Saddamın 19 yıllık dublörü
Abone olSonra tam 19 yıl Saddam Hüseyin’e dublörlük yaptı. Dublörlük anılarını da bir kitapta topladı.
Saddam Hüseyin ekrana her çıkışında bu soru hep akıllara geldi.
Çok tartışıldı. Ancak kimse dublörü hakkında somut bir şey yazmadı
söylemedi. Sizlere Türkçe’de ilk defa Saddam ‘ın dublörü hakkında,
kendi ağzından bilgiler aktaracağız. Daha doğrusu tam 19 yıl Saddam
Hüseyin’e dublörlük yapmış bir kişinin anılarının özeti ile sizleri
baş başa bırakacağız... Saddam devlet başkanı olduktan sonra
fotoğrafları günlük gazetelerde yayınlanmaya ve bilboardlarda büyük
fotoğrafları asılmaya başlayınca Mihail’in de Kerbela’ daki hayatı
değişmeye başlamış. “Kerbela’nın dört köşesinde bana benzeyen büyük
büyük fotoğraflar ortaya çıktı. Durum böyle olunca insanlar beni
görünce korkmaya benden çekinmeye başladılar. Sokağa çıktığımda
çarşı pazarda ben göründüğümde bir sessizlik hakim olurdu. Dükkün
sahipleri bana hizmette kusur etmez oldular” diye anlatıyor o
günleri.. Kız kardeşinin kocası Ekrem Bağdat’ta çalışıyordu. Bir
gün Bağdat’tan kız kardeşi aradı. Mihail evde yoktu ama acilen
araması için not bırakılmıştı. Kardeşini aradı: Kardeşi “derhal
Bağdat’a gel. Başkan seni istiyor” diyordu. Bir an da olup biteni
anlayamadı. Mihail kim , Başkan kimdi .. Bir yanlışlık vardı.
Koskoca Saddam Kerbelalı Mihail’i neden çağırsındı. Ama kız kardeşi
de fazla espiriyi şakayı seven biri değildi ... Öyleyse durum
ciddiydi. ‘Hadi hayırlısı’ dedi ve çıktı yola.. Aşırı ısrar üzerine
Bağdat’a gitti. Eniştesi Ekrem Bağdat Emniyet sorumlusu ve aynı
zamanda Saddamın dayısı Hayrullah Telfah’a “Saddam’a çok benzeyen
kayın biraderi’nden bahsetmiş ve böylece bu ilginç benzerlik
Saray’a kadar ulaşmıştı. Telfah da yeğeni Saddam’a bahsetmişti ..Ve
Saddam benzerini görmek istiyordu. Saddam dublörüyle buluşuyor
Bağdat’a varışının ertesi günü kız kardeşinin evinden özel bir
arabaya biner ve hayatını değiştirecek yolçuluğa doğru yol kat
eder. Bir dizi güvenlik önlemlerinhden sonra iki katlı büyük bir
evde, benzeri ile karşılaşır. Yani Irak’ın Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin ile... “Saddam bulunduğumuz odaya oğlu –ki o zaman 15
yaşındaydı- Uday’la birlikte girdi. Yüzünde gülümseme vardı .
Kucağını açtı ve beni kucakladı. Arap adeti üzerine yanaklarımdan
öptü. Şaşkınlıkla bana bakıyor ve bir taraftan da konuşuyordu :
‘Aynaya mı bakıyorum ben!’ ‘Lütfen oturun!’ Saddam sordu : ‘Annen
nereli Mihail senin!’ ‘Sayın Başkan Kazimiye’de doğmuş annem’ Bana:
‘Demek ki babam annenle karşılaşmış ve bana böylesine benzemişin’
dedi. Gülerek : ‘Evet ...öyle olmuş olabilir “ dedim” Bu ilk
buluşma sonunda “İşlerimin çokluğundan dolayı halkımın arasına
fazla çıkamıyorum bunu benim yerime sen yapar mısın! “ diyerek
Saddam kendine fazlasıyla benzeyen Miahil’e teklifini yapmış, daha
doğrusu emretmiş.. Tabii ki Mihail’in önünde bir tek seçenek var...
Ardından antremanlara başlamış. Saddam gibi yürümek Saddam gibi
konuşmak ve Saddam gibi halkı selamlamak. Kısacak Saddam olmak!
“Buluşmamızın ilk aylarında Saddam’ın kişiliğini yaşamak için
eğitim almaya başladım. Eğitimi Kerrade’deki Cumhurbaşkanlığı divan
başkanı olarak bana tanıştırılan Muhammed Cenabi bu konudaki özel
hocamdı. Birlikte, Saddam ‘ın göründüğü haberleri filmleri izledik.
Sayısızdı izlediğimiz filmler.. Onun gibi gülmeye çalışıyordum.
Önünde toplanan yardımcılarını selamladığına ilişkin filmi büyük
bir dikkatle izledim. Bu durumlarda kolunu yukarı doğru kaldırıyor
ve Hitler vari bir şekilde onları selamlıyordu. Dikkatlice izledim
ve onun gibi yapmaya çalıştım. Eğitimime zaman zaman Saddam da
gelir, bizi izlerdi. O zaman biraz tedirgin olurdum. Başlangıçta
ona zarar vereceğim diye endişeliydim. Ama Saddam beni izlemekten
zevk alırdı. Muhammed’in desteğiyle kendime güvenimi sağladım. Bir
gün bana “Çok iyisin .. İlerliyorsun. Mihail yakında annem bile
seni tanıyamaz” dedi. Böylece tam bir yıl süren sıkı bir eğitim
sonunda Kerbelalı Mihail artık Saddam’ın Dublörü olmaya hazırdı.
Geriye bir tek şey kalmıştı. Yüz hatlarındaki eksikler ve
farklılıklar. Bunu gidermek de zor olmadı. Makyaj ve yüzde yapılan
basit bir operasyonla ikinci Saddam ortaya çıktı. Dublör hastane
ziyaretinde O yıllar İran–Irak Savaşı’nın olduğu yıllar. Irak
Ordusu cephede İran’a karşı savaşıyor. Hastaneler yaralı askerlerle
dolu. Saddam’ın yaralı askerlerine moral vermesi için hastaneleri
ziyaret etmesi gerekiyor ve Mihail, Mansur Hastanesi’ne doğru yola
çıkıyor.. “Biraz tedirgindim. Ama kendi kendimi ikna ettim . Beni
kimse tanımayacaktı. Hocam Muhammed de bana büyük destek veriyordu.
Hastaneye vardığımızda girişte bizi hastane müdürü ve uzman
doktorlar karşıladılar. Hastanede değişik hastalıklardan yatan
çocuklar da vardı. Kan kanseri olan küçük Fatıma beni çok etkiledi.
Zorlandım ama ziyaret bittiğinde rahatlamıştım” Aylar sonra bu
defasında Kerbela’da bir hastaneyi ziyaret eder Mihail..Hastanede
yine resmi prosedürle karşılanır. Hastane müdürü doktorlar “Devlet
Başkanını” büyük bir sevgi ile karşılar. Hastanede İran’a karşı
savaşırken yaralılar var. “Yaralı erkeklerden büyük bir kısmı
uzuvlarından bazılarını kaybetmişlerdi. Kimisi baygın yatıyor. Ama
beni en çok etkileyen başlarından kurşun yarası almış olanlar
oldu.’ Mihail hastaların halini tek tek sorar. Kimisinin
tedavisinin daha iyi yapılması için yetkililere talimatlar verir.
Tedavisi aksatılan bir hastanın daha iyi şartlarda tedavi
edilmesini ister ve yetkililere öfkelenir. Daha doğrusu talimatını
verir. Tam bir insani portre ortaya koyar. Ertesi gün.. Gazete
manşetlerinde dublör başkan “Ertesi gün Saddam, bulunduğum odaya
girdi. Elinde “Sevre” ve “Cumhuriyet” gazeteleri vardı. Yanında
Tarık Aziz ve eniştem Ekrem vardı. Saddam bir taraftan gazeteyi
önüme açarken diğer taraftan da konuşmaya başladı: ‘Çok
başarılıydın Mihail.’ Elime gazetelerden birini uzattı. Sevre
gazetesinin manşetini okudum: “Büyük Lider’in sevgisi” Hikayeyi
baştan sona dikkatlice yazmışlardı. Cumhuriyet gazetesi ise şu
manşeti atmış: “Sayın Başkan savaş kahramanlarından birine kötü
muamele yapılmasına kızdı” Bütün bunları okuduktan sonra Saddam
kalktı ve beni kucakladı: “Mihail.. Muhteşemsin. Aynen benim gibi
davrandın. Ben olsaydım, aynısını yapardım. Bana doğrusunu söyle.
Gerçekten kızdın mı, yoksa beni mi taklit ediyordun! Yüzünde
tebessüm vardı ama ben bu sorudan endişelenmiştim . “Sayın başkan
... belki de her iki duygu karışıktı’ diye yanıtladım. Saddam
“muhteşem muhteşem dedi” ve ekledi: ‘Bundan sonra bana adımla hitap
edeceksin. Aramızda resmiyete gerek yok. Bana Saddam diyeceksin.’
Bu onurlu durum karşısında şaşırmıştım. Iraklılar her ne kadar
başkanlarına “Saddam” deseler de resmi olarak ona yüz yüze “Saddam”
diyebilenlerin saysı çok azdı. Ekrem’e baktım yüzü kızarmıştı.
ORDUYU TEFTİŞ EDİYOR Hastane ziyaretinden bir ay sonraydı. Saddam
bize sürpriz yaptı ve bulunduğumuz odaya girdi. Yanında Eğitim
Bakanı Abdulkadir İzzet vardı. Saddam oturmamızı istedi ve
konuşmaya başladı: “Mhiail kusura bakmayın işinizi aksattım.
Konuşmak isteğim basit bir konu var.’ Pencereye doğru gitti ve söze
devam etti: “Senin rolünden son derece mutluyum. Bilirsin ben azla
yetinmem. Sürekli çok şeyler isterim. Yaptığın her şeyi ülkemiz
için yapıyorsun. Ordumuzu cepheye gitmeden önce onları ziyaret
etmeni istiyorum. Onlara moral vermeni.’ Derhal kabul ettim tabii
ki. Birkaç gün sonra kuzeye gittim. Kerkük’deki birinci ordu
karargahını ziyaret ettim. Ardından da doğruca Cemceme’ye. Orada da
zırhlı birlikler tugayını denetledim. Ve 36. tugaya bağlı piyade
birliklerini... Bir Tuğgeneral vardı . Adını şimdi unuttum. Bana
ordunun moralinin yüksek olduğunu söyledi. Sonra da cepheden yeni
dönen 2. Piyade birliğini ziyaret ettim. Muhammed yanımdaydı. Bana
sürekli “kim” olduğumu hatırlatıyordu. Saddam’ın halktan biri
olduğunu göstermek durumundaydım. Askerleri denetlerken birden bir
sürprizle karşılaştım. Kerbela’dan çocukluk arkadaşım Sadun’un oğlu
Abdullah asker arasındaydı. Birden şaşırdım: “Savaş nasıl gidiyor”
diye sordum. “Ailemi kaybettim. Ama her şey iyi” dedi. Bir ara
Abdullah bana doğru yanaşmak istedi. Korumalar yaklaştırmadı.
Müdahale ettim. “Bırakın askeri gelsin” dedim. Yanaştı. ‘Sadece
Başkan’ın elini sıkmak istiyorum” dedi. Bana iyice yanaşınca:
‘Sayın Başkan! Babamın bir arkadaşı var. Hep sizin ikiziniz
olduğunu iddia ederdim. Şimdi farklı kişiler olduğunuzu görüyorum”
dedi. Ben de rahatladım.Tebessüm ettim. Durumu anlamamıştı.
Yanaklarından öptüm onu. ‘Sayın başkan benim için onurlu bir gün’
dedi. İşte Saddam’ın dublörünün hatıratının bir kısmı. Saddam
rolünde geçen tam 19 yıl. Mihail hatıratında Saddam’ın ne kadar
gaddar biri olduğunu örnekleriyle anlatıyor. Ve Mihail 19 yıl süren
dublörlükten sonra Kuzey Irak`taki Kürtlerin yardımıyla Türkiye`ye
kaçtı. Ve buradan da Amerika`ya gitti. Sefer Turan/Kanal 7