Saçlarının teline zarar verdirmeyiz!
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin İzmir İl Başkanlığı tarafından düzenlediği toplantıda konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yarın Meclis'e gelmeleri beklenen
türbanlı vekillere sahip çıktı.
"Saçının teline zarar getirtmeyiz."
Muhalefetin "Başörütüsü siyasi bir simgedir" söylemini de sert dille eleştiren Erdoğan, "Bu dinimizin gereğidir. Bunu bile bilmeyecek kadar cahil bir adam vekil oluyor" diye CHP'lileri eleştirdi.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Karşımdaki üslup ve seviyeye ben cevap vermezken ama bir şeyi
söylemem gerekiyor. Burada şahsımıza yada kendi yakınlarımıza
yönelik kullanılan ifadeler, ailemize yönelik kullanılan ifadeler
yenilir yutulur değil. Ama biz ya sabır diyoruz. İnanıyoruz ki
milletimiz de onlara bedeli ödetecektir.
"KUTUPLAŞMADA SORUMLULUĞUMUZ YOK"
Şunu burada açık açık söylüyorum. Toplumda yaratılmaya çalışılan kutuplaşmada, hükümetin ve Ak Parti’nin hiçbir sorumluluğu ve katkısı yoktur. 11 yıl boyunca hiçbir vatandaşımızın ideolojisine yaşam tarzına nereye oy verdiğine bakmadan eşit derecede hizmet götürdük.
Biz terörün açtığı yaraları kapatmanın, ayrıştırmayı önlemenin samimi mücadelesi içinde olduk. Dilimiz yapıcı bir üslup oldu. Sanal gerilimlerden özenle sakındık. Sadece işimize baktık.
Ben geçtiğimiz hafta Van’daydım. Muhteşem bir toplu açılış töreni yaptık. Özalp ilçesine geçtim, Erciş’e geçtim. Erciş malum, Van depreminde Van merkez ile depremden en çok yaralanan yerdi. Gerçekten Van Denizi’ne, göl demiyorum bilerek söylüyorum, bakıyorsunuz TOKİ’nin yaptığı 6 bin konut, yeniden inşa olunan bir Erciş var. Toplamda 18 bin konut buralarda inşa edildi.
Dün İstanbul’da bu çok anlamlı açılış, birazdan Kuşadası’nda yapacağımız önemli açılışlar bu ülkenin evlatlarını sevindirmez mi yahu?
"İMDAT FRENİNİ ÇEKİYOR..."
Bakın dünden bu yana 15 gün süreyle dedik ki Marmaray ücretsiz çalışacak. Şimdi vatandaş tabi bir Ayrılıkçeşme’den biniyor, Kazlıçeşme’ye gidiyor. Kazlıçeşme’den biniyor, Ayrılıkçeşme’ye dönüyor. Fakat birileri yine aynı şekilde daha ilk günden, bakıyorsunuz oradaki hassas çekilmemesi gereken, biliyorsunuz imdat freni var. Yahu onu çekiyor, tabi orada ister istemez maalesef Marmaray’da bir sıkıntı meydana geliyor.
Hemen medya hazırlıklılar. Arkadan gelip çekimini yapıyor. Sonra hemen tweetler başlıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Yani kimin neyi merak ettiğini anlamak bakımından ne için çalıştıklarını anlatmak bakımından çok önemli. Fakat isteseler de istemeseler de millet istikametini bulmuş.
"BU ARA TWEETLERDE GÜZEL ŞEYLER OLUYOR"
Ben pek tweetleri falan takip etmem. Bu ara tweetlerde güzel şeyler oluyor. Ecdadımız diyor gemileri karadan yürüttü, AK Parti’de Marmaray’ı denizin altından yürütüyor.
Hamdolsun bunların hayallerinin ulaşamadığı yere bizim icraatımız ulaşıyor. Bu 153 yıllık rüyayı gerçekleştireceğiz dediğimiz zaman bizimle dalga geçiyorlardı. Ama şimdi gerçekleşti. Bununla da kalmayacağız. İnşallah 2015’te bitecek şekilde otomobillerin geçeceği iki katlı tüneli şu anda inşa ediyoruz.
Aynı şekilde üçüncü köprüyü de yapıyoruz. O da 2015’te bitecek. Bütün bunları yaparken hepsinin ayrı bir işlevi olacak. Ağır vasıtalar üçüncü köprüyü kullanacak. Birinci ve ikinci köprüyü kullanamayacak. Raylı sistemle toplu taşım kültürünü öne taşıyacağız. İki katlı tünelden de sadece otomobiller geçecek.
"LONDRA'DA MERKEZE GİRİŞ 20 POUND"
Biz tedbirimizi alacağız. Efendim ama işte İstanbul’da ulaşım problemi çözülemedi. Bu kadar yoğun bir göçün olduğu, yoğun bir aracın trafiğe girdiği, biz de toplu taşım kültürü yeni oluşuyor. Herkes otomobiline tek olarak biner. Buradan hareketle toplu taşım kültürü gelişmiş olan kültürlere baktığınız zaman bugün Londra merkeze giremezsiniz. Bu 20 pounddur.
ABD’de New York’ta belli saatlerde adeta nefes alamaz, hareket edemezsiniz. Bunlar dünyanın her yerinde var. Ama bunu görmeyenler, bakıyorsunuz nereden çakarız, bu kadar İstanbul’da büyükşehir belediyesi metrobüslerle, alt geçitlerle, bütün bunlarla, metro hatlarıyla yoğun çalışma yapmasına rağmen iş buraya kadar gelebiliyor.
"CHP TABANI ADINA ÜZÜLÜYORUZ"
CHP’nin bu kadar beceriksiz ve seviyesiz yönetime sahip olmasına açıkçası CHP tabanı adına da üzülüyoruz. Aynı şekilde MHP’nin bu kadar ağzı bozuk, küfürbaz bir yönetime sahip olmasına biz MHP tabanı adına da üzülüyoruz. BDP’nin bu kadar ayrıştırıcı olmasına, vesayet altında olmasına BDP seçmeni adına kaygıyla bakıyoruz.
Bakın hafta sonu yaptığımız ziyaretlerde bir şey gördüm. Bir dere akıyor. Derenin içi tamamıyla çöp. Fakat vatandaş enteresandır. Vatandaş belli ki kurulmuş, hastane diyor. Hastane inşaatı uzun sürdü doğrudur. Tehditlerden nedeniyle oluyor. İnşaat duruyor. Biz kendilerine dedik biz hastanenizi bitireceğiz. Bak şu anda kaba inşaatı bitmiş durumda. Fakat bu dere size bir şeyler vermiyor mu? Bu zor bir iş değil. Belediyenin işi. Belediye bütün çöpleri oraya döküyor. Konteynırlar bile içinde. Orayı temizlemiş olsa, Özalp’ın içinden tertemiz nehir akacak. Buna bile göz yumuyorlar. Bu ideoloji gözleri adeta köreltiyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? Bu sizin o asli temizlik kültürünüzü ortadan kaldırıyor. İşte o ideolojinin deli gömleği her şeyi mahvediyor. Biz gereğini söyledik. Bakın burası hastalık üretir dedik. Hizmet alıyor musunuz, alamadığınız ortada. Sokakların halini gördük. Ama o konuyu kapatıp başka istismar alanlarına çekiyorlar.
Aynı manzara İzmir’de de yaşanıyor. Ege’nin incisi İzmir hiç hak etmediği bir ihmale maruz kalıyor. Burada metro olayı yarım kalmıştı. Biz ulaştırma bakanımıza dedik ki Binali Bey bu işi hemen ele alacaksınız. Burayı birlikte bitireceksiniz. İzmir inşallah bu metroya kavuşsun. Böylece tamamladık ondan sonra da geldik burada ana muhalefetin başkanıyla birlikte açılışını yaptık.
Ama İzmir şu anda Türkiye’de ve dünyada çok ileri bir konumda değil. Buranın su konusunu büyükşehir belediyesinin kendisi çözmesi gerekir. Buraya suyu bile DSİ olarak biz getirdik.
“ZAMANIN BAŞBAKAN’I BANA, ‘SEN YAPARSIN’ DEDİ”
Bana dönemin hükümeti su konusunda destek vermedi. Biz 180 kilometre uzaklıktan İstanbul’a suyu biz getirdik. Hükümet bize o zaman paran var mı yok mu bize sormadı. Bize asla da elini uzatmadı. O zamanın başbakanına durumu izah ettiğinde ne dedi biliyor musunuz? Sen yaparsın dedi. Gelse de gelmese de yapacağız dedik ve yaptık. Biz İstanbul’u kimden almıştık, CHP yönetiminden aldık. 2,5 milyar dolarlık borçla aldık. Borçların yarısını ödedik, öyle teslim ettik. İnanıyorum ki orada AK Parti iktidarıyla devam edecek.
Şimdi tabi İzmir’de de inanıyorum ki zihinsel dönüşümün belediyecilikte gereği. İzmir’in bu halini söylediğimizde birileri çıkıyor, cumhuriyet, bayrak şehitlerimiz gibi istismar ederek, beceriksizliği örtüyorlar.
“İZMİR’İN HER YERİNDE BAYRAKLAR VAR MEMNUN OLDUM”
Bugün çok memnun oldum. İzmir bayraklarla donatılmış vaziyette. Bu memnuniyet verici. Temenni ediyorum ki o bayrağın ruhuna hep birlikte nüfuz edelim. Cumhuriyetçi olmak bu şehri geri kalmışlığa mahkum etmek midir? Cumhuriyetçi olmak bu ülkenin başbakanına küfür etmek midir?
KILIÇDAROĞLU’NA DİKİZLEME CEVABI
Çok enteresan. Ben İstanbul’a başbakanlık ofisine gelirken, orada Beşiktaş iskelesinden vatandaşlarımız geçiyor. Her türlü giyim içerisinde olan var. Tasvip ederim etmem, etmem. Her birine saygı duyduğumu söylüyorum. Diyor ki oradan geçen bayanları dikizliyor diyor. Yahu böyle bir, yani böyle bir ahlak dışı yaklaşım olabilir mi? Böyle bir ifade olabilir mi? Ben ne söylüyorum o ne söylüyor.
İşte AK Parti iktidarının ahlak üzerinde bu ülkeyi yükselteceğiz
demenin altında bu yatıyor. Bunun için bu işin üzerinde
hassasiyetle durmamız gerekiyor. Şu anda attığımız adımlarda dikkat
edin. Diyor ki, üç çocuk istiyor diyor, kadın vücudu üstünden
siyaset yapıyor diyor. Bir defa ifadene dikkat et. Ben temennimi
söylüyorum. Bu ülkede doğum kontrolü yapıldı. Yıllarca
kısırlaştırmaya vesile olacak haplarla evlere girildi. Bunları
yürüten STK’lar oldu bu ülkede.
“NÜFUSU YAŞLANDIRMAK İÇİN ELLERİNDEN GELENİ YAPTILAR”
Bizim nüfusumuzun gençliği en büyük sermayemizdir. Bunu yaşlandırmak için ellerinden geleni yaptılar. Ben başbakan olarak, arzum şu. 2040 yılında, o yıllarda yaşlanmış bir Türkiye istemiyorum. Genç, dinamik bir millet istiyorum. Bunun için de ben temennimi söylüyorum. Ve bu temennimi her yerde işliyorum. Burada ömrüm el verdikçe bunu isterim. Niye? Türkiye’nin genç nüfusa ihtiyaç var.
“BU İÇLER ACISI MANZARANIN MİMARI İKTİDAR DEĞİLDİR”
Tabi bunlar cumhuriyetçi olmak, beceriksizliğe kirli havaya halkımızı mahkum etmek cumhuriyetçilik midir? Söyledikleri ne? Beceriksizim ama cumhuriyetçiyim.
CHP, MHP ve BDP seçmeninin içine düştüğü zor durumu iyi analiz etmek zorundayız. Dün Marmaray’ı açarken, Ankara İstanbul ve İzmir’de sokaklara yönlendirilen o küçük kitle bizim içimizi sızlattı. Biz bir tarafta büyük bir heyecan yaşarken, bazılarının bunu uzaktan gizli bir hayranlık ve hınçla izlemesi bizi rahatsız etti. Bu içler acısı manzaranın mimarı bir kez daha söylüyorum iktidar değildir.
Hatta muhalefet partilerinin tabanları da değildir. İstismar siyaseti yapan muhalefet partileridir.
“BAŞÖRTÜLÜ MİLLETVEKİLİ TARTIŞMASI”
Çıkıyor, ana muhalefetin bir temsilcisi, başörtüsüyle ilgili, şu anda bazı arkadaşlarımızın açıklamalarından rahatsız olmuş. Bu bir siyasi simgedir diyor. Başörtüsü nasıl siyasi simge olabilir yahu? Başörtüsü bizim dinimizin gereklerinden bir tanesidir. Fakat cehalet çok kötü bir şey. Yani dinimizin böyle bir emrinin olduğunu bilmeyecek kadar cahil ve bu adam milletvekili oluyor.
Parlamentonun kürsüsünde bunu söyleyebiliyor.
Biz ne diyoruz? Bu ülkede başı örtülü olan da olmayan da bizim kardeşimiz. El ele omuz omuza bu insanlar bu toplumda beraber yürüsünler. Kimsenin özgürlük alanına müdahale etmeyelim.
“HEM ROZETİ TAKARSIN, HEM OTOBÜSTEN ATARSIN”
Yeri geliyor çarşaf giyen kardeşimize CHP rozeti takıyor. Bir
grupta bakıyorsun otobüsten atıveriyor. İşte istismar budur. Hem
rozeti takarsın, hem otobüsten atarsın. AK Partide böyle bir şey
söz konusu değil. Olduğu gibi kendilerine saygı duyuyoruz.
Şu anda burada kalkıp da CHP bu insanları çıkartıp konuştururken
arkasında durmam yada dururum da diyemiyor. Yarına hazırlık
yapıyor.
“ONLAR MEMUR DEĞİL MİLLETVEKİLİ”
Biz bir şeye inanıyoruz. Parlamentoda iç tüzükte buna mani hiçbir şey yok. Bu kardeşlerimizin kararlarına herkesin saygı duyması gerekir. Bunlar 657’ye tabi memur da değil. Bunlar milletin parlamentodaki temsilcisidir. Onların böyle bir tasarrufuna müdahale etmek parlamentoya da inançlara da saygısızlıktır.
“SAÇININ TELİNE ZARAR GETİRMEYİZ”
Biz teşkilat olarak, bu kardeşlerimizin orada teline zarar asla
getirmeyiz. Gereği neyse bunu yaparız. Kaldı ki ben CHP grubunun da
aynı ifadelerle davranmayacağına inanmıyorum. Saygı duyacaklarına
inanıyorum.
Bir diğer tespitim İzmir teşkilatı olarak sorumluluğumuz büyük.
Bize bir yabancı gibi bakan her bir vatandaşımızın vebali bizim
üzerimizedir. Bizim ısrarla birleştirici olmamız lazım. Özellikle
İzmir’de ideolojinin istismarın egemenliğini kırmamız
gerekiyor.
“ONLAR BOL BOL HAKARET EDECEKLER”
Türkiye’nin genelinde olduğu gibi İzmir’de yapacaklarımız bizim siyaset dilimizi şekillendirecek, karşımızdaki tüm istismar siyasetine rağmen biz ısrarla projelerimizi anlatmaya devam edeceğiz. Karalamaya vesaire bunlara gerek yok. Biz yaptıklarımızı anlatalım. Onlar bol bol hakaret edecekler. Biz çevre yolunu anlatalım, tüneli anlatalım. Biz burada toplu konut olarak yaptıklarımızı anlatalım, okulları, üniversiteyi anlatalım biz. Az önce söyledim su. Bunları anlatalım.
“DÜNYAYA REZİL OLACAKTIK”
İzmir’e yaptığımız çok şeyler var. Turizmde attığımız adımlar.
Üniversiteler arası organizasyon yapıldı. Bu organizasyonun
belediye altında boğuluyordu. Biz ele aldık ve biz başardık. Yoksa
belediyeye kalmış olsaydı dünyaya rezil olacaktık.
Biz yaparız ama oy vermezler anlayışına girmeyin. Hiç önemli değil,
ama böyle de düşünmeyin.