Saddam'ı ilk Turgut Özal asacaktı!
Abone olMerhum Özal, Saddam'ın sağ kolu Taha Yasin Ramazan'ı Çankaya'ya kabul eder. Sohbetin sonuna doğru Özal masaya vurur ve şöyle der: Saddam'ı Bağdat'ta asarız!
Devrik lider Saddam'ın Irak'ta yargılanması kamuoyunun pek
bilmediği bir anıyı yeniden gündeme getirdi. Hürriyet yazarı Şükrü
Küçükşahin, polisiye filmi gibi soluk kesen bu öyküyü diyerek
okurla paylaştı.
DÜN yargılanmaya başlanan devrik Irak lideri Saddam Hüseyin’in,
Türkiye ile ilişkileri de gergin oldu.
Gerginlik ilk Körfez Savaşı öncesinde doruğa ulaştı.
Irak’a resmi ziyaret yapan Başbakan Yıldırım Akbulut’u kabul eden
Saddam, ‘Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra öneminiz azaldı. Şimdi
sizi kim koruyacak?’ sözleriyle Türkiye’ye tehdit savurmuştu.
Akbulut, altta kalmamış, tehdidi, ‘Kendimizi korumayı biliriz.
Binlerce Türk soydaşımız ülkemize dönmek istiyor. O nedenle
topraklarımız da dar geliyor’ karşı tehdidiyle yanıtlamıştı.
Ancak bu yanıt bile Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın, hayatının en
sinirli ve gergin gününü geçirmesini engelleyememişti.
TAHA YASİN GELİNCE
Özal, bir süre sonra, Irak’ın Başbakanı, Saddam’ın birinci
yardımcısı Taha Yasin Ramazan’ı Çankaya Köşkü’nde kabul etti.
İşte bu buluşmanın perde arkasını, Saddam’ın sonunda idam cezası
çıkması beklenen yargılamasının başladığı gün Özal’ın yakın çalışma
arkadaşı eski bakan Mehmet Keçeciler’in anlatımıyla aralıyoruz.
O dönem sadece Ramazan’ın, Köşk’e silahlı çıkışıyla Türkiye
gündemine oturan bu çok çarpıcı görüşme, Özal’ın Koruma Müdürü Musa
Öztürk’ün, makama girerek, ‘Efendim, bu adam silahını çıkarmıyor.
Böyle kabul edemezsiniz’ sözlerine rağmen gerçekleşiyor.
Çünkü Özal, gayet rahat; ‘Bırakın gelsin, zaten onlarınki kuru
sıkıdır’ dediğinde Öztürk’e yapacak bir şey kalmıyor.
Görüşme başladığında Ramazan açısından Özal’ın ağzından bal
akıyor.
Özal, Türkiye’nin savaşta yer almayacağını, Amerikan askerlerinin
Türkiye’ye gelmeyeceğini, kuzeyden cephe açılmayacağını
söylediğinde Ramazan’ın mutluluktan uçtuğu gözleniyor.
Özal, ‘Tüm komşularınız hava sahalarıyla alanlarını ABD’ye açtı. En
son harekete geçen biz olduk’ dedikten sonra da devam ediyor:
‘İncirlik Üssü’nü de kullandırmayacağız. Burası özel anlaşmalara
tabi. Ancak belli şartlar altında kullanılabilse de ABD üssü gibi
görenler var.’
YIKILDIĞI AN
Özal’ın sonraki sözleri ise devlet adamlığına çarpıcı bir
örnek.
Özal, ‘Öyle görenler olabilir; ama unutmayın burası Türk toprağı.
Bakın açıkça söylüyorum: İncirlik Üssü’ne veya Türk toprağına tek
bir füzeniz düşerse, bunu savaş sebebi sayarız’ cümlesini
kullandığında Ramazan’ın yüzü gerilmeye, değişmeye başlıyor.
Hedefini vurduğunu gören Özal, devam ediyor:
‘Savaşa girmek için Meclis kararı da gerekmez. Başkomutan yetkimle,
ben askere talimatı hemen veririm. O zaman ne olacağını da açıkça
söyleyeyim. Bakın, bu Amerikalılar savaşmayı pek bilmiyorlar. ‘Yüz
askerimiz ölür’ diye hesap kitap yapıp duruyorlar. Biz öyle
değiliz. Eğer savaşırsak, 10 bin askerimizi kaybedebiliriz. Ama,
size en az 100 bin kayıp verdirmeden dönmeyiz.’
Özal, Ramazan’ı asıl yıkan şu sözleri ise sona saklıyor:
‘Ha bakın, bununla da yetinmeyiz; Bağdat’a kadar geliriz. O da
bizim için káfi değil. Emin olun ki, Saddam’ı ve seni Bağdat’ın
ortasında asmadan dönmeyiz.’
Görüşme burada bitiyor; Ramazan, silahıyla girdiği Özal’ın
odasından büyük şok içinde ayrılırken, Özal, dostlarına,
‘Başbakanıma tehdit yağdıran o adama anlayacağı dilden cevabı
verdim’ demenin keyfini yaşıyor.