bir türlü kilo veremedi. Bunun nedeni, aslında yapılan şeyi gerçekten sevip sevmediğimizle ilgili. Bir şeyi severek yaptığınızda serotonin salgılamaya başlarsınız, bu sevdiğiniz bir işi yaparken de böyledir ve enerji hissedilir. Kilo verirken bedenin bir zekâsı vardır, sanki olan şey doğal döngüymüş gibi olmalı. Kilo problemi yaşayan kadınlarda cinselliğini reddetme, kendini çirkinleştirme düşüncesi etkin.” ATOM ALTI DÜŞÜNCE GÜCÜ “Nefesle Hayat Merkezi”nden Umay Karabece, eskiden atomun en küçük birim olarak kabul edildiğini, daha sonra “atom altı” dünyanın keşfedildiğini ve bu dünyanın çok yüksek bir frekansa sahp olduğunu belirtiyor: “Atom altı dünya düşünce gücü bir olasılıklar okyanusu gibidir. Çekirdekteki inanç kalıpları tespit edildikten sonra, çok sayıdaki olasılıkta özgür hâle gelir. Kilo almak, korunma ihtiyacı ile ortaya çıkar. Zihnimizdeki inanç kalıplarını değiştirdiğimizde bu fiziksel görüntümüze de yansıyacaktır.”