Sabancı'nın ölümü için şok iddia
Abone olArseven, Bülent Orakoğlu'ndan da "Statükoya kurban gitmiş olabilir" lafını duyunca şüphelerinin iyice arttığını yazdı.
Serdar Arseven'in Dünden bugüne Tercüman Gzetesi'ndeki yazısı...
"Huzur dolu, huşû dolu bir vefat yazısı"ydı niyetimiz... Kısmet
olmadı... "Hadi canım sende" diyerek savdığımız bir soruyu deşti,
hattaki hekim... Prof.Dr. Mustafa Erdoğan Sürat: " Sabancı'nın
vefatı pek de normal gözükmüyor." Niçin?.. "Ölümle ilgili
açıklamaya bakın, ilginç bir durum çekecek dikkatinizi..."
İlginçlik?.. Resmi açıklamanın şu bölümündeymiş: "Tümör hastalığını
Sabancı'nın kendisinden bile gizli tutuyorduk... Çünkü
iyileşeceğini umuyorduk..." Bu cümle niçin "dikkat çekici"ymiş...
Hattaki hekime göre: "İyileşeceği umuluyorsa eğer, tümörün çevre
dokulara atlamadığı, metastaz yapmadığı biliniyor demektir. Aksi
takdirde böyle bir umut da olmazdı zaten. Sürekli olarak müşahede
altında tutulan bir hasta, aynı anda hem bronşit, hem zatürree, hem
de primer karaciğer kanseri. Büyük tesadüf!.. " *** Evet,
böbrekteki tümör yaklaşık bir sene önce "zaten" alınmıştı...
Açıklamayı yapan uzman, bir noktaya kadar her şeyin düzenli
gittiğini söylüyor... Hadise, süreç boyunca kontrol altındaymış...
Teşhis ve tedavi olumlu bir seyirle devam ederken... Aniden...
Akciğer enfeksiyonu geçirmiş, Sabancı... Bundan dolayı hastaneye
yatırıldığında da, "aynı anda" karaciğerde meydana gelen tümör
hareketlenmesi, organın harâbiyetine yol açmış... "İnanılmaz bir
şekilde" hızlı gelişen bir tabloymuş... *** Bize göre bu gelişmeler
de, ölüm de "normal..." Hattaki hekime göre değil: "Ne hikmetse
Ecevit, önce mideyi bozdu sonra kemikleri kırılmaya başladı. Hani,
Ecevit'in kemikleri niye kırılmıyor şimdi?.." Evet... Sabancı'nın
ölümünün ardından... Hastalığın açıklanan seyri hekimi tatmin
etmemiş... Birkaç noktanın altını çiziyor: "5 Nisan'da. Ölümünden
beş gün önce, Abdullah Gül'e gönderilmek üzere bir mektup
yazdırıyor, Sabancı. AB ve Kıbrıs'a ilişkin adımları takdir
ettiğini belirtiyor... Kendisini 8 Nisan'da, yani vefatından iki
gün önce ziyaret eden Başbakan'a tavsiyelerde bulunuyor, atılan
adımları taktir ettiğini söylüyor, ekonomiyi ne kadar yakından
izlediğini gösteriyor..." *** Hattımızdaki hekimin dikkatini çekmiş
bunlar... Demirel'in şu sözleriyle birlikte: "Sabancı'yı vefatından
iki gün önce aradım. Telefona çıkacak durumu olmadığı için
kendisiyle görüşemedim. (..) Anladım ki yolun sonuna
gelinmiştir!.." "İki gün evvel", yani Erdoğan'ın ziyaret ettiği
gün, konuşacak halde değilmiş Sabancı!.. Ne hızlı ve karışık bir
seyir... *** "Acil durum, aniden oldu, bir rüzgâr geldi ve
götürdü..." Olamaz mı?.. Hattımızdaki hekim ısrarlı... "İçin rahat
değil" diyor... Ve ekliyor: "Bütün detayların yer aldığı anamnez
dosyası gelsin. Kimseyi suçlamıyorum... Bu konularda ne tedavi
hizmetlerini yürüten hastaneleri, ne de doktorları suçlayabiliriz.
Onların birer tıp adamı olarak masum olduklarına inanıyorum. Ancak,
araya bir sürü el girebilir!.. Hastane, doktorlar, elbette
ellerinden geleni yapmıştır, ama..." Böyle diyor Hekim...Ne
bileyim... "Statükoyu sallıyor diye" birileri götürecek
Sabancı'yı... "Olamaz" dedik... Yine de rahat edemedik... Ünlü
Emniyetçi Bülent Orakoğlu'na söz verdik... O da..."Olabilir!.."
demez mi?. Kafamızdaki, o mistik Sabancı yazısı birkaç "şüpheci"
yüzünden güme gitti... Bari son vazife güme gitmesin: "Allah rahmet
eylesin!.."