Sabancı cari açıktan endişeli
Abone olTÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, cari açığın yükselişine dikkat çekti
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu
Başkanı Ömer Sabancı, milli gelirin yüzde 8'ine ulaşan cari açığın
yarattığı risk nedeniyle büyüme hızında beklenen yavaşlamanın
enflasyon üzerindeki olumlu etkisinin de sınırlı olacağının tahmin
edildiğini belirterek, ''Cari açığı çok dikkatle izlemeliyiz''
dedi.
Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonunun sektör toplantısında
konuşan Sabancı, AB sürecine değinerek, Avrupa Komisyonunun son
İlerleme Raporunun, bir yandan reform sürecindeki yavaşlamayı
eleştirirken, diğer yandan Türkiye'nin AB üyeliği yolunda
kaydettiği ilerlemeler ile ilgili olumlu değerlendirmeler yaptığını
bildirdi.
Diğer aday ülkelerin müzakere süreçleri ile karşılaştırıldığında,
Türkiye'nin müzakere sürecinin biraz daha zorlu geçebileceğini
ifade eden Sabancı, AB'ye uyum sürecinin hükümetin icraatının temel
gündem maddesi olmasının gerekliliğini her fırsatta
vurguladıklarını, bütün aday ülkelerin müzakere süreçlerinin en
canlı tartışmaların yaşandığı, hükümetlerin en yoğun bilgilendirme
kampanyalarına giriştikleri dönemler olmasına rağmen, Türkiye'de bu
tür bir sahiplenme olmamasının üzüntü verici olduğunu söyledi.
Sabancı, ''Durum böyle olunca da AB'nin bazı konulardaki çifte
standardı, verdiği sözleri tutmama eğilimi ve kendi değerlerine
aykırı hareketleri gibi pek çok konuyu dünya kamuoyuna anlatmakta
ya güçlük çekiyor ya da çok geç kalıyoruz. AB de Türkiye'ye verilen
sözler konusunda adil olmalıdır'' dedi.
Ekonomide kaydedilen gelişmelere de değinen Sabancı, ''Her ne kadar
kriz sonrası dönemde elde edilen bu başarılar geleceğe dair bize
umut veriyor olsa da içinde bulunduğumuz ekonomik ve siyasi şartlar
bakımından bunun tek başına yeterli olmadığını görüyoruz.
Uluslararası konjonktürün, geçici süreyle de olsa aleyhimize
dönmesi son 4 yıllık süreçte elde ettiğimiz makro ekonomik
kazanımları olumsuz etkilemektedir'' diye konuştu.
Konut başta olmak üzere, tüketici kredilerinin yavaşladığı bu
dönemde ilk 6 ayda yüzde 7 olarak gerçekleşen büyüme hızının da
kademeli olarak düşeceğinin anlaşıldığını ifade eden Sabancı,
''Milli gelirimizin yüzde 8'ine ulaşan cari açığımızın yarattığı
risk nedeniyle büyüme hızında beklenen yavaşlamanın enflasyon
üzerindeki olumlu etkisinin de sınırlı olacağı tahmin
edilmektedir'' dedi.
''ÜSTÜNLÜK SAĞLAYACAK BOYUTTA DEĞİL''
Ömer Sabancı, temel ekonomik göstergelerde son dönemde görülen bu
gelişmelere rağmen Türkiye'nin ekonomik performansının geçmiş
dönemlerle karşılaştırıldığında eşine az rastlanır bir iyileşme
gösterdiğini belirterek, ''Ancak bu performansın rekabet içerisinde
bulunduğumuz diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla belirgin bir
üstünlük sağlayacak boyutta olmadığı da görülmektedir'' dedi.
Geçmiş yıllarda yüksek düzeylerde tasarruf fazlası vererek kamu
açıklarını kapatan özel kesimin, bu sefer tasarruf açığı verdiğini,
bunun da cari açığın giderek artmasına yol açtığını belirten
Sabancı, şunları kaydetti:
''Bu koşullar, dalgalanma öncesi dönemde bile önemli miktarda açık
pozisyonu bulunan reel sektörün kredi riskinin giderek artmasına
neden olmaktadır. Bu risklerin ise önümüzdeki dönemde, esas
itibarıyla küçük ve orta ölçekli işletmelerin kaynak yapısının
bozulmasına neden olma olasılığı bulunmaktadır. Cari açığı çok
dikkatle izlemeliyiz. 2006'nın 9 ayında ekonomimiz 25 milyar
dolardan fazla bir cari açık verdi. 12 aylık cari açık Eylül sonu
itibariyle 32,5 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, cari açığın milli
gelire oranının yüzde 8 civarında olduğunu gösteriyor.
Oysa bizim gibi, yurt dışından henüz sürekli bir portföy ve
doğrudan yatırım akışının gerçekleşmediği ülkelerde bu pek
rastlamadığımız bir oran. Cari açıktaki genişlemenin önüne
geçilememesine ek olarak, yapısal işsizlik ve enflasyon oranlarının
sürdürülebilir denge seviyelerine çekilememesi, bütçe gelir ve
gider kalemlerinin kalitesinde yeterli iyileşmenin sağlanamaması
gibi unsurlar ekonomimizdeki mevcut sorun alanları arasında
sayılabilir.''
KAYIT DIŞI İLE MÜCADELE
TÜSİAD Başkanı Sabancı, ekonominin üretim tarafına yönelik özensiz
yaklaşımlara son verilmesi gerektiğini belirterek, ''Faaliyetini
yasalara saygı içinde yürüten, büyük-küçük, yerli-yabancı
yatırımcının karşısında, kayıt dışı çalışan, faturasız mal satan,
sigortasız eleman çalıştıran, gelirini eksik beyan eden kişi ve
kurumların çok daha etkin bir şekilde izlenmesi ve cezalandırılması
gerekmez mi?'' dedi.
Kayıt dışı ekonomi ile mücadele için dünyada kullanılan çeşitli
modeller bulunduğunu, Türkiye'nin de bu modellerden birini
uyarlayarak bu çok önemli problem ile sonuç alıcı biçimde mücadele
etmesi gerektiğini vurgulayan Sabancı, yeni Türk Ticaret Kanununun
getireceği gelişmelere değindi. Sabancı, inşaat sektörünün
ekonomideki istikrarlı büyüme ortamından olumlu etkilendiğini,
yaratılan istihdam oranı bakımından inşaatın diğer sektörleri
geride bıraktığını ifade ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Tüm sektörlerimizde başarılı performansın devamı, sağlamış
olduğumuz ekonomik ve siyasi istikrarı korumamıza bağlıdır. Bu
noktaya gelebilmek için çok zaman, enerji ve kaynak sarf ettik, çok
bedel ödedik. Bu süreci yeniden yaşayamayız. Ekonomimizin makro
değerlerinde sağlanmış olan belirgin iyileşmeyi sürdürmek ve daha
da ileri götürmek durumundayız. Aynı durum AB ile ilişkilerimiz
için de geçerlidir. Müzakerelerin başlatılması noktasına kolay
gelmedik. Bu yolun geri dönüşü yok. Bulunduğumuz yerin değerini iyi
kavramalı ve ileriye doğru yürümeye devam etmeliyiz. ''