Saadet Partisi cumhurbaşkanlığı kararını açıkladı
Abone olSaadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, cumhurbaşkanı adayları ile ilgili parti kararını açıkladı.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak,
cumhurbaşkanı seçiminde mevcut adayların hiçbirine oy
vermeyeceklerini açıkladı.
Kamalak, seçimin ikinci tura kalması halinde kararlarını
tekrar gözden geçireceklerini söyledi.
SİSİ BİLE HALKIN İMZASIYLA ADAY
GÖSTERİLDİ
Cumhurbaşkanı adaylarını belirlemek için halka ve sivil toplum
kuruluşlarına da aday belirleme hakkının verilmesi gerektiğinin
altını çizen Kamalak, “Mısır’da darbecisi Sisi bile halkın
imzası ile cumhurbaşkanlığına aday olarak gösterilmiştir.”
dedi.
Kamalak, partisinin genel merkezinde cumhurbaşkanı seçimine ilişkin
partisinin kararını açıkladı. Saadet Partisi olarak, seçimin
öncesinde gerçekten çok titiz bir çalışma yürüttüklerini belirten
Kamalak, “Teşkilatımızın bütün kademeleriyle geniş istişare
toplantıları yaptık. İl başkanlarımız, il sorumlularımız, kadın
kollarımız, gençlik kollarımız ve Milli Görüşçü kuruluşlarımızla
bir araya gelerek mensuplarımızın adaylarla ilgili düşünce ve
önerilerini dinledik. Bununla da yetinmedik. Tabanımızın temayülünü
en sağlıklı şekilde görebilmek için cumhurbaşkanı adaylarına
yönelik özel anketler yaptırdık. Tüm bu süreçte, bütün adayları
Milli Görüş ilkeleri açısından bir kuyumcu hassasiyetiyle
değerlendirdik. Ortaya çıkan sonuca göre 10 Ağustos tarihinde
yapılacak oylamada alacağımız tavır ile ilgili nihai bir karara
vardık. Ancak bu kararımızı açıklamadan önce, tarihe not düşmek
için bazı hususların altını çizmekte fayda görüyorum.” diye
konuştu.
Türkiye’de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini ilk gündeme
getiren hareketin Milli Görüş olduğunu vurgulayan Kamalak, “1970’li
yıllarda MSP, 1990’lı yıllarda Refah Partisi olarak
cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gerektiğini ısrarla
savunduk. Hatta öyle ki bundan tam 23 yıl önce 2 Mayıs 1991 yılında
İstanbul’da bunun için büyük bir miting dahi yaptık. Ancak bugün
gelinen noktada cumhurbaşkanını halk seçmemekte, TBMM’deki siyasi
partiler tarafından belirlenen adaylar halka zorla
seçtirilmektedir. Yani seçilmişlerin seçmene dayatmasıdır.
Bilindiği gibi, bir kimsenin cumhurbaşkanlığına aday olabilmesi
için en az yirmi milletvekilinin imzasına ihtiyaç vardır.”
değerlendirmesini yaptı.
“SAADET PARTİSİ OLARAK EN AZINDAN BİRİNCİ TURDA KENDİ
ADAYIMIZI GÖSTERMEK İSTERDİK”
Halkın, seçilmişlerin seçtiğini seçmek zorunda olduğuna vurgu yapan
Kamalak, “Yine yani “asıllar” “vekillerin” adaylarını seçmek
mecburiyetindedir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiğini
söyleyebilmek için milletvekillerinin yanı sıra halka ve sivil
toplum kuruluşlarına da örneğin, elli bin, yüz bin imza ile aday
belirleme hakkının verilmesi gerekirdi. Bu hakkın halktan
esirgenmesi demokrasi bakımından kabul edilemez bir durumdur.
Halkın demokratik bir hakkının gasp edilmesi anlamına gelir.
Unutmayalım ki Mısır’da darbeci Sisi bile halkın imzası ile
cumhurbaşkanlığına aday olarak gösterilmiştir. Öte yandan, seçime
girme hakkı kazanan, ancak yirmi milletvekilinden imza alamadığı
için cumhurbaşkanlığına aday gösterme hakkı elinden alınan siyasi
partilerin durumunu demokrasi bakımından izah edebilmek
kanaatimizce mümkün değildir. Örneğin biz, Saadet Partisi olarak en
azından birinci turda kendi adayımızı göstermek isterdik. Ancak
önümüze konulan engel ve sınırlamalar yüzünden bunu
gerçekleştiremedik. Türkiye’nin son 50 yıllık dönüşümünde etkili
olmuş, ülkemizin en köklü ve dinamik hareketinin aday gösterememiş
olması bu hukuksuz ve millet iradesini yok sayan tavrın somut bir
göstergesidir.” ifadelerini kullandı.
“2005 YILINDA YAHUDİ LOBİSİNDEN ALDIĞI “ÜSTÜN CESARET
ÖDÜLÜNÜ” İADE EDEREK DE GÖSTERMESİNİ BEKLERDİK”
Temel noktalarda her üç adayın da birbirinden çok farklı olmadığını
ileri süren Kamalak, “Örneğin, mevcut her üç adayın üçü de
Batıcıdır. Oysa Irak’ı üçe bölen Batı’dır. Libya’yı paramparça eden
Batı’dır. Bugün İsrail’in, Gazze’deki katliamlarına en büyük
desteği veren Batı’dır. Bu Batıcı zihniyetleri yüzünden, mevcut üç
adayın, Filistin konusundaki söylemleri bile özde birbirinin
kopyasıdır, aynısıdır. Ses tonları farklı olsa da söylediklerinin
muhtevası birbirinin tekrarıdır. Hiçbiri, tarihin en trajik
katliamları yaşanırken somut bir girişim ortaya koyamamıştır. Daha
önce de ifade ettik. Mesela Biz Ekmeleddin Bey'in, Tayyip Bey'e ve
Selahattin Bey'e biner lira göndererek yaptığı seçim jestini, asıl
Gazze konusunda yapmasını isterdik. Yıllarca İslam İşbirliği
Teşkilatı Genel Sekreterliği'ni yapmış bir isim olarak diğer İslam
ülkelerini harekete geçirmek üzere somut bir girişimde bulunmasını
beklerdik. Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’ın da Ekmeleddin Bey'in
bin lirasını iade ederek gösterdiği hassasiyeti, 2005 yılında
Yahudi lobisinden aldığı “Üstün Cesaret Ödülünü” iade ederek de
göstermesini beklerdik. İsrail’e doğrudan ve dolaylı bilgi
aktardığı bir gerçek olan, Kürecik radar üssünü kapatmasını
isterdik. Selahattin Demirtaş’a gelince, O’nun da İmralı’nın
hakları konusunda ortaya koyduğu mücadele ve kararlılığı,
Filistinlilerin yaşam hakları konusunda da ortaya koymasını
isterdik. Olmadı.” şeklinde konuştu.
Bütün bu ilke ve prensipler çerçevesinde değerlendirildiğinde,
mevcut adaylardan hiçbirinin Milli Görüş’ün hassasiyet ve
beklentilerine cevap vermediğini dile getiren Kamalak, konuşmasını
şöyle tamamla: “Çünkü söylemleri farklı gibi gözükmese de eylem ve
yönleri aynıdır, Batıcıdır. Oy vermek onay vermektir, sorumlu
olmaktır. Bizler Milli Görüş’ün ilke ve prensiplerine uygun
olmadıkları için 10 Ağustos'ta yapılacak oylamada, hiçbir adaya oy
vermeyecek ve ileride yapacakları muhtemel yanlışların sorumluluk
ve vebaline ortak olmayacağız. Eğer seçim ikinci tura kalır,
adaylar da icraatlarını aziz milletimizin temel değerlerine, ruh
köküne göre ayarlayacak olurlarsa o zaman biz de gayet tabii olarak
kararımızı tekrar gözden geçiririz.”
“İNSANIMIZ NASIL OY KULLANACAĞINI İDRAK
EDERLER”
Kamalak, konuşma sonrası basın mensuplarının sorularını da
cevapladı. “Hiçbir adaya oy vermeyeceğiz dediniz. Bu, boş oy
kullanacağınız anlamına mı geliyor, yoksa sandığa gitmeyeceğiniz
anlamına mı geliyor?” sorusuna, “Milli Görüş erleri hakkın nazarı
ile bakar. Sandığa gideceğiz. Çünkü sandıksız demokrasi olmaz.
İnsanımız nasıl oy kullanacağını, adaya oy vermeyeceğine göre
hidayet, feraset ve basiret sahibi olarak bu söylediklerimizden
neyin anlaşılması gerektiğini herhalde idrak ederler.” şeklinde
cevap verdi.
“Parti yönetiminden veya parti tabanından tepki gelmesini bekliyor
musunuz?” sorusuna ise Kamalak, şu cevabı verdi: “Bir tepki
geleceğini sanmıyoruz, çünkü biz tabandan süzülerek aldığımız
fikirleri açıklıyoruz burada.”