Saakaşvili istenmeyen adam oldu!
Abone olSoros’un parasıyla “Gül Devrimi” operasyonunu gerçekleştiren Saakaşvili şimdilerde yanlız adam!
Yahudi asıllı ABD’li spekülatör George Soros’un parasıyla
“Gül Devrimi” operasyonunu gerçekleştiren ve Gürcistan Devlet
Başkanı Edward Şevardnadze’yi koltuğundan indirerek iktidara
yerleşen Mikhail Saakaşvili, Rusya’dan yediği tokadın acısıyla geri
adım atarken, Gürcü liderin ülkesini getirdiği nokta, Kafkas,
Ortadoğu ve Orta Asya coğrafyasında “Soros ve ABD parasıyla”
devrimciliğe soyunan siyasetçileri şoka uğrattı.
Soros ve CIA’nin desteklediği “halk hareketi” ile iktidara gelen “Gül Devrimcisi” Saakaşvili’nin balonunu Rusya söndürdü. Geçtiğimiz haftalarda, halkının gözünde giderek azalan popülaritesini yeniden kazanabilmek umuduyla Güney Osetya’ya askeri operasyon düzenleyen Gürcü Liderin uğradığı yenilgi, Atlantik ötesinden kurgulanan bazı siyasetçilere ağır bir ders niteliğindeydi…
Haberbu.com'un analiz haberinde iktidara Soros’un “Kadife Devrim”lerinden biriyle yerleşen Saakaşvili, 2003 yılından bu yana ülkesinin yüzünü Batı’ya çevirecek politikalarıyla gündeme geldiği belirtildi. Habere göre SSCB dağıldıktan sonra sonrasında Rusya yönetimi ile önemli bir sorun yaşamayan Gürcistan Devlet Başkanı Edward Şevardnadze, ABD tarafından “istenmeyen adam” ilan edildi. ABD, bu coğrafyadaki kutsal projesi BOP’a “en uygun” liderleri yönetimlere geçirmeye kararlıydı. Kritik noktalardaki ülkelerde, ABD politikalarına göbekten bağlı liderlerin iş başına getirilmesi, BOP’nin geleceği açısından son derece elzem görünüyordu. İşte bu noktada, ABD’nin emperyal planlarına alet olmayacağı kesin olarak anlaşılan Şevardnadze’ye karşı “gizli” bir operasyon başlatıldı. Devreye Yahudi asıllı ünlü spekülatör Soros girdi. Amaç, Batı’nın lider tanımına harfiyen uyan ve Washington tarafından “sınırsız” destek bulan genç ve hırslı avukat Saakaşvili’nin en kısa zamanda iktidara getirilmesiydi.
Soros’un beslediği enstitüler, vakıflar ve üniversiteler, milli duruşuyla ABD’nin çıkarlarına ters düşen Devlet Başkanı Şevardnadze’ye yönelik bir karalama kampanyasının baş aktörleri oldu. Bu arada Soros fonları oluk oluk akıtılıyor, medyanın en kuvvetli kalemleri, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları Gürcistan Devlet Başkanı Şevardnadze ile kıran kırana bir mücadeleye girişiyordu. Soros fonları, protesto gösterileri ve eylemlerde ön saflarda kullanılacak gençleri de örgütlüyordu. CIA, uzun zamandır Gürcistan’daki devrim için bu ülkede faaliyet gösteriyordu.
Olaylar, 2003 yılında Gürcistan’daki seçim sonucuna itiraz eden muhalefet yandaşlarının, yemin töreni sırasında parlamentoyu basarak Şevardnadze’yi alaşağı etmesiyle doruğa ulaştı. Takvimler 2004 yılını gösterdiğinde, Saakaşvili, ABD’nin çıkarları uğruna Kafkas coğrafyasındaki ülkelere BM’den bile fazla para akıtan Soros sayesinde Şevardnadze’nin koltuğuna oturdu.
Kanada'da yayınlanan The Globe and Mail Gazetesi, Gürcistan'daki halk hareketinin, yaklaşık bir yıldır George Soros'un finanse ettiği Açık Toplum Enstitüsü'nden (Open Society Institute - OSI) gizlice mali yardım aldığını yazdı. Gürcistan'da çıkan “The Georgian Messenger Gazetesi”nin Genel Yayın Müdürü Zaza Gachechiladze ise Gürcü kamuoyundaki genel yargının, Şevardnadze'nin düşürülmesini Soros'un planladığı yönünde olduğunu söyledi.
Kafkasya’nın Kennedy’si Saakaşvili kimdi?
Columbia Hukuk Fakültesi’nin tanıtım sitesinde, eski öğrencilerden Mikhail Saakaşvili için yapılan “Avrupa’nın en genç lideri” tanımı, 1967 doğumlu Gürcü liderin “Batı”ya yakınlığını göstermesi açısından ilgi çekici bir ifade…
Silahsız, sivil ve kansız “Karanfil” devrimiyle iktidara gelen Saakaşvili, Batı’da yetişmiş, çok iyi derecede İngilizce bilen, ABD barolarında hukuk eğitimi alan hırslı bir avukattı. 1967 yılında Tiflis’te doğdu. 1992 yılında Kiev Devlet Üniversitesi’nin Uluslar arası Hukuk bölümünden mezun oldu. 1994’te ABD’deki Columbia Üniversitesi'nin Hukuk bölümünde hukuk yüksek lisansı yapan Saakaşvili, 1995 yılında New York’taki hukuk şirketi Patterson, Belknap, Webb and Tyler’da çalışmaya başladı. Aynı yıl, George Washington Üniversitesi'nin hukuk fakültesinden "hukuk doktoru" unvanını aldı. 2000 yılında dönemin Devlet Başkanı Eduard Shevardnadze’nin Hükümetinde Adalet Bakanı olarak görev aldı. 2001 yılında hükümetten istifa eden Gürcü lider, Gürcistan’da Merkez Sol Birleşik Ulusal Hareketi’ni kurdu. Partisi Haziran 2002'de yapılan yerel seçimlerden zaferle çıktı. Ardından Saakaşvili, Tiflis şehir konseyi başkanlığına getirildi.2 Kasım 2003'te yapılan parlamento seçimlerine hile karıştığını iddia eden Saakaşvili, devlet başkanı Eduard Şevardnadze'ye karşı muhalefeti bu dönemde başlattı.
Gürcü lider, evli ve iki oğlu var.
Operasyonun geç de olsa farkına varan Dönemin Devlet Başkanı Edward Şevardnadze, kendisinin de tanıdığı Soros'u ülkesinin içişlerine burnunu sokmakla suçlamış ve Gürcistan'daki tüm “Açık Toplum Enstitüsü” OSI şubelerini kapatmakla tehdit etmişti. Ancak ülkedeki bir kısım muhalefet tarafından “yolsuzlukla” suçlanan ve halkın gözünden düşürülen Şevardnadze’nin bu son çabası sonuç vermedi. Gürcistan’daki devrimin “kansız” sonuçlanması için görevini terk eden Şevardnadze, parlamentodan alaşağı edilmesinin ardından yazdığı “Geçmiş ve Geleceğe Dair Anılar” kitabında, Gül Devrimi’nde yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyordu:
“Gürcistan’ın parçalanmasına hiçbir dönemde izin vermedim. O dönemde (Gül Devrimi) çok zor bir süreç içinden geçiyorduk. Ülkenin bütünlüğünün korunması gerekiyordu. Bu amaçla görevimden istifa ettim. Parlamento baskını sırasında, dışarıda beni destekleyen kalabalık bir grup vardı. Aynı zamanda asker de hazırlıklı bir şekilde emir almayı bekliyordu. Ancak kan dökülmesini istemediğim için göstericilere müdahalede bulunulmasını engelledim ve yaşadığım en gergin saatlerde bile soğukkanlı olmak için çaba harcadım. Bu nedenle olağanüstü hal ilan etmekten dahi vazgeçtim.”
Bu koltuk, Soros’un prensine büyük geldi!
Ancak aynı olgunluğu ve fedakarlığı, Gürcistan’ın Devlet Başkanı Mikhail Saakaşvili’nin asla göstermeyeceği kısa süre sonra ortaya çıktı. 2007 yılı sonbaharında kendisi aleyhinde protesto gösterileri yapan muhaliflere karşı polis gücünü en sert şekilde kullanan “Gül Devrimcisi” Saakaşvili, giderek azalan popülaritesi nedeniyle siyasi baskılara boyun eğmiş ve geçtiğimiz kış aylarında Gürcistan’ı cumhurbaşkanlığı seçimlerine “istemeyerek de olsa” götürmüştü.
Başta ABD olmak üzere Batı’nın Gürcü lidere desteği gün geçtikçe artarken, bu dönemde Gürcistan halkı içinden muhalif sesler artarak yükselmeye başlamıştı. Partisinin kullandığı 5 haçlı tarihi sembolü ülkesine bayrak yapan Saakaşvili, iş başına geldiği tarihlerde verdiği taahhütlerin hiçbirini yerine getirmediği gibi, ülke içinde de huzursuzluk artıyordu. Milliyetçilik politikası şovenizme dönüşen, ekonomik politikaları iflas eden ve dini söylemlerini artıran Saakaşvili, azalan oy oranına rağmen bir kez daha seçimleri kazanabildi.
Muhalefet, bir kez daha iktidara gelen Saakaşvili’nin “seçimlere hile karıştırdığını” öne sürerek tansiyonu yükseltmeye devam etti.
Gürcü lider, bu seçimleri daha önceden hesaba katarak, halkına Osetler ve Abhazlarla olan sorunların 2008 sonuna kadar çözüleceğini vaat etmişti. Gürcistan’da yaşanan huzursuz ortamın etkisiyle, halkına verdiği sözleri alelacele yerine getirmeye kalkışan Saakaşvili, geçtiğimiz haftalarda askeri çözüm yolunu seçerek Gürcü birliklerine Güney Osatya’ya girme talimatı verdi. Rusya’nın anında karşı hamlesiyle burun buruna gelen Gürcü Lider, çareyi, beş gün süren ve Gürcülere ağır kayıplar veren savaşı durdurmakta buldu. Savaş, hem Gürcistan’a hem de ABD’nin prensi Saakaşvili’ye pahalıya mal oldu. Yediği Rus tokadıyla neye uğradığını şaşıran Saakaşvili’nin, “liderlik vasıfları” sorgulanmaya başladı. Bu arada soğukkanlılığını da yitirdiği gözlenen Gürcü Lider’in ilginç açıklamaları, ülkesinin ve dünya kamuoyunun gündemini meşgul etti.
Bir Soros liderinden arta kalanlar!
Saakaşvili’nin beş gün savaşının ardından çizdiği portre, “saldıran, savaş ilan eden, hemen ardından ateşkes ilan ettiği halde çatışmayı sürdüren, başı sıkıştığında Batılı müttefiklerinden yardım dilenen, CNN’in savaş muhabirliğini yapan bir lider” portresi oldu. Fevri ve devlet ciddiyetinden uzak hareketleri, Gürcü Devlet Başkanı’nı hem halkının hem de dünyanın gözünden düşürdü. Saakaşvili’nin adım adım düşüşü, dünya medyasında geniş yer buldu:
Batı hayranı Gürcistan Devlet Başkanı Mihael Saakaşvili’nin Rusya’ya kafa tutmasıyla başlayan süreç, 4.5 milyon nüfuslu Gürcistan’ın kaderini alt üst etti. Oysa, Gürcü lider geçtiğimiz yıl, seçmenlerine Güney Osetya ve Abhazya’yı vadederken, Tiflis’teki bir üniversitede yaptığı konuşmada Güney Osetya için en fazla “bir yıl” ömür biçmişti. Tshinval’deki ayrılıkçı rejimi “sökülmeyi bekleyen sallantıdaki diş”e benzeten Saakaşvili, “Osetya birkaç haftada olmasa bile en fazla birkaç aylık mesele. Bundan tamamen eminim. Bunu ispatlayacak istihbarata sahibim” açıklamasını yapmıştı. Rusya’nın da Güney Osetya ile ilgilenmediğini söyleyen Saakaşvili, oy uğruna ülkesini sürüklediği maceradan derin yaralar alarak çıktı.
Bugün, Rusya ve Gürcistan arasında yaşanan çatışmalara “Saakaşvili savaşı” diye ad takan bir kesim var. Bunda, Gürcü liderin, savaş süresince takındığı ilginç tutumun da oldukça etkisi bulunuyor. Örneğin, Kafkaslar'da savaş ikinci gününe girerken, önce “Bu bir savaş ilanıdır” diyerek Rusya’ya kafa tutmaya kalkışan Saakaşvili, birkaç saat sonra önerdiği “ateşkes” ile kamuoyunu şaşkına çevirdi. Dünya, artık “devrimle” işbaşına gelen genç liderin “ateşli politikalarını” değil, savaş sırasında Rus bombardımanından kaçarken yere kapaklanan görüntüsünü, Batılı bir devlet lideriyle konuşurken kravatını çiğnemesini konuşmaya başlamıştı.
Avrupa’daki bazı basın kuruluşları ise Rus psikologların Saakaşvili yorumlarına geniş yer veriyordu. Gürcü liderin “dengesiz” ve istikrarsız olduğu öne sürülüyordu. Bu sırada, Saakaşvili ise Gürcistan’ın 12 devletten oluşan Bağımsız Devletler Topluluğu’ndan çıkma kararını duyuruyordu. Bir gün sonra Gürcistan’a insani yardım göndereceğini açıklayan ABD Başkanı Bush’un sözleri, Saakaşvili’yi bir kez daha umutlandırıyor ve genç lider televizyonlara çıkarak “ABD Başkanı'nın, ABD'nin Gürcistan'da askeri ve insani operasyona başlayacağına dair açıklamasını duydunuz. Bu Gürcü limanlarının ve havaalanlarının, insani ve diğer misyonların yerine getirilmesi için ABD Savunma Bakanlığının denetiminde olacak anlamına geliyor. Bu gerginliğin hafifletilmesi için önemli bir açıklama” sözlerini sarf ediyordu. Pentagon ise Saakaşvili’yi birkaç dakika sonra “yalanlamakla” yetindi.
Anti Soros Hareketi istifaya çağırıyor
Ülkesini, “Osetya cinneti” ile Rusya’nın kucağına atan Saakaşvili, sadece dünya kamuoyunda değil, kendi ülkesinde de en sert eleştirilerin hedefine oturmaya başladı. Gürcistan’da, bir dönem yüzde 75’lere varan oy oranı ile “halkın lideri” olarak görülen Saakaşvili’ye yönelik muhalefet artık halktan da destek buluyor. Saakaşvili, kendi ülkesinde özellikle “Anti-Soros” adı verilen sivil inisiyatif tarafından en sert eleştirilere maruz kalırken, Gürcistan liderinin istifa etmesi yönündeki beklentiler de her geçen gün daha fazla taraftar kazanıyor.
İçinde, bazı siyasi partiler ile sivil kuruluşların yer aldığı Anti-Soros Hareketi, dönem dönem yayınladığı bildirilerle Gürcistan Devlet Başkanı Mikhail Saakaşvili’yi istifaya davet ediyor. Hareketin son yayımladığı bildiride, Saakaşvili’nin Gürcistan’ı “sömürge” haline getirdiği, ülkeyi yıktığı, toplum ile devlet arasındaki diyalog yollarını tükettiği, Gürcistan’ın milli çıkarlarını yok saydığı vurgulanırken, ülkedeki tüm muhalif grup ve siyasiler, Saakaşvili’ye karşı harekete geçmeye çağrıldı. Anti-Soros Hareketi, Gürcistan parlamentosundaki muhalefet partilerini ise Saakaşvili’ye yönelik “yalancı muhalefet” gösterilerinde bulunmakla suçladı.
Soros ve CIA’nin desteklediği “halk hareketi” ile iktidara gelen “Gül Devrimcisi” Saakaşvili’nin balonunu Rusya söndürdü. Geçtiğimiz haftalarda, halkının gözünde giderek azalan popülaritesini yeniden kazanabilmek umuduyla Güney Osetya’ya askeri operasyon düzenleyen Gürcü Liderin uğradığı yenilgi, Atlantik ötesinden kurgulanan bazı siyasetçilere ağır bir ders niteliğindeydi…
Haberbu.com'un analiz haberinde iktidara Soros’un “Kadife Devrim”lerinden biriyle yerleşen Saakaşvili, 2003 yılından bu yana ülkesinin yüzünü Batı’ya çevirecek politikalarıyla gündeme geldiği belirtildi. Habere göre SSCB dağıldıktan sonra sonrasında Rusya yönetimi ile önemli bir sorun yaşamayan Gürcistan Devlet Başkanı Edward Şevardnadze, ABD tarafından “istenmeyen adam” ilan edildi. ABD, bu coğrafyadaki kutsal projesi BOP’a “en uygun” liderleri yönetimlere geçirmeye kararlıydı. Kritik noktalardaki ülkelerde, ABD politikalarına göbekten bağlı liderlerin iş başına getirilmesi, BOP’nin geleceği açısından son derece elzem görünüyordu. İşte bu noktada, ABD’nin emperyal planlarına alet olmayacağı kesin olarak anlaşılan Şevardnadze’ye karşı “gizli” bir operasyon başlatıldı. Devreye Yahudi asıllı ünlü spekülatör Soros girdi. Amaç, Batı’nın lider tanımına harfiyen uyan ve Washington tarafından “sınırsız” destek bulan genç ve hırslı avukat Saakaşvili’nin en kısa zamanda iktidara getirilmesiydi.
Soros’un beslediği enstitüler, vakıflar ve üniversiteler, milli duruşuyla ABD’nin çıkarlarına ters düşen Devlet Başkanı Şevardnadze’ye yönelik bir karalama kampanyasının baş aktörleri oldu. Bu arada Soros fonları oluk oluk akıtılıyor, medyanın en kuvvetli kalemleri, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları Gürcistan Devlet Başkanı Şevardnadze ile kıran kırana bir mücadeleye girişiyordu. Soros fonları, protesto gösterileri ve eylemlerde ön saflarda kullanılacak gençleri de örgütlüyordu. CIA, uzun zamandır Gürcistan’daki devrim için bu ülkede faaliyet gösteriyordu.
Olaylar, 2003 yılında Gürcistan’daki seçim sonucuna itiraz eden muhalefet yandaşlarının, yemin töreni sırasında parlamentoyu basarak Şevardnadze’yi alaşağı etmesiyle doruğa ulaştı. Takvimler 2004 yılını gösterdiğinde, Saakaşvili, ABD’nin çıkarları uğruna Kafkas coğrafyasındaki ülkelere BM’den bile fazla para akıtan Soros sayesinde Şevardnadze’nin koltuğuna oturdu.
Kanada'da yayınlanan The Globe and Mail Gazetesi, Gürcistan'daki halk hareketinin, yaklaşık bir yıldır George Soros'un finanse ettiği Açık Toplum Enstitüsü'nden (Open Society Institute - OSI) gizlice mali yardım aldığını yazdı. Gürcistan'da çıkan “The Georgian Messenger Gazetesi”nin Genel Yayın Müdürü Zaza Gachechiladze ise Gürcü kamuoyundaki genel yargının, Şevardnadze'nin düşürülmesini Soros'un planladığı yönünde olduğunu söyledi.
Kafkasya’nın Kennedy’si Saakaşvili kimdi?
Columbia Hukuk Fakültesi’nin tanıtım sitesinde, eski öğrencilerden Mikhail Saakaşvili için yapılan “Avrupa’nın en genç lideri” tanımı, 1967 doğumlu Gürcü liderin “Batı”ya yakınlığını göstermesi açısından ilgi çekici bir ifade…
Silahsız, sivil ve kansız “Karanfil” devrimiyle iktidara gelen Saakaşvili, Batı’da yetişmiş, çok iyi derecede İngilizce bilen, ABD barolarında hukuk eğitimi alan hırslı bir avukattı. 1967 yılında Tiflis’te doğdu. 1992 yılında Kiev Devlet Üniversitesi’nin Uluslar arası Hukuk bölümünden mezun oldu. 1994’te ABD’deki Columbia Üniversitesi'nin Hukuk bölümünde hukuk yüksek lisansı yapan Saakaşvili, 1995 yılında New York’taki hukuk şirketi Patterson, Belknap, Webb and Tyler’da çalışmaya başladı. Aynı yıl, George Washington Üniversitesi'nin hukuk fakültesinden "hukuk doktoru" unvanını aldı. 2000 yılında dönemin Devlet Başkanı Eduard Shevardnadze’nin Hükümetinde Adalet Bakanı olarak görev aldı. 2001 yılında hükümetten istifa eden Gürcü lider, Gürcistan’da Merkez Sol Birleşik Ulusal Hareketi’ni kurdu. Partisi Haziran 2002'de yapılan yerel seçimlerden zaferle çıktı. Ardından Saakaşvili, Tiflis şehir konseyi başkanlığına getirildi.2 Kasım 2003'te yapılan parlamento seçimlerine hile karıştığını iddia eden Saakaşvili, devlet başkanı Eduard Şevardnadze'ye karşı muhalefeti bu dönemde başlattı.
Gürcü lider, evli ve iki oğlu var.
Operasyonun geç de olsa farkına varan Dönemin Devlet Başkanı Edward Şevardnadze, kendisinin de tanıdığı Soros'u ülkesinin içişlerine burnunu sokmakla suçlamış ve Gürcistan'daki tüm “Açık Toplum Enstitüsü” OSI şubelerini kapatmakla tehdit etmişti. Ancak ülkedeki bir kısım muhalefet tarafından “yolsuzlukla” suçlanan ve halkın gözünden düşürülen Şevardnadze’nin bu son çabası sonuç vermedi. Gürcistan’daki devrimin “kansız” sonuçlanması için görevini terk eden Şevardnadze, parlamentodan alaşağı edilmesinin ardından yazdığı “Geçmiş ve Geleceğe Dair Anılar” kitabında, Gül Devrimi’nde yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyordu:
“Gürcistan’ın parçalanmasına hiçbir dönemde izin vermedim. O dönemde (Gül Devrimi) çok zor bir süreç içinden geçiyorduk. Ülkenin bütünlüğünün korunması gerekiyordu. Bu amaçla görevimden istifa ettim. Parlamento baskını sırasında, dışarıda beni destekleyen kalabalık bir grup vardı. Aynı zamanda asker de hazırlıklı bir şekilde emir almayı bekliyordu. Ancak kan dökülmesini istemediğim için göstericilere müdahalede bulunulmasını engelledim ve yaşadığım en gergin saatlerde bile soğukkanlı olmak için çaba harcadım. Bu nedenle olağanüstü hal ilan etmekten dahi vazgeçtim.”
Bu koltuk, Soros’un prensine büyük geldi!
Ancak aynı olgunluğu ve fedakarlığı, Gürcistan’ın Devlet Başkanı Mikhail Saakaşvili’nin asla göstermeyeceği kısa süre sonra ortaya çıktı. 2007 yılı sonbaharında kendisi aleyhinde protesto gösterileri yapan muhaliflere karşı polis gücünü en sert şekilde kullanan “Gül Devrimcisi” Saakaşvili, giderek azalan popülaritesi nedeniyle siyasi baskılara boyun eğmiş ve geçtiğimiz kış aylarında Gürcistan’ı cumhurbaşkanlığı seçimlerine “istemeyerek de olsa” götürmüştü.
Başta ABD olmak üzere Batı’nın Gürcü lidere desteği gün geçtikçe artarken, bu dönemde Gürcistan halkı içinden muhalif sesler artarak yükselmeye başlamıştı. Partisinin kullandığı 5 haçlı tarihi sembolü ülkesine bayrak yapan Saakaşvili, iş başına geldiği tarihlerde verdiği taahhütlerin hiçbirini yerine getirmediği gibi, ülke içinde de huzursuzluk artıyordu. Milliyetçilik politikası şovenizme dönüşen, ekonomik politikaları iflas eden ve dini söylemlerini artıran Saakaşvili, azalan oy oranına rağmen bir kez daha seçimleri kazanabildi.
Muhalefet, bir kez daha iktidara gelen Saakaşvili’nin “seçimlere hile karıştırdığını” öne sürerek tansiyonu yükseltmeye devam etti.
Gürcü lider, bu seçimleri daha önceden hesaba katarak, halkına Osetler ve Abhazlarla olan sorunların 2008 sonuna kadar çözüleceğini vaat etmişti. Gürcistan’da yaşanan huzursuz ortamın etkisiyle, halkına verdiği sözleri alelacele yerine getirmeye kalkışan Saakaşvili, geçtiğimiz haftalarda askeri çözüm yolunu seçerek Gürcü birliklerine Güney Osatya’ya girme talimatı verdi. Rusya’nın anında karşı hamlesiyle burun buruna gelen Gürcü Lider, çareyi, beş gün süren ve Gürcülere ağır kayıplar veren savaşı durdurmakta buldu. Savaş, hem Gürcistan’a hem de ABD’nin prensi Saakaşvili’ye pahalıya mal oldu. Yediği Rus tokadıyla neye uğradığını şaşıran Saakaşvili’nin, “liderlik vasıfları” sorgulanmaya başladı. Bu arada soğukkanlılığını da yitirdiği gözlenen Gürcü Lider’in ilginç açıklamaları, ülkesinin ve dünya kamuoyunun gündemini meşgul etti.
Bir Soros liderinden arta kalanlar!
Saakaşvili’nin beş gün savaşının ardından çizdiği portre, “saldıran, savaş ilan eden, hemen ardından ateşkes ilan ettiği halde çatışmayı sürdüren, başı sıkıştığında Batılı müttefiklerinden yardım dilenen, CNN’in savaş muhabirliğini yapan bir lider” portresi oldu. Fevri ve devlet ciddiyetinden uzak hareketleri, Gürcü Devlet Başkanı’nı hem halkının hem de dünyanın gözünden düşürdü. Saakaşvili’nin adım adım düşüşü, dünya medyasında geniş yer buldu:
Batı hayranı Gürcistan Devlet Başkanı Mihael Saakaşvili’nin Rusya’ya kafa tutmasıyla başlayan süreç, 4.5 milyon nüfuslu Gürcistan’ın kaderini alt üst etti. Oysa, Gürcü lider geçtiğimiz yıl, seçmenlerine Güney Osetya ve Abhazya’yı vadederken, Tiflis’teki bir üniversitede yaptığı konuşmada Güney Osetya için en fazla “bir yıl” ömür biçmişti. Tshinval’deki ayrılıkçı rejimi “sökülmeyi bekleyen sallantıdaki diş”e benzeten Saakaşvili, “Osetya birkaç haftada olmasa bile en fazla birkaç aylık mesele. Bundan tamamen eminim. Bunu ispatlayacak istihbarata sahibim” açıklamasını yapmıştı. Rusya’nın da Güney Osetya ile ilgilenmediğini söyleyen Saakaşvili, oy uğruna ülkesini sürüklediği maceradan derin yaralar alarak çıktı.
Bugün, Rusya ve Gürcistan arasında yaşanan çatışmalara “Saakaşvili savaşı” diye ad takan bir kesim var. Bunda, Gürcü liderin, savaş süresince takındığı ilginç tutumun da oldukça etkisi bulunuyor. Örneğin, Kafkaslar'da savaş ikinci gününe girerken, önce “Bu bir savaş ilanıdır” diyerek Rusya’ya kafa tutmaya kalkışan Saakaşvili, birkaç saat sonra önerdiği “ateşkes” ile kamuoyunu şaşkına çevirdi. Dünya, artık “devrimle” işbaşına gelen genç liderin “ateşli politikalarını” değil, savaş sırasında Rus bombardımanından kaçarken yere kapaklanan görüntüsünü, Batılı bir devlet lideriyle konuşurken kravatını çiğnemesini konuşmaya başlamıştı.
Avrupa’daki bazı basın kuruluşları ise Rus psikologların Saakaşvili yorumlarına geniş yer veriyordu. Gürcü liderin “dengesiz” ve istikrarsız olduğu öne sürülüyordu. Bu sırada, Saakaşvili ise Gürcistan’ın 12 devletten oluşan Bağımsız Devletler Topluluğu’ndan çıkma kararını duyuruyordu. Bir gün sonra Gürcistan’a insani yardım göndereceğini açıklayan ABD Başkanı Bush’un sözleri, Saakaşvili’yi bir kez daha umutlandırıyor ve genç lider televizyonlara çıkarak “ABD Başkanı'nın, ABD'nin Gürcistan'da askeri ve insani operasyona başlayacağına dair açıklamasını duydunuz. Bu Gürcü limanlarının ve havaalanlarının, insani ve diğer misyonların yerine getirilmesi için ABD Savunma Bakanlığının denetiminde olacak anlamına geliyor. Bu gerginliğin hafifletilmesi için önemli bir açıklama” sözlerini sarf ediyordu. Pentagon ise Saakaşvili’yi birkaç dakika sonra “yalanlamakla” yetindi.
Anti Soros Hareketi istifaya çağırıyor
Ülkesini, “Osetya cinneti” ile Rusya’nın kucağına atan Saakaşvili, sadece dünya kamuoyunda değil, kendi ülkesinde de en sert eleştirilerin hedefine oturmaya başladı. Gürcistan’da, bir dönem yüzde 75’lere varan oy oranı ile “halkın lideri” olarak görülen Saakaşvili’ye yönelik muhalefet artık halktan da destek buluyor. Saakaşvili, kendi ülkesinde özellikle “Anti-Soros” adı verilen sivil inisiyatif tarafından en sert eleştirilere maruz kalırken, Gürcistan liderinin istifa etmesi yönündeki beklentiler de her geçen gün daha fazla taraftar kazanıyor.
İçinde, bazı siyasi partiler ile sivil kuruluşların yer aldığı Anti-Soros Hareketi, dönem dönem yayınladığı bildirilerle Gürcistan Devlet Başkanı Mikhail Saakaşvili’yi istifaya davet ediyor. Hareketin son yayımladığı bildiride, Saakaşvili’nin Gürcistan’ı “sömürge” haline getirdiği, ülkeyi yıktığı, toplum ile devlet arasındaki diyalog yollarını tükettiği, Gürcistan’ın milli çıkarlarını yok saydığı vurgulanırken, ülkedeki tüm muhalif grup ve siyasiler, Saakaşvili’ye karşı harekete geçmeye çağrıldı. Anti-Soros Hareketi, Gürcistan parlamentosundaki muhalefet partilerini ise Saakaşvili’ye yönelik “yalancı muhalefet” gösterilerinde bulunmakla suçladı.