Saddam'ın dedikleri bir bir çıkıyor
Abone olSaddam Hüseyin henüz devrilmeden, ABD’ye diklendiği zamanlarda, Amerika için ortaya attığı iddialar, Fransa'da yaşanan olaylar sayesinde gün yüzüne çıktı...
Fransa'da yaşanan olayları farklı bir şekilde yorumlayan
Sonsayfa.com yazarı Mert Akosman, 2003 yılının başlarında Saddam
Hüseyin'in dikkat çektiği bazı konuları hatırlattı. Saddam
Hüseyin'in dedikleri bir bir gerçekleşiyor diyen yazarın analizi
şöyle....
Bizans keşişleri gibi!
Aslında size bu yazıda Habertürk sitesinin (sahibi ülkenin en
karizmatik ayı avcısı olarak bilinir. Ayıları vurdukta sonra bazı
organlarını özenle kesip kıkırdağından özel aromalar yapar) En
Seksi Erkek yarışmasının galibi olarak ilan ettiği Prof. Dr.
Zekeriya Beyaz merkezinde ülkedeki cami, imam, din adamı
tartışmasına bakmayı düşünüyordum.
Acaba din adamları, cami müdavimleri ve ilahiyat çevreleri bu
konuda neler düşünüyordu? Söz gelimi en az 50 profesörü olan
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde neden hiçbir bilim ve
din adamı sesini çıkarmıyordu? Habercilik mantığını beğendiğimiz M.
Ali Birand’ın bile elini şefkatle Beyaz’ın dizine dayayıp, ‘siz
konuşun hocam biz sizi seviyoruz’ demesinin sırrı neydi?
Gerçekten müstehcenliği, seksiliği ve hatta pornografiyi aşan bir
tüyü mü vardı Zekeriya Beyaz’ın?
Ancak bunları öncelikli olarak ele almak, Bizanslı rahiplerin
‘meleklerin cinsiyeti’ merkezli tartışmasına benzerdi.
Oysa yanıyor Paris, Avrupa’nın orta yeri yangın yeri. İzliyoruz,
her gece binlerce araç yakılıyor ve nihayetinde bir kişi öldü.
Duruma bakılırsa (Özellikle Sarkozy gibi sunta lam kalınlığında
algısı olanların fonksiyonel olması neticesinde) bu ateş hem
büyüyecek hem de yayılacak!
Paris başta olmak üzere birçok Avrupa kenti hızla Bağdat’a
benzemeye başlıyor. Alevler yükseliyor. Daha şimdiden olayların
nasıl başladığı, bütün bunların ne için olduğu sorusu bile
anlamsız. Kelebek etkisiyle yayılıyor yangın.
Olayların Paris’te çıkması kanaatimce çok anlamlıdır.
Anlatayım…
Saddam Hüseyin henüz devrilmeden, ABD’ye diklendiği zamanlarda, BM
yetkililerinin kimyasal silah iddialarına cevap olarak şöyle
demişti: ‘bakın bizde kimyasal silah yok. Bütün bunlar bizim petrol
kuru olarak artık dolar yerine Euro’yu benimsememizden sonra ortaya
çıktı. ABD çok iyi biliyor ki, bizden sonra diğer OPEC ülkeleri de
geçecek ve kendi paralarının sonu gelecektir. Olay budur.’
Şüphesiz son isyan girişimlerinde Fransa’nın jakoben laisizmi ve
körkütük faşizm zihniyetinin de azımsanmayacak rolü vardır. Ancak,
Le Pen ve Sarkozy gibi zekaları sadece faşizme işleyen Hitler
kırıntıları neden olarak değil, katalizör olarak önemli birer
unsurdur.
Manzaraya bir bakalım: ABD’nin Irak’a müdahalesine mesafeli bakan
ülkelerin şehirleri yanıyor. Paris, Brüksel ve belki yakında Berlin
vs. Londra’da kışkırtma yok denecek kadar az. Elbette kafayı
sıyırdıktan sonra artık sadece bir mizah figürüne dönüşen
Jirinovsky gibi ‘olayları Bush yönetiyor’ demek çok iddialı
olacaktır. Ancak bir tuhaflık da vardır.
Şunu söylemek kehanet olmayacaktır: ABD’nin Ortadoğu’ya yeniden
şekil vermesinden sonra sıra Avrupa’ya ayar çekmesine gelecektir.
Zira ABD karşısında (siyasi, ekonomik ve askeri anlamda) denk bir
güç görmek istemeyecektir. Belki salt bunun içi BM’yi etkisiz hale
getirme girişimleri de olacaktır. Zira bunu fiili olarak yapmayı
alışkanlık haline getirmiştir. Saddam’ı devirme operasyonu gibi
bugünlerde yaptığı Suriye operasyonunda da BM filan takmamaktadır.
Bunu kâğıt üzerinde yapabilmesi için öncelikle Ortadoğu’yu dizayn
etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle olaya sadece basit bir , ‘iki göçmen gencin öldürülmesi
akabinde başlayan öfkeli isyan girişimi’ gözlüğüyle bakmak çok
sağlıklı ve bütünleyici olmaz.
Dillerine pelesenk ettikleri Medeniyetler Çatışması’nın ilk
kıvılcımı olduğuna inanarak heyecanla el çırpan okyanus ötesi
kurgucuların olduğuna inanmaktayım.
Hadiseler şüphesiz zamanla daha net ortaya çıkacak ve biz o zaman
daha kesin ve keskin yorumlara yapabileceğiz.
Ancak şimdiki gerçeği de göz ardı edemeyiz:
Dünya bir cadı kazanı gibi fokurdayarak kaynarken, yeryüzünün
efendileri kendi meşreplerine göre tozları kazana atıp,
körükleriyle korları üfleyerek büyütürken, Dolar ezilmişliği
kendisine kalkan yaparak Euro'ya karşı isyana girişirken, kalkıp
Zekeriya Beyaz’a gülmenin, onu din adamı yerine koyup kısır bir
tartışmanın içinde kaybolmanın Bizans papazlarına benzemekten başka
anlamı yok.
En iyisi bırakalım Ufuk Güldemir ve avaneleri Zekeriya Beyaz mı, A.
Mete Işıkara mı daha seksi tartışmasını yapsın…
Ya biz?
Herşeyi tartışabiliriz şüphesiz…
Ancak…
Ba’de Harab-ül Paris!
Yazı: Mert Akosman
Kaynak: www.sonsayfa.com